Hayvanların yeterli ve dengeli beslenmesi özellikle et, süt ve yavru verimi açısından son derece önemlidir. Günlük yiyecekleri ile yeterli enerji ve proteni alamayan süt inekleri yavru dolayısıyla da süt veremezler. Özellikle enerji eksikliği halinde cinsiyet hormonları salgılanmayacağından kızgınlık, yumurta oluşumu, döllenme ve gebelik gibi hayati önem taşıyan olaylarda aksaklıklar ortaya çıkar ve haliyle gebelik oluşmaz. Yavru verimi olmayan bir ineğin süt veriminin de olamayacağı doğaldır. Ayrıca günlük yiyeceklerinde protein eksik olan ineklerin mevcut süt veriminde de azalmalar görülür. Bu nedenlerle ineklerimizin beslenmesine özel bir önem vermemiz gerekir.
Hayvanları beslemek sanıldığının aksine çok teknik bir iştir. Eskilerin “ saldım çayıra, mevlam kayıra” söylemi günümüzde önemini yitirmiştir. Bugün esas olan hayvanın tüm ihtiyaçlarını yeterli ve dengeli biçimde sağlamaktır. Ancak bunu yaparken yemlerin içerdiği besin maddeleri arasındaki dengeye de çok dikkat etmek gerekir. Yemlerde iki önemli besin öğesi bulunur. Bunlardan birisi protein diğeri de enerjidir. Hayvanın günlük yiyeceğinde protein-enerji dengesinin bilimsel ölçütlere uygun olması gerekir. Ayrıca yemlerle alınan kalsiyum, potasyum, sodyum ve klor gibi elementlerin de belli bir oranda bulunması istenir. Eğer bu ihtiyaçlar yemlerle yeterli ve dengeli biçimde sağlanamazsa hayvanlarda verim düşüklükleri ve hastalıklar görülür. Hayvanın günlük yiyeceği hesaplanırken hem bunlara dikkat etmek hem de ucuz ve kolay temin edilebilir yemler kullanmak esastır. Yemler taze, temiz, küfsüz ve ince kıyılmış olmalı ve hayvanların yemliğinde sürekli yem bulunmalıdır. Yeterince kıyılmamış tane yemler ve belli bir uzunluğun üstündeki kaba yemler hayvanlar tarafından kolay tüketilmezler. Yemlemede bir de yemin kuru madde oranı çok önemlidir. Kuru madde bir yemin suyu uçurulduktan sonra geriye kalan kısmıdır. Günlük yiyecekte hayvanlara verilecek yemin miktarı kuru madde esas alınarak hesaplanmalıdır.
Hayvan beslemede kullanılan yemler kaba ve kesif yemler olmak üzere ikiye ayrılır. Kaba yem deyince akla kuru yada yaş çayır otu, yonca, hububat hasılları, fiğ, korunga, üçgül, silaj, melas gelir. Yeşil yemler bitki tohuma kaçmadan biçilmeli ve hafif soldurularak hayvana yedirilmelidir. Bu yemler daha çok karbonhidrattan zengindir ve hayvanın enerji ihtiyacını karşılarlar. Genelde fabrikalarda üretilen kesif yemler buğday, arpa, yulaf gibi hububatlardan; ayçiçeği tohumu küspesi, pamuk tohumu küspesi, soya küspesi gibi sıvı yağ sanayi artıklarından ve vitamin, mineral, iz element içeren katkı maddelerinden oluşur. Kesif yemler daha çok hayvanların protein ihtiyacını karşılar. Kesif yemler hayvan türüne ve yetiştiriciliğin yapısına göre değişiklikler gösterir. Örneğin sığır yemi, koyun yemi, tavuk yemi ya da süt yemi, besi yemi, buzağı başlangıç yemi, etlik piliç yemi gibi. Son yıllarda özellikle orta ve büyük ölçekli hayvan yetiştiricileri hayvanlarının ihtiyacı olan kesif yemi kendileri hazırlamaktadırlar. Bu amaçla yem karma makineleri kullanılmaktadır. Yetiştiriciler yem ham maddelerini kendileri temin etmekte, depolamakta ve belli bir formül uyarınca makineye koymaktadırlar. Makine bu yem ham maddelerini hem homojen olarak karıştırmakta hem de parçalamaktadır. Burada yemlerin iyi karışması ve parçalanması çok önemlidir. Çünkü başta da değinildiği gibi dane yemler ve kaba yemler iyi parçalanmazlarsa hayvanlar tarafından yeterince tüketilmezler. Bu nedenle zaman zaman makineyi ayarlamak gerekir. Homojen olarak karıştırılan ve uygun boyutlarda parçalanan yemler aynı makine ile yemliklere boşaltılır.
Yemlemenin hayvanların verimleri üzerindeki olumlu etkilerinden başta söz etmiştim. Yetiştiricilere düşen görev bir Veteriner Hekime danışarak kendi temin ettikleri ucuz ham maddelerle kendi yemlerini yapmalarıdır. Çünkü bir hayvancılık işletmesinin giderlerinin %70 i yemden kaynaklanır. Yem, besleyici değeri düşürülmeden ne kadar ucuza mal edilirse ürün maliyetleri de o kadar düşeceğinden işletme karlı hale gelecektir.