18.Yüzyılın ikinci yarısında Avrupa kıtasında ortaya çıkan ve tahminen 200 milyon sığırın ölmesine neden olarak ülkelerin ekonomisine büyük zararlar veren sığır vebası ile mücadeleyi güçlendirmek amacıyla bir at hekimi olan Claude Bourgelat 1762 yılında Fransa’nın Lyon kentinde Dünyanın ilk veteriner fakültesini kurmuştur. Bu fakülteyi zaman içerisinde diğer Avrupa ülkelerinde açılan çok sayıda fakülte takip etmiştir.

Lyon’da Dünyanın ilk veteriner fakültesinin açılmasından tam 80 yıl sonra, 1842’de Godlewsky adlı Prusyalı bir askeri veteriner hekimi İstanbul’da hizmet yaptığı Süvari Okulunda okuma yazma bilen erler arasından seçtiği on iki kişiden oluşan bir sınıf açtırarak Türkiye’deki ilk veteriner hekimliği öğretimini başlatmıştır. Kimi yayınlarda bu tarihin Türkiye’de veteriner hekimliği yüksek öğretiminin başlangıç yılı olduğu görüşü yer almaktadır. Kanımca bu görüş gerçekleri yansıtmamaktadır. Çünkü Süvari Okulunda açılan sınıf bırakın yüksek öğretim yaptırmayı o zamanki idadi ve rüştiye düzeyinde bile değildi. Benim görüşüme göre, çağdaş anlamda ilk veteriner hekimliği yüksek öğretimi 1933 yılında kurulan Yüksek Ziraat Enstitüsü bünyesinde öğretim yapan Baytar Fakültesi ile başlar. Süvari okulunda süresi 3 yıl olan bu öğretime 1848-1849 yılından itibaren Maçka’daki Harp Okulunda devam edilmiştir. Veteriner sınıfı, Harp Okulunun birinci sınıfından kura ile seçilen 10 öğrenciden oluşuyordu. Bu öğrenciler askeri idadiyi bitirip Harp okuluna gelenlerdi. Sonraki yıllarda askeri veteriner sınıflarına askeri idadiden öğrenci alınmaya başlandı. Harp Okulundaki sınıfta öğretim süresi 4 yıldı. Öğretim Godlewsky’nin yerine Fransa’da gelen Dubroca adlı bir veteriner hekimi tarafından sürdürülüyordu.

Askeri veteriner sınıflarının Harp Okulundaki öğretimi 1873 yılına kadar devam etti. 1873 yılında veteriner sınıfları Galatasaray’da bulunan Askeri Tıp okuluna nakledildi. Bu arada, Osmanlı Devletinde salgın hastalıkların yaygın olması nedeniyle sivil veteriner hekim ihtiyacını karşılamak amacıyla 1881 yılında askeri veteriner sınıflarına sivil öğrenciler alınmaya başlandı. Veteriner sınıflarına öğrenciler Tıbbiye İdadisinden geçiş yapıyordu. Ancak Tıbbiye İdadisinden mezun olanlar çoğunlukla Askeri Tıp Mektebini tercih ettikleri için veteriner sınıflarına öğrenci bulmak bir hayli zor oluyordu. Bu nedenle 1886 yılında ünlü edebiyatçı Ömer Seyfettin’in de mezun olduğu Baytar Rüştiyesi açıldı. Öğrenciler Baytar Rüştiyesinden Askeri İdadiye, oradan da veteriner sınıflarına geçiş yapıyorlardı. Bu arada, 1884 yılında Belçikalı Dezutter tarafından Taksim’de Baytar Ameliyat Mektebi açıldı. Bu mektebe bir yıl devam eden askeri veteriner hekimler yüzbaşı rütbesi ile orduya katılmaktaydı. Askeri veteriner sınıfları 15 yıl Askeri Tıp Mektebi bünyesinde öğretim yaptıktan sonra 1888 de tekrar Harp Okuluna katılmışlardır. 1889 yılında, daha önce açılan ve müdürlüğünü veteriner hekimi Ali Rıza Bey’in yaptığı Halkalı Ziraat ve Baytar Mektep-i Alisinde ilk sivil veteriner okulu olan Mülkiye Baytar Mektebi kuruldu. Bu mektebin öğrencileri ilk iki yılı Mülkiye Tıp Mektebinde okumuşlardır. Mülkiye Baytar Mektebinin ilk mezunları arasında milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy da bulunmaktadır. 1894 yılında, Halkalı Ziraat ve Baytar Mektep-i Alisinden yer darlığı nedeniyle ayrılan Mülkiye Baytar Mektebi İstanbul’da başka bir binada öğretime devam etmiştir. Bu okulun öğrencileri arasında ünlü şair ve düşünür Ziya Gökalp de yer almaktaydı. Ancak Ziya Gökalp siyasi nedenlerden dolayı mezun olamadan okuldan ayrılmak zorunda kalmıştır.

1909 yılında tıp öğretimine alt yapı hazırlayan askeri idadiler kapanınca askeri veteriner sınıflarına sivil idadilerden öğrenciler alınmaya başlandı. Bu öğrenciler bir yıl askerlik yaptıktan sonra veteriner sınıflarına kabul ediliyordu.  1909 yılında askeri veteriner sınıfları birleştirilerek ilk Askeri Baytar Mektebi açıldı. Görüleceği üzere, 1849 dan 1909 yılına kadar yani 60 yıl askeri veteriner sınıfları Harp okulu ile Askeri Tıp Mektebi arasında gidip gelmişlerdir. Altmış yıl boyunca Osmanlı Devletinin en çağdaş eğitim kurumları içerisinde yer almak hiç kuşkusuz veteriner hekimliği öğretimine apayrı bir kimlik kazandırmıştır.

1920 yılında Mülkiye Baytar Mektebi ile Askeri Baytar Mektebi birleştirilerek Baytar Mektep-i Ali’si kurulmuştur. 1928 yılında okul İktisat Vekaletinden Maarif Vekaletine devredilmiş,1929 yılında ise Yüksek Baytar Mektebi adını almıştır. 1933 yılında Yüksek Baytar Mektebi Baytar Fakültesi adıyla Yüksek Ziraat Enstitüsü bünyesine katılmıştır. Bu tarih hiç kuşkusuz Türkiye’de veteriner hekimliği yüksek öğretimi sürecinin en önemli dönüm noktasıdır. Türkiye’nin İstanbul Üniversitesinden sonra ikinci yüksek öğretim kurumu olan Yüksek Ziraat Enstitüsü Hitler’in zulmünden kaçan Alman bilim adamlarının görev yaptığı ve günümüzde bile örnek alınması gereken bir yüksek öğretim kurumu idi. Bu nedenle 1933 tarihi, Türkiye’de çağdaş ve modern veteriner hekimliği yüksek öğretiminin başlangıç tarihi olarak sayılabilir. 1937 yılında Baytar Fakültesinin adı Veteriner Fakültesi, baytar unvanı ise veteriner hekim olarak değiştirildi. 1939 yılında veteriner fakültesinde öğretim süresi beş yıla çıkarıldı. 1948 yılında ise Veteriner Fakültesi Ankara Üniversitesi bünyesine katıldı.

Türkiye’de veteriner hekimliği yüksek öğretimi 1970 yılına kadar sadece Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesinde devam etmiştir. 1970 yılında Ankara Üniversitesine bağlı olarak Elazığ Veteriner Fakültesi ve 1972 yılında da İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi kurulmuştur. Bu fakülteleri 1978 yılında Bursa Üniversitesine bağlı olarak kurulan Veteriner Fakültesi takip etmiştir. 1980 askeri darbesinden sonra Yüksek Öğretim Kurumunun kurulması ile birlikte fakülte sayılarında göreceli bir artış meydana gelmiştir. Günümüzde Türkiye’de Yüksek Öğretim Kurumuna bağlı olarak öğretim yapan 30’u yurt içinde, 2’si yurt dışında olmak üzere toplam 32 adet veteriner fakültesi mevcuttur. Türkiye veteriner fakültesi sayısı bakımından Amerika Birleşik Devletleri ve Hindistan ile birlikte Dünyanın ilk üç ülkesi arasında yer almaktadır.