Hayvan refahı ve davranışları son yıllarda hayvancılıkta, özellikle verimlerin arttırılması bağlamında en çok dikkat edilmesi gereken hususların başında gelmektedir. Hayvan refahı olgusu, günümüzde hayvancılıkta büyük önem kazanan Sürü Yönetimi İlkeleri içerisinde en ön sıralarda yer almaktadır. Hayvan refahının iyi olduğu işletmelerde hayvan davranışlarının yerinde olduğu, tersi durumda ise hayvan davranışlarının bozulduğu görülmektedir. Hayvanlar hasta olduklarını ve bulundukları ortamdan yada önlerine konulan yemden memnun olmadıklarını davranışları ile belli ederler. Onun için de, hayvanlar iyi gözlenmek suretiyle kimi hastalıklardan korunabilirler. Kısacası hayvanların davranışlarını iyi gözlemlemek bir çeşit koruyucu hekimlik önlemidir. Hayvan refahının iyi olmasının en önemli koşulu barınakların bilimsel ölçütlere uygun olarak inşa edilmesidir. Kapalı, havasız ve bağlamalı sistem barınaklarda oluşacak hastalıklar ve stres nedeniyle hayvan refahından söz edilemez. Oysa açık ya da yarı açık, havadar, serbest sistem barınaklarda hayvan refahı da en üst düzeydedir. Bu tip barınaklarda hayvanların gezeceği alanların genişliği, yatma yerleri ile yemlik ve sulukların hayvanın boyutlarına uygunluğu, altlıkların kalın ve uygun malzemeden oluşması, gübre yönetimi ile yapay havalandırma ve serinletme sistemlerinin bulunması hayvan refahının olmazsa olmazlarıdır. Hayvan refahının yerinde olması daha çok et, daha çok süt, daha çok sağlıklı buzağı ve daha bol kazanç demektir. Bu yazıda ağırlıklı olarak ineklerin davranışlarından ve bu davranışları gözlemenin öneminden söz edilecektir.
İnek davranışları arasında bir hayvancılık işletmesinin karlılığı ve devamlılığı açısından en önemlisi hiç kuşkusuz kızgınlık davranışlarıdır. Çünkü bir ineğin kızgın olup olmadığını davranışlarından yola çıkarak tespit etmek ve doğru zamanda tohumlanmasını sağlamak buzağı verimi ve buzağılama aralığı bakımından son derece önemlidir. Bu bağlamda yetiştirici ya da bakıcının inekleri sürekli gözlemlemesi ve göstermiş oldukları kızgınlık davranışlarını doğru tespit etmesi gerekir. Bir inek kızgın olduğunu bir takım fizyolojik ve psikolojik davranışlar göstererek belli eder. Bu davranışların ortaya çıkmasındaki en büyük etken kızgınlık sırasında salgılanan hormonlardır. Kızgın inekler eğer bağlı iseler tedirgindirler, sürekli böğürürler ve ayakta dururlar. Ayrıca da yanlarındaki bağlı inekleri yalamaya, çenelerini onlara yaslamaya çalışırlar. Yanlarına yaklaşan bakıcılara bile aşmak isterler. Serbest dolaşan ineklerde kızgınlık davranışlarını gözlemlemek daha da kolaydır. İster merada isterse serbest dolaşımlı barınaklarda bulunsunlar, kızgın inekler birbirlerinin üzerine atlamaya çalışırlar. Birkaç yazımda da belirttiğim gibi üzerine aşıldığında kaçmayıp atlamaya izin veren inekler kesin olarak kızgın, aşan inekler şüpheli sayılırlar. Kaçmayan inekler derhal tohumlanmalı, atlayan inekler ise gözlem altına alınıp başka ineklerin üzerine aşması beklenmelidir. Merada ya da açık veya yarı açık barınaklarda serbestçe dolaşan inekler kızgınlığa geldiklerinde gece de dahil sürekli ayakta dururlar, tedirgindirler, başka ineklerin üzerine atlarlar, diğer inekleri yalarlar, geviş getirmeyi keserler, yem yemeyi, su içmeyi ve süt vermeyi azaltırlar, sürekli böğürürler. Kızgın inekler psikolojik belirtiler yanında fizyolojik değişiklikler de gösterirler. Bu değişiklikler daha çok üreme organlarında gözlenen dış belirtilerdir. Kızgın ineğin ferci şişer, fercinden halk arasında çara adı verilen pişmemiş yumurta akı kıvamında, ipliksi berrak bir akıntı gelir. Yetiştirici ya da bakıcı ineğin psikolojik devranışları yanında sayılan bu fizyolojik belirtileri de dikkate almalıdır. İneklerde kızgınlığın tespitinin ve zamanında tohumlamanın ne kadar önemli olduğunu önceki yazılarımda da güçlü bir şekilde vurgulamıştım. Çünkü ineklerden buzağı elde etmek süt üretimini de beraberinde getireceğinden işletmenin karlılığı ve devamlılığı açısından son derece önemlidir. Yetiştirici eğer her yıl bir yavru elde etmek ve ineğini en az 305 gün sağmak istiyorsa ineğin kızgınlığını doğru olarak tespit etmeli ve kızgın ineğini hiç vakit kaybetmeden tohumlamayı yapacak veteriner hekimine bildirmelidir. Bunun için de ineklerini iyi gözlemlemesi gerekir. İneklere şöyle bir bakıp geçmek yerine günde en azından 5-6 kere sürüsündeki inekleri gözlemlemeli ve bu gözlemlerini kayıt altına almalıdır. Aksi taktirde yetiştirici inekte doğal olarak çok kısa süren kızgınlığı tespit edemez ve ineği tohumlatamazsa, kızgınlığın ve dolayısıyla gebeliğin 21 gün daha ileriye atılması sonucu yem ve süt kaynaklı zararları sineye çekmek zorunda kalır. Sonraki bölümlerde ineklerin öteki davranışları ele alınacaktır.

Hayvan refahını sağlamanın ve hayvan davranışlarını iyi gözlemenin bir hayvancılık işletmesinin karlılığı ve devamlılığı açısından ne kadar önemli olduğunu geçen bölümde vurgulamıştım. Bu bölümde de davranışlardan yola çıkarak süt ineklerinin hastalıklarını ve mutsuzluklarının nedenlerini gözlemle önceden anlamanın yolları üzerinde durulacaktır.
Sağlığı yerinde olan bir ineğin derisi parlak ve elastik, tüyleri kısa ve düzgün, midesi dolu, kondisyonu ortalama düzeyde ve çevreye karşı ilgisi yüksek olmalıdır. Sağlıklı bir inek gününün yaklaşık 20 saatini yatarak, yaklaşık 7-10 saatini de geviş getirerek geçirir. Eğer inek bu süreler kadar yatmaz veya geviş getirmezse mutlaka bir sorunu var demektir. Ayrıca işkenbesinin doluluğu ve hareketleri ile solunum sayısı da sağlığı açısından büyük önem taşır. Sağlıklı bir ineğin işkembesi mutlaka dolu olmalıdır. Bu da inek gözlendiğinde sol tarafının şiş ve kabarık olması ile anlaşılır. İneğin işkembe hareketlerinin de normal sınırlar içerisinde olması gerekir. El yumruk yapılıp beş dakika süreyle ineğin sol tarafından işkembeye bastırıldığında 10-12 kez geri gelmelidir. Bu da işkembenin 5 dakikada 10-12 kez hareket ettiğini gösterir. İneklerde solunum sayısı da önemlidir. Sağlıklı bir inek dakikada 40-70 kez solunum yapar. Bu sayının üstündeki ve altındaki durumlarda ineğin hastalıklı ve stresli olduğu anlaşılır. İneğin kondisyonu da gözlemde dikkate alınması gereken bir husustur. Çok zayıf ve çok kilolu inekler tercih edilmez. Dikkatli bir gözlemle durum tespiti yapıp arka planda mutlaka başka bir şeyler aramak gerekir.
İnekler diğer hayvanlar gibi sosyal varlıklardır. Yeni oluşturulan bir inek grubu içerisinde hiyerarşi ve liderlik yarışı yaklaşık bir hafta kadar devam eder ve sonra sular durulur. Eğer sular durulmamış ve kavga devam ediyorsa durak yerlerinin, dolaşma alanlarının, yemlik ve sulukların yetersizliği akla gelmelidir. Her ineğe mahsus bir yatma yeri bulunmalı, suluk ve yemlikler inek sayısına göre ayarlanmalıdır. Ayrıca, özellikle yemliklerin mutlak surette ineklerin vücut ölçülerine göre inşa edilmesi şarttır. Aksi taktirde inekler özellikle yem yeme esnasında diz çökmek zorunda kalırlar ve bu da dizlerde yaralanmalara neden olur. Aynı şekilde yemliğin üst demiri engin olursa ineğin sırt ve boyun bölgelerinin birleştiği bölgede yaralanmalar oluşur. Kısacası hayvanın dizlerinde, sırtında ya da muhtelif yerlerinde yaralanmalar görüldüğünde yemlik, suluk ve durak yerlerinin ineğin vücut ölçülerine uygun olarak yapılmadığı anlaşılır.
İneğin önündeki yemi yememesi ya da bazısını yeyip bazısını bırakması yetiştiriciye önemli ip uçları verir. İneğin yemi yememesi yemin bozuk, küflü olduğunu gösterir. Özellikle hava alıp bozulmuş silajları ya da küflenmiş kaba yemleri yaydıkları kötü koku nedeniyle inekleri yemezler. Bazen de yem kırma ve karma makinesi ile kırılmış ve karıştırılmış yemlerde sadece tane yemleri yerler kaba yemleri bırakırlar. Bu da yemlikte yanardağ ağzı gibi bir tablonun görülmesi ile anlaşılır. Bunun nedeni kaba yemlerin ineğin ağzıyla alabileceği ya da geviş getirebileceği bir büyüklükte olmamasıdır. İnekler, un haline getirilmiş tane yemleri ve çok uzun ya da çok kısa kaba yemleri yemezler. Bu durumda yem kırma ve karma makinesinin ayarlarını kontrol etmek gerekir. İneklerde dışkı kontrolü de yetiştiricilerin özellikle sindirim sistemi rahatsızlıklarının önceden tespiti konusunda önemlidir. Dışkının çok sert ve çok yumuşak olmaması arzu edilir. Ayrıca, dışkıda mevcut tane yemlerin çokluğu da sindirimin yeterince olmadığına işaret eder. İneklerin yürüyüşleri sırasında aksamaları ya da dört ayak üzerinde dururken aldıkları şekil de özellikle ayak ve tırnak hastalıkları konusunda yetiştiriciye önemli bir ip uçları verir.
Hayvan refahı ve davranışları konusu günümüzde önemli bir bilim dalı haline gelmiştir. O nedenle bir iki yazıya sığmayacak kadar geniş bir konudur ve üzerinde çok sayıda kitap yazılmıştır. Bir inek, hastalanmadan birkaç gün önce mutlaka yetiştiriciye kötü giden bir şeyler olduğunu belli eder. Onun için yetiştiricilerin ya da bakıcıların ister merada isterse kapalı ya da açık barınaklarda olsun ineklerini günün mümkün olan her saatinde dikkatli ve bilinçli bir şekilde gözlemlemeleri gerekli hatta zorunludur. Bu sayede, oluşacak hastalıklar önceden önlenebildiği gibi barınak inşası sırasında yapılan hatalar da ortaya çıkarılmış olur. Özetlemek gerekirse, hayvan ihtiyaçlarını dikkate almayan barınak inşaatı, inek doğasını dikkate almayan alet ve ekipman ve hayvan davranışları konusunda eğitimsiz personel hayvancılık işletmelerindeki karlılığı ve devamlılığı aksatan en önemli unsurlardır.