Türkiye’de hayvancılık yıllardan beri belli aralıklarla kriz yaşamakta ve sonuçta damızlık inekler kesilmekte, işletmeler kapanmakta ya da küçülmektedir. Üç yıldır süregelen son kriz öncekilerden farklı olarak dövizin Türk parası karşısında değer kazanmasının doğurduğu girdi maliyetlerindeki olağanüstü artış sonucu ortaya çıkmıştır. Anılan kriz en çok 20 -100 baş inek besleyen orta ölçekli işletmeleri vurmuştur. Öz kaynaktan çok banka kredileriyle yaşamlarını sürdürmeye çalışan bu işletmeler kar edemeyince kredi borçlarını ödeyememişler, hacze düşmüşler ve istemeyerek ineklerini kestirmek zorunda kalmışlardır. Ancak işin iyi tarafı bu işletmelerden ayakta kalabilenlerin elinde, hastalıklı ve verimsiz ineklerini elden çıkardıkları için sayıları az da olsa görece sağlıklı ve verimli inekler kalmıştır.
Mesleğimde 55 yılı doldurdum. Bu süre içerisinde bilim dalım gereği sürekli yetiştiricilerle birlikte oldum, araştırmalarımın tümünü sahada ya da hayvancılık işletmelerinde yaptım. Elli beş yıldır hayvan yetiştiricilerine ne zaman “İşler nasıl?” diye sorsam aldığım cevap hep “Yem pahalı süt ucuz” oldu. Sonradan Kolombiya dilinde “Çiftçi gibi şikayet etmek” diye bir deyimin olduğunu öğrendim. Bugünkü durum da 55 yıl öncesinden farksız. Ne yazık ki yetiştiriciler ve sektör mensupları olarak yem ve süt fiyatlarına müdahale edemiyoruz. O halde ne yapmalıyız? Günümüz koşullarında yapacağımız en önemli iş verimliliği artırmak ve sürekli kılmaktır. Bugünkü girdi fiyatları göz önüne alındığında ahır ortalaması olarak günlük 25 litrenin altında süt elde etmek karlı olmamaktadır. Amaç çok sayıda 25 litre süt veren inek değil, daha az sayıda 30-35 litre süt veren inek beslemektir. Çünkü maliyetlerin önemli bir bölümü de az süt veren ineklerin yaşama payı için harcanan girdilerinden kaynaklanmaktadır. Aşağıda sıralayacağım önlemleri almak suretiyle ahır ortalamamızı 30-35 litrelere çıkarabilir ve işletmemizi karlı hale getirebiliriz.
* Buzağıları Öldürmemek
Buzağılar bir süt sığırcılığı işletmesinin geleceğidir. O nedenle buzağıları öldürmemek gerekir. Kuru dönem sonunda anneye septisemi aşısı, doğumdan sonra da buzağıya septisemi serumu mutlaka yapılmalıdır. Doğumun hijyenik, kuru ve temiz bir ortamda yapılması sağlanmalı, göbek kordonu mutlaka dezenfekte edilmelidir. Yeni doğan buzağıya doğumdan hemen sonra olmak koşuluyla ve dört gün süreyle canlı ağırlığının %10’u kadar ağız sütünün belli aralıklarla verilmesi çok büyük bir önem taşır.
- Döl Verimini Artırmak
Çiftlik hayvanlarının en önemli verimi döl verimidir. Yavru vermeyen bir inek süt de vermez. İnekler kuru ve temiz altlıklarda yatmalıdır. Bu olgu üreme organlarının hijyeni bakımından çok önemlidir. İyi beslenen ineklerde üreme fonksiyonları düzenlidir. İnekler döl verimini olumsuz etkileyen bruselloz, tüberküloz gibi mikrobik hastalıklardan korunmalıdır.
- Meme Sağlığını Korumak
İneklerin buzağıdan sonraki en önemli verimi verimi süttür. İşletmelerin pazarladığı ürünler arasında en önemli payı çiğ süt almaktadır. Süt yetiştiriciye her gün para kazandırır ve işletme giderlerini düzenli olarak karşılar. Sütün elde edildiği memelerin hijyenine çok büyük bir önem verilmelidir. En başta ineklerin yattığı yerler kuru ve temiz olmalıdır. Sağımda makine başlığı ve meme başı çok iyi temizlenmeli, dezenfekte edilmelidir. İneklere düzenli olarak mastitis aşısı yapılmalıdır.
- Kuru Dönemi İyi Yönetmek
Gebeliğin son iki ayını oluşturan kuru dönem ineğin karnındaki yavrusunu hızla büyüttüğü ve meme dokularını süt üretimine hazırladığı bir zaman dilimidir. Bu dönemde süt sağılmadığı için inekler enerjiden çok protein ağırlıklı beslenmelidir. Rasyonda kalsiyum içeren yonca azaltılmalı, dane yemler artırılmalıdır. Yavrunun doğumdan sonra karşılaşacağı hastalıklara karşı ineklere koruyucu aşılar yapılmalıdır.
- Hayvan Refahını İyileştirmek
İnekler günün yarısını yatarak ve geviş getirerek geçirirler. Bu yüzden yattıkları yerler kuru, temiz ve rahat olmalıdır. Ahırın havası temiz olmalı, zararlı gazlar içermemelidir. Yazın sıcaklık stresine karşı fanlar ve duşlarla önlem alınmalıdır. İneklerin içeceği su insanların içtiği kalitede olmalıdır.
- Kaliteli Kaba Yem Kullanmak
Yemin ineğin süt ve döl verimleri üzerine olumlu etkisi vardır. Ancak özellikle kaba yemin kaliteli olması şarttır. Doğru biçilmiş, doğru kurutulmuş, doğru silajı yapılmış kaba yem kullanılmalıdır. Kaba yem kesinlikle küf mantarı içermemelidir. Mantar toksinleri ineklerde süt veriminin düşmesine ve yavru atmaya neden olurlar.
- Kaliteli Boğa Sperması Kullanmak
Hayvan verimlerini artırmada en önemli etken olan genetik ilerleme ineklerin kaliteli boğaların donmuş spermaları ile tohumlanması suretiyle sağlanır. Piyasada satılan donmuş spermaların fiyatları boğanın kalitesine göre değişmektedir. O halde ineklerin süt verimini artırmak isteyen yetiştiriciler kaliteli boğaların spermalarını kullanmalıdır. Kaliteli spermaların fiyatları görece yüksektir. Ancak bir ineği gebe bırakmak için yılda bir en fazla iki kez kullanılacak spermanın maliyeti işletme giderleri içerisinde önemsenmeyecek kadar az yer tutar. Oysaki sağlayacağı verim artışı maliyetine göre çok yüksektir. Denilebilir ki, ineğin bir günlük süt verimi ile bir yıllık sperma masrafı karşılanabilir.