Yıllardır hangi küçük ölçekli süt üreticisine durumunu sorsanız size hemen sütün ucuz, yemin pahalı olduğunu, bu nedenle de kar edemediğini söyler. Bu yanıt bir bakıma doğrudur. Çünkü süt üreticisi sattığı bir litre sütün parası ile ancak bir kilo kesif yem alabilmektedir. Süt-yem paritesi olarak adlandırılan bu karşılaştırmanın aslında 1:1.5 olması yani üreticinin kar edebilmesi için bir litre süt ile en az bir buçuk kilo kesif yem alması gerekir. Öte yandan, bir süt üreticisinin kar edebilmesi için yılda bir buzağı alması da şarttır. Aslında süt sığırcılığında asıl hedef süt üretimidir. Yavrulamayan bir ineğin süt vermeyeceği gerçeği buzağının süt üretiminde sadece bir araç olduğu ortaya koyar. İşin garip tarafı günümüzde süt üreticisi yılda 305 gün sağdığı sütten değil yılda sadece bir kez elde ettiği buzağıdan kar etmektedir. Ancak, kar edememek süt üreticinin kaderi değildir. Okuduğunuz yazıda süt üretiminde karlılığın yollarını açıklamaya çalışacağım.
1) Bir süt sığırcılığı işletmesinin kar edebilmesi her şeyden önce inek başına süt veriminin yüksek olmasına bağlıdır. Günde 30 litre süt veren bir inek 15 litre süt veren bir ineğe göre sütü üçte bir oranında daha ucuza mal eder. Süt üretiminin artırılması ineğin dengeli beslenmesine ve kaliteli boğa sperması ile tohumlanmasına bağlıdır.
2) İnek demek meme demektir. Bir ineğin bir meme lobunun körelmesi günlük süt üretiminin dörtte bir oranında azalmasına yol açar. Mikrobik bir hastalık olan mastitis memeyi önce iltihaplandırır sonra da köreltir. Mastitis’ten korunmak için ahır ve sağım hijyenin iyi olması, sağım sırasında meme başlarının kuru olarak temizlenmesine özen gösterilmesi, memeye mikrop girişini engelleyen ön ve son daldırmaların mutlaka yapılması, ineklere sağımdan sonra yem verilerek en az otuz dakika ayakta durmalarının sağlanması şarttır.
3) Süt ineklerinde karlılığın ölçütü olan yılda bir buzağı alınması buzağılama aralığının yani iki doğum arasındaki sürenin olabildiğince kısa olmasına bağlıdır. Bu sürenin 400 günün üzerine çıkmaması arzu edilir. Bunun için de doğumdan sonra ineğin en kısa sürede tohumlanması gerekir. İnekler eğer iyi beslenmezlerse doğumdan sonra tüm enerjilerini yüksek süt üretimine harcadıkları için zayıflarlar. Enerjisi eksik olan ineklerde kızgınlık ya geç oluşur ya da sessiz seyreder yani belirti göstermez. Kızgınlık erken oluşsa bile inek tohumlandığında gebe kalmaz. O nedenle kuru dönemde ve doğumdan sonra ineklerin yüksek enerjili ve kaliteli kaba yemlerle beslenmesi şarttır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken tek husus ineğin şişmanlatılmamasıdır.
4) Kuru dönem ineğin doğumdan 60 gün önce sütten kesildiği dönemdir. Bu dönemde özellikle memeler doğumdan sonraki süt üretimine hazırlanmak amacıyla kendilerini yenilerler. Bu nedenle kuru dönemde ineklerin ortalama bir kondisyonda bulunmalarını ve yavrunun oluşmasını desteklemek amacıyla iyi beslenmelerini sağlamak gerekir. Ayrıca kuru dönemde beslemenin iyi olması doğumdan sonra metabolizma hastalıklarının, topallığın ve kısırlığın ortaya çıkmasını da engeller.
5) Buzağı bir süt sığırcılığı işletmesinin geleceğini oluşturan ve karlılığını belirleyen en önemli faktördür. Bu nedenle doğum esnasındaki ve sonrasındaki buzağı kayıpları işletmenin zarar etmesine yol açar. Doğumdan sonraki buzağı kayıplarının önlenebilmesi için ağız sütünün yeterince içirilmesi, buzağıların annelerinden ayrılması ve buzağılara septisemi hastalığına karşı serum verilmesi gerekir.
1) Stres süt ve yavru veriminin düşmesine yol açan önemli bir etmendir. Özellikle yazın sıcak stresine uğrayan, konumları ve yemleri değiştirilen, bozuk yemle beslenen ya da konforsuz yerlerde barındırılan ineklerde bu durumlar söz konusu olabilir. Bu nedenle, ineklerin yazın aşırı sıcaklarda vantilatörler ve duşlarla serinletilmesi, kaliteli kaba yemlerle beslenmesi, yerlerinin sık sık değiştirilmemesi ve özellikle yattıkları yerlerin konforlu olması şarttır.
Gerçekleşmesi basit olan ancak çoğu zaman önemsenmeyen bu hususlara dikkat edilmesi durumunda yavru ve süt verimi yüksek olacak, süt sığırcılığı daha karlı hale gelecek ve yetiştiricilerin yüzleri hep gülecektir.