En eski bir biyoteknolojik yöntem olarak tanınan Sun’i
Tohumlama Dünya’da çiftlik hayvanı olarak ilk kez Rusya’da koyunlarda
kullanılmıştır. Rusya’dan sonra ikinci olarak Türkiye, Sun’i Tohumlama
tekniğini yine koyunlarda uygulamıştır. 1926 yılında Mihailof adlı
bir Rus Veteriner Hekimi Türkiye’ye gelerek Karacabey Harasında Türk
Veteriner Hekimlerine Sun’i Tohumlama tekniğini öğretmiştir.

O yıllarda Sun’i Tohumlamanın koyunlarda uygulanması için
önemli bir neden vardı. Cumhuriyetin ilanından sonra kurulan yünlü
dokuma sanayinin ham madde ihtiyacı kalın yapağıya sahip olan yerli
koyunlardan sağlanamıyordu. O nedenle Almanya’dan ince yapağılı
Merinos koçların ithaline karar verildi. Her ne kadar Merinos koçları
Kıvırcık koyunları ile doğal olarak çiftleşme yeteneğine sahip olsa
da, sınırlı sayıda ithal edilen bu koçlarla çok sayıdaki Kıvırcık
koyununu çiftleştirmek ancak Sun’i Tohumlama tekniği ile mümkün
oluyordu. Çünkü doğal aşımla sadece bir koyunu dölleyebilen koç, Sun’i
Tohumlama ile en az on koyunu dölleyebiliyordu. Bu nedenle, Karacabey
Harasında başlanan Merinos-Kıvırcık melezlemesinde Sun’i Tohumlamadan
yararlanma zorunluluğu doğdu. Bu melezlemeler sonucunda kısa sürede
çok sayıda Merinos melezi koyun ve koç elde edildi. Elde edilen
Merinos melezi koçlar daha sonra halka dağıtılarak koyunlarını bu
koçlarla ve doğal aşımla çiftleştirmeleri sağlandı. Ancak, Orta
Anadolu Bölgesinde özellikle de Ankara, Eskişehir ve Konya illerinde
halk elinde yetiştirien yağlı kuyruklu Akkaraman koyunlarını Merinos
koçlar kuyruk yapısı nedeniyle doğal olarak aşamıyorlardı. O
nedenlerle, 1948 yılından itibaren anılan illerdeki halk elinde
bulunan koyunlar Sun’i Tohumlama tekniği kullanılarak
çiftleştirilmişlerdir.

Koyun Sun’i Tohumlaması programı uygulanacak köylerde önce bir
istasyon kurularak işe başlanmaktaydı. Köyde uygun bir yer tohumlama
yeri olarak ayrılmakta ve gerekli aletler orada tutulmaktaydı. Koyun
Sun’i Tohumlaması yapacak bir teknisyen istasyonda görevlendirilmekte,
ayrıca Devlete bağlı koç depolarından köyde tohumlanacak koyun
sayısına yetecek sayıda koç istasyona getirilmekteydi. Bu koçların
bakımı ve beslenmesi koyunları tohumlanacak köylüler tarafından
sağlanmaktaydı. Sıfat sezonu Orta Anadolu bölgesinde güz aylarına
rastladığı için o dönemde koyunlar köyden 20-30 kilometre uzaktaki
meralarda bulunurdu. Bu nedenle sürüler her gün köye getirilir,
aralarına karın kısımları bezle bağlanmış arama koçları salınır ve
kızgın koyunlar böyle tespit edilirdi.Teknisyen koçtan spermayı alır
ve yaklaşık on parçaya bölerek kızgın koyunları tohumlardı.
Tohumlamadan sonra sürüler çobanlar tarafından ertesi sabah tekrar
gelmek üzere uzaktaki meralara tekrar götürülürdü. Aslında bu durum
Türkiye’de Koyun Sun’i Tohumlamasını aksatan en önemli sorunlardan
biri olmuştur. Her sabah sürüyü uzaktaki meralardan tohumlama
istasyonuna getirip orada aralarına koç katarak kızgınlıklarını tespit
etmek ve tohumlamadan sonra tekrar meraya götürmek ve yaklaşık bir ay
her gün bu işi tekrarlamak çobanlara zor geliyordu. Çoğu sürü sahibi
sırf çoban istemiyor diye Sun’i Tohumlama yaptırmaktan vazgeçiyordu.
Çünkü çoban ayrıldığında yenisini bulmak bir hayli zordu. İşte bu ve
buna benzer kimi nedenlerden dolayı yılda 300.000 lere ulaşan
tohumlanan koyun sayıları 1970 yılından itibaren hızla azalmış , 1980
den sonra ise Sun’i Tohumlama tamamen terk edilmiştir. Halen bazı
entegre koyun çiftlikleri dışında koyunlarda sun’i tohumlama tekniği
kullanılmamaktadır.

Daha önceki yazılarımda da sık sık belirttiğim gibi, Türkiye’de
mera koyunculuğu bitme noktasına gelmiştir. Bunun en belli başlı
nedenleri arasında meraların yetersizliğini, çoban sorununu, ürünlerin
para etmemesini ve genç nüfusun koyunculuğu bırakmasını sayabiliriz.
Bu sorunların tümü de bugünden yarına çözülecek sorunlar değildir.
Pekiyi ne yapalım, koyunculuğu mu bırakalım? Bence meraya dayalı sürü
koyunculuğu biz bırakmasak da yakında o bizi bırakacaktır. O halde
entansif dediğimiz ağılda ve özel oluşturulmuş meralarda yapılan
koyunculuğa dönmemiz gerekir. Bu bağlamda, et üretimi bakımından
Merinos ırkından, süt ve yavru üretimi bakımından da Romanov ırkından
yararlanma yoluna gidilebilir. İthal edilecek ya da halk elinde hala
az da olsa bulunan sürülerden seçilecek Merinos koçlarla kıvırcık
koyunları Sun’i Tohumlama tekniği kullanılarak çiftleştirilebilir.
Ayrıca Merinos koyunları ve Romanov koyunları laparoskopi tekniği
kullanılarak donmuş sperma ile tohumlanabilir.