Bir süt sığırcılığı işletmesinde en önemli verim süttür. Bir inekten üretilen sütün miktarı arttıkça birim maliyeti düşer. O nedenle, ineklerden yüksek miktarda süt elde etmek arzu edilir. Ancak çeşitli nedenlerden dolayı ineklerden birim maliyeti düşürecek ve dolayısıyla karlılığı arttıracak miktarda süt üretilemez. İneklerde süt verimini azaltan çok sayıda faktör mevcuttur.
İneklerde düşük süt üretimine neden olan faktörlerin başında hiç kuşkusuz ırk özelliği gelir. Sığır ırkları ürün bazında sütçü, etçi ve kombine ırklar olarak sınıflandırılır. Sütçü ırklar arasında Holştayn ve Esmer’i, etçi ırklar arasında Şarole ve Limusin’i, kombine ırklar arasında da Simental’i sayabiliriz. Günümüzde süt üretimi açısından en verimli ırk Holştayn ırkıdır. Eğer bir işletmede üreme sağlığı yerinde Holştayn ırkı inekler ya da düveler bulunursa o işletmede hem çok süt üretilir hem de yetiştirme karlı olur. Aksi taktirde işletmenin süt üretimi düşer.
Irkın yanında ineklerde düşük süt verimine neden olan diğer bir faktör de kötü beslenmedir. Bir ineğin verimliliği %30 oranında genetik yapısına, %70 oranında da menenjment denilen sürü yönetimi ilkelerine bağlıdır. Sürü yönetimi ilkeleri arasında beslenme çok önemli bir yer tutar. Bir inekte genetik yeterliliğin ortaya çıkması ancak yeterli ve dengeli bir beslenme ile mümkün olabilir. İneklerden yeterli süt verimi almanın önde gelen koşulu onları kaliteli kaba yemler ve enerji-protein oranı yeterli kesif yemlerle beslemektir. Aksi halde ineklerden elde edilen süt verimi düşük olur.
Bir süt sığırcılığı işletmesinin karlılığı ineklerden her yıl bir yavru alınmasına bağlıdır. Bu bağlamda buzağılama aralığı büyük önem taşır. Buzağılama aralığının 400 günün üzerinde olmaması arzu edilir. Bunun için de doğumdan sonra ineğin en kısa zamanda gebe bırakılması şarttır. Ancak, özellikle kuru dönemde gebe ineğin iyi beslenememesinden kaynaklanan metabolizma hastalıkları ve güç doğum ya da sonun atılamamasından kaynaklanan rahim iltihapları sonucu buzağılama aralığı süresi uzar. İşin kötüsü süre uzadıkça sütün miktarı azaldığı gibi maliyeti de yükselir. O nedenle, uygun bir kuru dönem beslenmesi ve doğum sonu bakımla inek bir an önce gebe bırakılmalıdır.
Süt verimini düşüren nedenlerden biri de mastitis yani meme iltihabı hastalığıdır. Memelerin mikropların etkisiyle iltihaplanması ve eğer tedavi edilmezse kuruması anlamına da gelen mastitis hastalığı sonucu süt üretimi aksar ve verim düşer. Dört loptan oluşan bir memenin bir lobunun kuruması o ineğin süt üretiminin dörtte bir oranında azalması demektir. Mastitisin önlenmesi için kuru dönemde hayvanın yeterli beslenmesi, meme loplarına ilaç uygulaması, aşı tatbiki, ahır ve sağım hijyenine dikkat edilmesi gerekir.
İneklerde sağım teknikleri süt verimini düşüren önemli etkenlerdendir. Elle yapılan geleneksel sağımda memeler tam olarak boşaltılamadığı için süt verimi düşük olur. Makine ile yapılan sağımda vakumun iyi ayarlanamaması da süt üretimini düşürür. Makineli sağımda özellikle teknik koşullara çok iyi dikkat edilmesi gerekir.
Stres bir hayvanın her türlü fizyolojik faaliyetini aksatan önemli bir faktördür. Stresli inek en önce sütünü ve yemini azaltır. İneklerde stres doğurucu faktörler çok çeşitlidir. İneğin yerinin, yeminin , arkadaşının ve bakıcısının değişmesi önemli stres faktörleridir. Çevre ısısının yükselmesi çok önemli bir stres kaynağıdır. İneğin yemliğe gittiğinde yiyecek bir şey bulamaması onu strese sokar. Ayrıca ineklerin bir yerden başka bir yere vasıta ile nakilleri strese yol açan faktörlerin başında gelir. Sayılan tüm bu faktörler en önce ineğin verdiği sütün miktarını düşürür. Stresi önlemenin yegane yolu strese yol açan faktörleri ortadan kaldırmaktır. Özellikle sıcak havalarda ineklerin fanlarla ve püskürtme sularla serinletilmeleri büyük önem taşır. Ayrıca ineğin yeri ve bakıcısı sık sık değiştirilmemeli, yemliklerinde istedikleri zaman yiyecekleri yem sürekli olarak bulundurulmalıdır.
Değerli hocam,
Bir ineğin süt verimi %30 oranında genetik yapısına bağlıdır ifadesi aklımı karıştırdı. Örneğin Genlerindeki uygunluk ve profesyonel besleme ile SV ort=35 litre/gün olan bir sağmalın yanı sıra başka bir sağmalda aynı koşullardaki besleme programı ile beslenmesi halinde SV ort=15 litre/gün iken bu iki sağmalın arasındaki fark %30 oranında genetik yapısından mı kaynaklandığını ifade ediyorsunuz?
Teşekkürler
Başarılarınızın devamını dilerim.