Grubumuzda iki gündür , ne yazık ki kendi içimizden çıkmış bazı kişilerin fakültelerimizdeki öğretimden yola çıkarak mesleğimize karşı sarfettikleri hakarete varan sözleri büyük bir üzüntü içinde izlemekteyim. Arkadaşlar,öğrencilik dahil 45 yıllık meslek yaşamına sahip bir veteriner hekim olarak önce şunu en gür sesimle haykırmalıyım ki, bu meslekten ekmek yiyen hiç kimse, ama hiç kimse tarihi insanlık tarihi kadar eski, geçmişi şan ve şereflerle dolu olan kutsal mesleğimizi aşağılama hakkına sahip değildir. Bunu yapanların her zaman karşısında oldum, son nefesime kadar da karşısında olacağım. Bu konuda ilgili &nbsp;veteriner hekim odasını göreve davet ediyorum. Bu aşağılamaları yapanlar acaba İstiklal Marşımızın şairi M.Akif Ersoy’un; Dünyaca ünlü bir şair, opera yazarı, bilim adamı olan Prof.Dr.Selahattin Batu’nun ; ünlü şairimiz Ziya Gökalp’in; insanlar için hazırladığı ruam aşısını denek bulamayınca kendine yaparak şehit olan Veteriner Hekim Yüzbaşı Kemal beyin; yaşamını çevre ve gıda güvenliği konularında mesleğimizin önemini anlatmakla geçirmiş Doç Dr. Osman Nuri Koçtürk’ün; Dünya’da antrax aşısını ilk kez hazırlayan ve Türkiye’de insanlarda kök hücre tedavisini ilk kez gerçekleştiren Ord.Prof.Dr.Tümgeneral Süreyya Tahsin Aygün’ün ; Türkiye’de modern parazitolojiyi kurarak binlerce veteriner hekim ve insan hekimi yetiştiren Prof.Dr.Hasan Şükrü Oytun’un (Aslan Hoca); İstanbul’daki tıbbiyelilerin temsilcisi olarak Sivas Kongresi’ne katılan ve manda söylentilerine karşı Atatürk’ün karşısına dikilip “Amerikan mandasını kabul ederseniz sizi de reddederiz” deme cesaretini gösteren veteriner okulu öğrencisi &nbsp;Hikmet Boran’ın ; istiklal savaşında bir yandan düşmanla bir yandan da o dönemde ordunun hareket gücünü sağlayıcı tek vasıta olan sığırların vebasıyla savaşırken şehit edilen onlarca veteriner hekimin; mezbahalarda halka sağlıklı et yedirme çabası verirken kasap bıçağı ile şehit olan meslektaşlarımızın ve daha adlarını sayamadığım ,mesleğimize &nbsp;unutulmaz hizmetleri olmuş yüzlerce meslektaşımızın mezardaki kemiklerini sızlattıklarını düşünmezler mi? &nbsp;Özeleştiri ayrı şeydir, hakaret ayrı şeydir. Bu iki olguyu bir birine karıştırmamak gerekir. Fakültelerimizin sayısının gereğinden fazla olduğunu, bazılarında yeterli düzeyde öğretim yapılmadığını hepimiz biliyoruz. Ama fakültelerimizin tümünü aynı kefeye koyup “hiç bir işe yaramaz bunlar ” derseniz haksızlık etmiş olursunuz. Hasbelkader Avrupa’daki veteriner fakültelerinin kiminde asistan olarak çalışmış, kiminde konferanslar vermiş,Türkiye’de ise beş değişik veteriner fakültesinde derse girmiş birisi olarak rahatlıkla iddia ediyorum &nbsp;ki, Dünya’nın her hangi bir veteriner fakültesinden mezun olan öğrenci mesleğe yeni &nbsp;başladığında ben her şeyi biliyorum diyemez. Bugün böyle olan durum sanki bizim 45 yıl önceki öğrencilik dönemimizde &nbsp;farklı mı idi? Tabii ki hayır. Kendimden örnek vermem gerekirse , ben o yıllarda Türkiye’de tek olan Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde en iyi hocalardan ders almış, her derse katılıp not tutmuş, yaz tatillerinde bile fakülte kliniklerinde çalışmış ve fakülteyi &nbsp;ilk on arasında bitirmiş bir kişiyim. Fakat mezuniyetten sonra kura çekip gittiğim Sivas Veteriner Müdürlüğü’ndeki görevime başladığımda inanın sudan çıkmış balığa döndüm. Koyunlar ötürüyor diye gelen bir hayvan sahibine ne cevap vereceğimi o dönem birlikte çalıştığımız rahmetli Prof.Dr.Necdet Dursun’a sorduğumda ötürmenin ishal , nedeninin de &nbsp;mide-barsak kıl kurdu olduğunu öğrendim ve o zaman gözde olan Nilverm adlı ilacı vermem gerektiğini hatırladım. Ama ne yazık ki fakültede “kg a şu kadar mg” olarak anlatılan ilacı köylüye nasıl tarif edeceğimi &nbsp;bilemiyordum.Yine rahmetli ağabeyim Necdet Dursun’a sorduğumda şu tarifi yapmamı önerdi,” Bir kaba beş çay bardağı su koyup üzerine yenice sigarası paketi şeklinde olan İlacın içinde bulunan torbadaki beyaz tozu katıp karıştıracaksın ve her bir koyuna ilaçlı sudan bir bardak içireceksin”. Bu anlattıklarım hiç kuşkusuz teori ile pratiğin farklı şeyler olduğunu bize gösteriyor. Asıl mesleğe hazırlık ,mezuniyetten sonra katılacağımız geliştirme kurslarında olur. Çünkü fakültede edinilen bilgiler ve deneyimler, Dünyada insan ve veteriner tıbbı konusunda yer alan inanılmaz hızlı gelişmelere ayak uyduramayıp çok kısa sürede eskiyor. O nedenle, kimi meslektaşlarımız karşı çıksa da , odalar veteriner fakülteleri ile işbirliği içerisinde sık sık veteriner hekimliğindeki yeni bilgileri aktarmak amacıyla geliştirme kursları düzenlemeli ve meslektaşlarımızın bu kurslara etkin katılımını sağlamalıdırlar .Eleştirilmesi gereken sanırım kursların yararsızlığı değil etkin olup olmadığıdır.</p>