Modern süt sığırı yetiştiriciliğinde son yıllarda kullanımı giderek yaygınlaşan suni tohumlama, embrio transferi gibi genetik ilerlemeyi hızlandırıcı teknikler ineklerde süt veriminin önemli ölçüde artmasına buna karşın çoğu döl verimi değerlerinin o arada da özellikle iki gebelik arası süre ve yaşam boyu buzağı sayısının göreceli bir biçimde azalmasına neden olmuştur. İneklerde süt ve döl verimi arasındaki bu negatif korelasyonu oluşturan çok sayıdaki etmenin en başında hiç kuşkusuz Enerji Balansı olgusu gelir. Enerji Balansı (EB) bir hayvanın aldığı ve harcadığı enerjinin dengesi olarak tanımlanabilir. Negatif Enerji Balansı (NEB) ise hayvanın aldığı enerjinin harcadığı enerjiden az olması durumunda ortaya çıkar. Kuru dönemde iyi beslenemeyen, gebeliğin son üç ayında hızla gelişen buzağıyı beslemek adına tüm enerjisini harcayan ve laktasyonun 1.-8. haftaları arasında sahip olduğu yüksek süt verimi nedeniyle enerji yitimine uğrayan ineklerde , eğer kaliteli kaba ve kesif yemlerle beslenemezler yada enerjiden fakir meralarda otlarlarsa oluşacak Negatif Enerji Balansı sonucu önce hormon dengesi bozulmakta sonra da kimi döl verimi sorunları ortaya çıkmaktadır.

Negatif Enerji Balansı’nın doğurduğu infertilite olguları özellikle post-partum dönemde oluşmaktadır. Bunlar arasında düvelerde post-partum dönemin uzaması; doğumdan sonraki ilk östrus, ovulasyon ve tohumlamanın ötelenmesi; doğumdan sonraki ilk tohumlamada gebelik oranının düşmesi; follikül gelişiminin aksaması ; follikül atresileri ; corpus luteum’da fonksiyon azalması; oosit olgunlaşmasının engellenmesi ve kalitesinin bozulması; uterus ortamının olumsuz etkilenmesi; erken embrionik ölüm; doğum – ilk ovulasyon, doğum –ilk gebelik arası sürenin uzaması sayılabilir.

Negatif Enerji Balansı sonucu ortaya çıkan döl verimi bozukluklarının nedenlerini şöylece özetleyebiliriz.

– Post-partum dönemdeki enerji eksikliğinde uterus yeterince kasılamaz, plasenta atılamaz, involusyon gecikir, sonuçta purulent yangı oluşarak döl verimi aksar.

– Yemde hızla çözünebilen proteinler fazla ise vücutta amonyak birikimi karaciğer yağlanmasına ve yetmezliğine neden olur ve bunun sonucunda da ovarium’larda işlev bozuklukları görülür.

– Negatif Enerji Balansı sonucu zayıflayan ve kondisyonu azalan inekler önce yağdan sonra da proteinden enerji üretmeye başlar. Bunun sonucunda kanda keton cisimciklerinin miktarı artar ve akut bir ketozis ortaya çıkar. Akut ketozis karaciğer yağlanmasına, hormon dengesinin bozulmasına ve sonuçta ineğin kızgınlık göstermemesine yol açar. Bu nedenle suni tohumlama keton cisimciklerinin kandan atıldığı post-partum 80. günden sonra yapılmalıdır. Aksi halde inek gebe kalmaz ve boşuna sperma harcanmış olur.

– Enerji eksikliğinde kanda miktarı artan asit, amonyak, üre ve keton cisimcikleri ineklerde karaciğerin yağlanmasına neden olarak IGF-1(İnsülin Benzeri Büyüme Faktörü-1) salgısının azalmasına yol açar. Bu durum hipotalamus’tan salgılanan Gn-RH dalgalarını yavaşlatır. Gn-RH yeterince salgılanamayınca FSH (Follikülleri Uyaran Hormon) ve LH (Luteinleştirici Hormon) dalgaları yavaşlar, folliküller yeterince gelişemez, ovulasyon şekillenmez, follikül kistleri oluşur ve döl verimi aksar.

– Kandaki progesteron yoğunluğu ile beslenme arasında negatif bir ilişki vardır. Yetersiz beslenme sonucu oluşan enerji eksikliğinde yağ yakımı söz konusu olduğundan yağda depolanan bir steroid hormon olan progesteron’un kandaki yoğunluğu azalır. Progesteron oosit olgunlaşmasında, erken embrio gelişmesinde ve gebeliğin devamında önemli rol oynar. Yetersiz beslenme sonucu ortaya çıkan progesteron eksikliği tüm bu işlevleri bozarak döl verimini düşürür.

– Enerji eksikliğinde ineklerde metritis, kistik ovarium gibi üreme hastalıkları ; mastitis , topallık gibi üreme dışı hastalıklar sık görülür ve bunlar da döl verimini olumsuz olarak etkiler. Özellikle merada düşük enerjili yemlerle beslenen ineklerde bu duruma daha sık rastlanır.

– Enerji eksikliğinde embrio’nun yaşamı da olumsuz etkilenir. Bu durum zincirleme olarak uterus’un metabolik ve sekretorik aktivitesi için gerekli olan İnsulin Benzeri Büyüme faktörü’nü (IGF-1) olumsuz etkiler. Çoğu embrio kayıpları gebelikte anneye ilişkin plasenta’nın oluşmasından sonra yani servis periyodunun 8.-16. günlerinde görülür.

Enerji eksikliğinin aksine vücut kondisyonundaki iyileşme de hücrelere glikoz girişini artırarak ovulasyon oranını yükseltir. Aşırı enerji alan ineklerde plazma glikoz düzeyi ve 3-hydrokxibutirat yükselir, bu da fertiliteyi olumlu olarak etkiler. Yüksek NEFA (Esterleşmemiş Yağ Asitleri) yoğunluğu ise fertilite üzerinde olumsuz rol oynar.

Kandaki ve sütteki kimi maddeler ineğin enerji durumunu ortaya koymak adına sıkça kullanılan ayıraçlardır. Özellikle enerji eksikliğine bağlı döl verimi düşüklüklerinde sürüdeki çok sayıda ineğin kan muayeneleri yapılmalı ve aşağıdaki maddeler aranmalıdır.

– Glikoz: Glikoz enerji düzeyinin tayini için ölçülür. Kandaki glikoz düzeyi genelde çok küçük değişiklikler gösterir.

– Esterleşmemiş Yağ Asitleri (NEFAs): Negatif Enerji Balansı bulunan ineklerde yağ azalır ve NEFAs yoğunluğu yükselir. Normal NEFAs yoğunluğu 600 ymol/l den küçük olmalıdır.

– Beta-hydroxybutirat (BHB): BHB düşüklüğü enerji eksikliğinin önemli bir ayıracıdır. Yağ yakımı sonucu glikoz yetersiz kalırsa BHB üretilir. BHB’nin kandaki yoğunluğu 0.9 mmol/l nin altında olmalıdır..

– İnsülin Benzeri Büyüme Faktörü-1 (IGF-1) : Enerji eksikliğinde bu faktörün kandaki yoğunluğu belirgin olarak azalır.

– Nitrojen-Üre: Protein ve enerji dengesizliğinde kanda ve serumda üre-nitrojen değerlerini yükselir.