Sivil toplum örgütleri dünyada ikinci büyük savaştan sonra oluşan demokrasiyi ve insan haklar&ın&ı geliştirme çabalar&ın&ın doğal bir sonucu olarak ortaya ç&ıkm&ış ve günümüzde özellikle Bat&ı Avrupa ülkelerinde toplumun neredeyse tüm kesimlerindeki ergin bireyleri de içine alacak derecede genişlemiştir.
Türkiye’de sivil toplum örgütlerinin 27 May&ıs 1960 ihtilalinden sonra kabul edilen 1961 anayasas&ı ile etkinlik ve yayg&ınl&ık kazand&ığ&ı herkesçe de bilinen bir gerçektir. Her ne kadar 1961 anayasas&ından önce de Türkiye’de dernek ya da birlik ad&ı alt&ında kimi örgütlenmelere rastlanmak ise de gelişimin as&ıl 1963 y&ıl&ında yasalaşan grevli, toplu sözleşmeli sendikal haklar&ın yürürlüğe girmesiyle h&ızland&ığ&ına kuşku yoktur. 12 Eylül 1980 darbesi mevcut sivil toplum örgütleri üzerinde k&ıs&ıtlay&ıc&ı kimi bask&ılar uygulam&ışsa da şimdilerde özellikle de Avrupa Birliği’ne giriş sürecinin gerektirdiği Kopenhag kriterlerine uyma zorunluluğu nedeniyle yak&ında bu konuda eskiye nazaran belli bir yumuşaman&ın olabileceği de olas&ıl&ık içerisindedir.
Veteriner Hekimliği meslek örgütlerinin geçmişi öteki meslek örgütlerine bak&ınca bir hayli eskidir. Bu y&ıl 7 Şubat 1930 da kurulan Veteriner Hekimler Derneği 71. , 9 Mart 1954’de kurulan Veteriner Hekimler Birliği ise 47. y&ıldönümlerini kutlamaktad&ır.
Ben, mesleğimizdeki örgütlerin son 30 y&ıl&ın&ı, Veteriner Hekimler Derneğinde yönetim, denetleme ve onur kurulu üyeliği, genel sekreterlik, genel başkanl&ık, kongre divan başkanl&ığ&ı; Veteriner Hekimler Birliğinde de oda başkanl&ığ&ı, büyük kongre delegeliği, onur kurulu üyeliği ve büyük kongre divan başkanl&ığ&ı gibi üst düzey görevlerde bulunurken çok yak&ından izleme ve tan&ıma olanağ&ı bulmuş bir kişiyim. Hiç kuşkusuz meslekte çok az kişinin elde ettiği bu konumum bana mesleki örgütlerin üzerinde söz söyleme ve değerlendirme yapma hakk&ı vermektedir.
Bu yaz&ımda veteriner hekimliği meslek örgütlerinde son zamanda yaşanan gelişmeleri ve değişim gereksinimlerini her zaman olduğu gibi görüşlerimin ille de doğruluk iddias&ı taş&ımad&ığ&ın&ı baştan belirterek okuyucular&ımla paylaşmak istiyorum.
Her ikisi de neredeyse yar&ım as&ırl&ık olan Veteriner Hekimler Derneği ve Veteriner Hekimler Birliği uzun y&ıllar boyunca Tar&ım Bakanl&ığ&ı Veteriner İşleri Genel Müdürlüğünde çal&ışan üst düzey bürokratlar&ın güdümünde kalm&ışt&ır. Ne var ki, 1970 li y&ıllar&ın ikinci yar&ıs&ında bir grup idealist genç meslektaşlar olarak başlatt&ığ&ım&ız mesleki örgütleri demokratikleştirme hareketi k&ısa sürede meyvesini vermiş, dernekte ve birlikte yak&ın zamana kadar süregelen çağdaş ve ilerici yap&ılanmaya bu ilk çabalar&ın büyük katk&ıs&ı dokunmuştur.
Gerek derneğin, gerekse birliğin yönetimlerinde zaman zaman ideolojik davrananlar, örgütleri kendi kişisel ve siyasal emellerine alet etmek isteyenler ç&ıkm&ış, hatta herkesin bildiği bu kişiler uzun y&ıllar yönetimlerde bulunarak emellerine ulaşma başar&ıs&ın&ı da göstermişlerdir. Hatta kimi zaman meslek örgütlerimiz çeşitli ideolojik ve siyasi görüşlerin çekiştiği, ele geçirmek ad&ına savaş verdikleri arenalar haline de getirilmişlerdir. Nitekim, Veteriner Hekimler Birliği’nin son genel kurulunda yaşanan gelişmeler ve al&ınan sonuç bu düşüncelerimin doğruluğunu kan&ıtlayan somut bir göstergedir.
Ancak, dünyada son 10 – 15 y&ıld&ır yaşanan ister benimsensin, ,ster benimsenmesin ad&ına ister globalleşme ister yeni dünya düzeni densin, ya da benim koyduğum adla başkalaş&ım süreci eski anlay&ış ve örgütlenme biçimleriyle, değişmeyen siyasal ve ideolojik yaklaş&ımlarla faaliyetlerini sürdürmek isteyen hale bir merkezden tüm ülke genelindeki mensuplar&ın&ı yönetmeyi arzulayan, koskoca bir mesleğin, sektörün tüm konular&ın&ı savunacağ&ın&ı iddia eden örgütlenmelerin etkin olamayacaklar&ın&ı ve işlevlerini lay&ık&ıyla yerine getiremeyeceklerini aç&ık biçimde göstermiştir. İster benimseyelim, ister benimsemeyelim ortada yads&ınamayacak bir gerçek vard&ır ki art&ık bir meslek örgütünün üyeleri eskiden olduğu gibi ideolojik ve siyasal bir tak&ım avutmalarla, tabir yerinde ise vatan millet Sakarya edebiyat&ı ile kand&ır&ılacak insanlar değildir. Bugün mesleğimizin say&ıca önemli bir bölümünü oluşturan ve 10980 sonras&ı koşullarda büyümüş genç kuşaklar devlet memuru olamad&ıklar&ından ister istemez bir şekilde ticari faaliyetin içindedirler ve ekmek paras&ı kazanabilmek ad&ına ac&ımas&ız rekabet koşullar&ın içinde ekonomik bir savaş&ım vermektedirler. Onlar verdikler bu geçim savaş&ında, ekonomik mücadelede bir tak&ım afaki söylemlerle, parlak nutuklarla kendilerinin avutan değil de; sorunlar&ına etkin çözümler getirecek, önlerini açacak, kendilerine yön verecek mesleki örgütler ve yöneticiler aramaktad&ırlar. Genç kuşaklar&ın art&ık vergilerin ağ&ırlaşmas&ına, dolarla sat&ın ald&ıklar&ı yem, ilaç, aş&ı gibi girdilerin yokluğunun doğurduğu hizmet aksamalar&ına, velinimetleri olan büyük ve küçükbaş hayvan yetiştiricileri ile kedi – köpek sahiplerinin gittikçe büyüyen finans s&ık&ınt&ılar&ına ve sat&ın alma güçlerinin daralmas&ına çözüm getirecek örgütler ve yöneticiler istemektedirler. Yoksa hayvanc&ıl&ık bakanl&ığ&ın&ın kurulmas&ı, veteriner işleri genel müdürlüğünün tekrar hayata geçirilmesi devletin istihdam&ı artt&ırmas&ı, onlar&ı hiç ama hiç ilgilendirmemektedir. Tam tersine diyojen gibi devlet gölge etmesin, haks&ız rekabete girmesin başka ihsan istemeyiz demektedirler. Zaten devlette çal&ışan meslektaşlar&ım&ız&ın çoğunluğu art&ık eskiden olduğu gibi devlete değil, devletin tüm olanaklar&ın&ı kullanarak kendi ceplerine hizmet etmektedirler.
Çözüm kan&ımca yukar&ıda s&ıralamaya çal&ışt&ığ&ım çağdaş gerçeklere uygun mesleki örgütlenme modelinden geçmektedir. Meslek örgütlerimiz aralar&ındaki k&ıs&ır çekişmeleri bir kenara b&ırak&ıp, art&ık ekonomik bir uğraş olan veteriner hekimlik hizmetlerini geliştirerek, say&ılar&ı gittikçe artan genç meslektaşlar&ım&ız&ın daha iyi koşullara kavuşmalar&ın&ı sağlamak ad&ına çal&ışmalar yapmak için çaba göstermelidirler.