İneklerde verimlilik üzerinde etkili olan 4 önemli organ vardır. Bu organların tek tek ya da topluca etkileri sonucu verimler ortaya çıkar. Şimdi bu organları sırasıyla inceleyelim.
1-MEMELER: Memeler sütün üretildiği organlardır. İnekte biri birinden bağımsız 4 adet meme lobu bulunur. Süt meme dokusunda bulunan hücreler tarafından üretilir. Bir litre süt üretimi için memelerden 400 litre kanın geçmesi gerekir. Sağlıklı memeler dışarıya kapalı oldukları için mikropsuzdur. Çünkü meme başlarında bulunan keratin tıkaç memelere mikrop girişini engeller. Sadece sağım sırasında meme başlarındaki tıkaç kalkarak sütün akışına izin verir. O nedenle memeye mikrop en fazla sağım sırasında bulaşır. Sağımdan sonra meme başı yaklaşık yarım saat açık kalır. Eğer bu süre içerisinde ineklerin yatmaları engellenirse memelere mikrop bulaşmaz. İnekler sağımdan sonra yemliğe giderlerse bu yarım saatlik süreyi ayakta geçirmiş olurlar. Ayrıca, sağımdan sonra meme başları koruyucu bir sıvıya batırılır. Bu sıvı kuruyunca meme başlarında zar gibi bir tabaka oluşturur ve memeye mikrop girişini önler. Sağım öncesi ve sonrası meme başlarının mikrop öldürücü sıvılara batırılması büyük önem taşır. Meme suyla yıkanmamalı, her lop ilk daldırmadan hemen sonra temiz bir bez ya da kağıt peçete ile temizlenmelidir. Sağımdan önce meme başındaki tüylerin hafif alevle yakılması mikropların tutunmasını önlemek açısından önemlidir. İneklerin yattıkları yerlerin kuru ve temiz olması da mikrop bulaşmasını engeller. Islak ve pis altlıklarda bulunan mikroplar meme başındaki kıllara tutunurlar ve sağım sırasında meme dokusuna girerek mastitis denilen meme iltihabına yol açarlar. Mastitis bir süt sığırcılığı işletmesinin en önemli sorunudur. İşletmelerde ya hiç bulunmaması ya da çok seyrek olarak görülmesi arzu edilir. Bunun için de sağım makinelerinin ve sağımcıların el hijyenine dikkat etmek, ineklerin kuru ve temiz ortamlarda barınmasını sağlamak ve sağımdan sonra inekleri en az yarım saat ayakta tutmak çok önemlidir. İnekleri mastitisten korumak için kuru dönemde meme içi ilaç uygulaması ve aşı tavsiye edilir.
2-RAHİM: Rahim inekte yavrunun geliştiği, kızgınlığın oluşmasını sağlayan hormonun salgılandığı önemli bir organdır. Rahim hastalıklarında gebelik, doğum ve dolayısıyla işletmenin geleceği olan buzağı oluşmaz. İnek doğum yapmayınca da süt üretimi durur. Yani iki yönlü bir zarar söz konusudur. Onun için rahimi hastalandırmamak gerekir. Rahim korunaklı bir organdır. Rahim ağzı sadece kızgınlık ve doğum sırasında açılır. Rahimi hastalandırmamak için bu iki dönemde çok dikkatli olmak gerekir. Çiftleşme ya da tohumlama ile sonuçlanmayan bir kızgınlıkta rahime mikrop kolay kolay bulaşmaz. Ancak kızgınlıkta boğa ile çiftleşen ineklerin rahmine boğadan mikrop bulaşır. Kızgınlıktaki tohumlamada ise tohumlamacının aletlerinin temiz olmaması mikrop bulaşmasına neden olur. Rahime mikrop bulaşmasının en birinci yolu doğum sırasında yapılan zamansız ve gereksiz müdahalelerdir. Kimi yetiştiriciler yavru suları akan ve ayakları ile burnu görünen buzağıyı hemen çekip çıkarmak isterler. Bu son derece yanlış bir tutumdur. Doğru olan doğumun başlamasından itibaren en az bir saat ineğin kendi kendine doğum yapmasını beklemektir. Ancak bundan sonra da doğurmazsa bir veteriner hekime başvurulmalıdır. Bazı mikrobik hastalıklar rahimi hastalandırarak ineğin döl tutmasını engeller. Bu hastalıkların başında yavru atmaya neden olan brusella gelir. Bruselladan korunmanın yolu doğal aşım yerine sun’i tohumlama kullanmak ve inekleri koruyucu olarak aşılatmaktır.
3-İŞKEMBE: İşkembe bir kalorifer kazanına benzer ve ineğin yediği yemleri parçalayarak enerji üretir. Enerji vücudun tüm fonksiyonları için çok gereklidir. İşkembe bu işi içinde bulunan milyarlarca faydalı mikroorganizma sayesinde yapar. Faydalı mikroorganizmalar ineğin yediği yemleri parçalayarak sindirilmesini kolaylaştırır. Bu arada oluşan uçucu yağ asitleri süt, süt yağı gibi değerli ürünlerin oluşmasını sağlar. O nedenle işkembeye gerekli özen gösterilmelidir. İneğe verilecek günlük karma yem içerisinde kaba yem-kesif yem dengesi mutlaka korunmalıdır. İnek doğası gereği selülozca zengin kaba yemleri sever. Kaba yemler geviş getirmeyi tetikleyerek işkembeyi harekete geçirirler. Geviş getirme sırasında ineğin salgıladığı litrelerce tükürük mide asitliğinin dengede tutulmasını sağlar. Burada kaba yemlerin partikül büyüklüğü önem taşır. Nişasta içeren dane yemlerin ağırlıklı olarak yer aldığı rasyonlarla beslenen ineklerde geviş getirme dolayısıyla da tükürük salgısı yeterince olmayacağından mide asitliği artar. Asasidozis denilen hastalık sonucu faydalı mikroorganizmalar öleceğinden süt ve süt yağı üretiminde aksaklıklar meydana gelir.
4-AYAKLAR: Ayaklar ineğin sadece ayakta durmasını ya da yürümesini sağlamakla kalmaz aynı zamanda et ve süt verimi üzerine de etkilidir. Ayağı hasta inekler barınakta yemliğe, suluğa, sağım haneye giderken zorlanır. Merada yayılan inekler de ayak hastalıkları yüzünden yeterince otlayamazlar. Tüm bunların sonucu olarak da konforları bozulur, verimleri düşer. Ayaklar kötü barınak zeminlerinden olumsuz etkilenir. Sürekli gübre içinde kalan ayaklar kısa zamanda hastalanır. Zeminde bulunan bazı mikroplar da ayak hastalıklarına yol açar. Ayrıca asidozis hastalığında da ayaklar zarar görür. Ayak hastalıklardan korunmak için barınak zemini kuru, temiz ve yumuşak olmalı, inekler gübreye basmamalı, belli aralıklarla ineklerin ayak bakımları yapılmalıdır. Ayrıca asidozisten korunmak için ineklere aşırı nişastalı dane yemler verilmemelidir.