Gruplara gönderdiğim “Koyunculukta Çoban Sorunu” başlıklı yazıma yanıt
veren agorcin adlı üyemizin düşünceleri ve ileriye dönük girişim
planları beni gerçekten de umutlandırdı. Kendisini kutlar, planlarının
en kısa sürede hayata geçmesini yürekten dilerim. Bu vesileyle yanlış
anlaşıldığımı düşündüğüm bir konuya açıklık getirmek isterim.
Türkiye’de koyunculuk entansifleşsin derken geleneksel mera
koyunculuğu tümüyle ortadan kalksın ya da koyunculuk kapitalistlerin
eline geçsin diye bir düşünce içinde asla olmadım. Zaten bu düşünce
dünya görüşüm ile de örtüşmez. Hiç kuşkusuz, meraların yasaklanmadığı
ya da tahrip edilmediği elverişli bölgelerde sürü bazlı geleneksel
kuyunculuğumuz agorgin adlı üyemizin de belirttiği gibi ” saldım
çayıra, mevlam kayıra ” söyleminden sıyrılmış bir anlayışla
sürdürülmelidir. Ancak, agorcin adlı üyemiz gibi emeğiyle çalışarak
kişisel sermaye oluşturmuş ya da ister bir kooperatif, isterse bir
şirket çatısı altında sermayelerini birleştirmiş küçük girişimciler
yazımda da belirttiğim gibi Küçük-Orta Boy Entansif Koyunculuk
İşletmeleri kurabilirler. Bu bağlamda devlet , sanayideki Kobi’ere
verdiği biçimdeki bir kredi desteğini ya da DAP ve GAP projeleri
kapsamında süt ve besi sığırcılığına verdiği hibe desteğinin bir
benzerini bu işletmelere de kolaylıkla yansıtabilir. Ama, serbest
girişim hürriyetinin mevcut olduğu Ülkemizde kapitalistler de
isterlerse süt sığırcılığında sıkça görüldüğü gibi Büyük Boy Entegre
Koyunculuk İşletmeleri kurabilirler hatta bu alana yabancı sermaye
bile çekebilirler. Bugün yem ve tavukçuluk sektörümüzün önder
kuruluşlarından biri olan CP-Yem ‘in yabancı sermayeli bir kuruluş
olduğunu unutmamak gerekir. Ne var ki, kurulacak büyük sermayeli
koyunculuk işletmelerinin tavukçulukta olduğu gibi sözleşmeli
yetiştiricilik modeli ile halk girişimlerine destek vermeleri de
beklenmelidir.
Son olarak bir dileğimi üyelerle paylaşmak isterim. Her hangi bir konu
ile ilgili olarak gruba göndereceğimiz yazılarda sadece mevcut durumu
dile getirmekle yetinmemeli, bu konuya ilişkin olarak oluşturacağımız
çözüm önerilerimizi ” doğru mu, yanlış mı ” diye düşünmeden cesaretle
ortaya koymalıyız. Benim geçmişte absürt (hayal) diye nitelenen kimi
görüşlerimin yıllar sonra gerçekleştiğini önceki yazılarımdan birinde
belirtmiştim. Sözlerime Albert Einstein’in ” Hiç bir sorun o sorunu
yaratan zihniyetle çözülmez ” ve Viktor Hugo’nun ” Zamanı gelmiş bir
fikirden daha güçlü hiç bir şey yoktur” öz deyişleri ile son
verir,saygılar sunarım.