Türkiye hayvancılığı son günlerde üç büyük kriz ile karşı karşıya bulunmaktadır. Bunlardan birincisi günümüzde yoğun olarak yaşanan maliyet krizidir. Son altı ay içerisinde olağan üstü artan girdi maliyetleri hayvancılığı büyük bir darboğaza sokmuş, binlerce işletme kapanmış, yüz binlerce damızlık inek kesilmiştir. Hayvancılıktaki ikinci kriz günümüzde yaşanan, gelecekte ise artması beklenen iklim değişikliği ve küresel ısınmadır. Bu krizin sonucu ortaya çıkan kuraklık ve susuzluk sorunu meraların kurumasına, yem bitkileri üretiminde verimin düşmesine neden olmaktadır. Üçüncü ve en büyük kriz ise köyden kente genç nüfus göçüdür. Bu kriz sonucu kısa bir süre içinde köylerde genç nüfus kalmayacağından hayvancılık ve yem bitkileri üretimi bitme noktasına gelecektir. Bu üç krizden en çok etkilenecek olan meslek grubu veteriner hekimliktir.

Mesleki bağlamda bu krizlerden en büyük zararı büyükbaş hayvan kliniği yapan veteriner hekimler görecektir. Çünkü üreticiler zarar etmekte, ineklerini kestirmekte, hayvan sayısı azalmakta ve işletmeler kapanmaktadır. Bunun sonucu olarak veteriner hekimlerin hasta ziyaretleri azalmakta, hastaya gidenler ise emeklerinin karşılığı olan ücreti bile doğru dürüst alamamaktadır. Günümüzde büyükbaş ile uğraşan veteriner hekimlerin yetiştiricilerden alacakları tutar milyarlarla ifade edilmektedir. Bu durumda üreticiye en büyük desteği alacaklarını tahsil edemeyen veteriner hekimler vermektedir. Böyle giderse yakın bir gelecekte büyükbaş hayvan kliniklerinin çoğu kapanmak zorunda kalacaktır.  İşletmeler kapandığı için oralarda çalışan yüzlerce veteriner hekim de işsiz kalacaktır.

Krizlerin ileride kendilerine vereceği zararı erkenden algılayan kimi veteriner hekimler çareyi pet yani küçük hayvan kliniği açmakta aramaktadır. Oysa pet kliniği konusunda da büyük sıkıntılar vardır. Yeni mezun özellikle de kadın veteriner hekimler kamuda iş bulamadıkları ya da sahada çalışmak istemedikleri için pet hekimliğine yönelmektedir. Bu durumda büyük şehirlerde neredeyse her sokakta bir pet kliniği görmek mümkündür. Pet hekimliğinde kullanılan aşı, ilaç, mama, yem gibi ana girdilerin çoğu ithal edildiğinden fiyatları olağanüstü artmıştır. Buna karşın evlerinde kedi köpek besleyen insanların gelirleri yaşanan yüksek enflasyon nedeniyle iyice azaldığı için sokağa bırakılan hayvan sayısında büyük artışlar yaşanmaktadır. Bu ise doğal olarak pet hekimlerinin gelirlerini düşürmektedir.

Kamuda ve belediyelerde çalışan veteriner hekimlerin durumları da pek iç açıcı değildir. Kamu veteriner hekimleri asıl işlevleri olan hekimlik değil masa başında hayvanların kulak numaralarını ulusal kayıt sistemine işleyen ya da üreticilerin alacakları destek miktarını hesaplayan büro memuru görevi yapmaktadırlar. Belediyelerde ise çağdaş bir örgütlenme olmadığı için veteriner hekimler orada burada, ne yaptıkları belli olmadan çalışmaktadır. Ayrıca kamu ve belediye veteriner hekimleri özlük hakları konusunda da büyük bir adaletsizlik yaşamaktadır. Bu sorunlara ilişkin çözüm önerileri şöyle sıralanabilir.

  • Henüz mezun vermeyen fakülteler yakındakilerle birleştirilip sayıları azaltılmalı, kontenjanları düşürülmeli, veteriner fakültelerine girişte kimi diğer fakültelerde olduğu gibi baraj uygulanmalıdır.
  • Kamuya veteriner hekim alımı artırılmalıdır. Bu bağlamda Tarım ve Orman Bakanlığı dışında Sağlık Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı gibi kamu kuruluşlarında oluşturulacak yeni birimlere yeni veteriner hekim kadroları tahsis edilmelidir.
  • Büyükşehir Belediyelerinde Veteriner Hizmetleri Daire Başkanlıkları, diğer belediyelerde de Veteriner İşleri Müdürlükleri kurulmalı ve bu birimlerde daha çok sayıda veteriner hekim istihdam edilmelidir.
  • Devlet, büyükbaş ve pet kliniklerinin poliklinik ve hastane haline dönüşmesine destek vermelidir
  • İşsiz kalan veteriner hekimlerin modern hayvancılık işletmeleri kurabilmelerini sağlamak amacıyla faizsiz kredi ve teşvik uygulanmalıdır.