Hayvancılıkta Örgütlenme Modelleri
Türkiye’de süt sığırcılığı, besicilik ve koyunculukla uğraşan yetiştiricilerin yeterli ölçüde kar edemedikleri bir gerçektir. Bu durumun nedeni sorulduğunda yetiştiricilerden alınan tek yanıt yem başta olmak üzere girdilerin pahalı, süt ve et gibi nihai ürünlerin de ucuz olduğu şeklindedir. Bu yanıt ilk bakışta doğru sayılabilir ama ne yazık ki gerçek durum hiç de öyle değildir. Çünkü, yetiştiriciler örneğin girdi maliyetleri içinde en büyük paya sahip olan kaba ve kesif yemi çoğunlukla kendileri üretmemekte, bu yüzden de satın almak zorunda kalmaktadırlar. Bu da hiç kuşkusuz girdi maliyetlerine önemli bir yük getirmektedir. Buna karşın bir de pahalıya ürettikleri ürünleri ucuza satmaktadırlar. Örneğin sütü çiğ süt olarak toplayıcıya ya da süt fabrikasına, eti canlı olarak kasaba, kuzuyu tane hesabıyla celebe maliyetlerinin çok altında fiyatlarla pazarlamaktadırlar. Böyle olunca da yaptıkları işten kar sağlamaları mümkün olmamaktadır. Buradaki sorunu yaptıkları üretimde değil üretimi ve pazarlamayı tek başlarına yani belli bir örgüt bünyesine girmeden yapmış olmalarında aramak gerekir.
Hayvan yetiştiricilerinin örgütlenmesi sorunu Türkiye’de yıllardır tartışılan ancak ne yazık ki bugüne kadar çözülemeyen bir konudur. Örgütlenme konusunda geçmişte özellikle kooperatifleşme anlamında atılan adımların çoğu başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Çünkü Türk halkı tarihten gelen nedenlerle kooperatifçiliğe bir türlü olumlu bakmamaktadır. Ancak bugün hayvancılık alanında iyi işleyen kooperatifler de vardır ama ne yazık ki sayıları son derece azdır. Örneğin Tire’de süt sığırcılığı yapan yetiştiricilerin kurmuş oldukları kooperatif çok iyi işler başarmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’nın hayvancılığı gelişmiş Ülkelerinde kooperatifçilik son derece gelişmiştir. Aslında anılan Ülkelerde hayvancılığın gelişmiş olmasının nedeni bizzat kooperatifçiliktir. Yıllar önce Almanya’da çalıştığım bir Süt Üretim Kooperatifinin Başkanı aynı zamanda Bavyera Eyaleti Tarım Bakanı idi. Yetiştiriciler kooperatif aracılığı ile Hükümetler üzerinde büyük bir baskı uyguluyordu. Ayrıca kooperatifin çok yaygın bir yetiştirici eğitim hizmeti ve hayvan sağlığı örgütü bulunmaktaydı.
Türkiye’de kooperatifçilik modeli tutmayınca tür bazlı Hayvancılık Birliği modeline geçilmiştir. Bu bağlamda geçmişte Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği, yaklaşık dört yıl önce de Damızlık Koyun ve Keçi Yetiştiricileri Birliği gibi kısmen Tarım Bakanlığına bağlı olarak faaliyette bulunan örgütler kurulmuştur. Ancak bu örgütler bugüne kadar soy kütüğü tutma ve damızlık pazarlama dışında önemli bir faaliyette bulunamamışlardır. Daha sonraları Devlet yetiştiricilere verdiği desteklerin düzenli dağıtımının sağlanması amacıyla Hayvancılık Merkez Birlikleri kurmaya karar vermiş ve bununla ilgili olarak 2004 yılında kanun, 2005 yılında da yönetmelik çıkarmıştır. Bu yasal alt yapı üzerine Türkiye’de süt üreticiliği, kırmızı ve beyaz et üreticiliği, yumurta üreticiliği, su ürünleri üreticiliği, bal üreticiliği ve buna benzer konularda merkez birlikleri kurulmuştur. Bu örgütler başlangıçta sadece desteklerin dağıtılması amacına yönelik olarak kurulduğundan dolayı hayvanlara küpe takmak, küpeli hayvanları kayıt altına almak ve Devletçe verilen destekleri düzenli biçimde dağıtmak dışında başka bir faaliyette bulunamamaktadır.
Kooperatifçiliğin hayvancılık sektöründe doğru bir örgütlenme modeli olduğunu ancak kimi yanlış algılardan dolayı Türk insanı tarafından bir türlü benimsenmediğini yukarıda belirtmiştim. Buna rağmen Türkiye’de başarılı olmuş kooperatif modellerinin örneğin Hay-Koop,Köy-Koop ve Tire Modelinin denenmesinde yarar olduğu kanısındayım. Ayrıca yine kimi ufak çaplı örgütlenmelerin örneğin toplu üretim, toplu sağım ve toplu pazarlama olgularının gerçekleştirildiği modellerin uygulanmasından yanayım. Ama asıl hedef yasa ve yönetmelik ile kurulmuş birlik modelleri olmalıdır. Bu bağlamda, Türkiye’de mevcut çok sayıda hayvancılık örgütü sadeleştirilerek ürün bazına indirgenmelidir. Yani çiğ süt, kırmızı et, beyaz et, yumurta, bal v.s konularındaki birliklerin korunması ve geliştirilmesi gerekir. Hayvansal ürün bazındaki birliklerin rutin işlemleri yürütmeleri yanında demokratik bir anlayışla çalışarak üyelerinin üretim, ucuz girdi temini, hayvan sağlığı, eğitim ve pazarlama gibi temel ihtiyaçlarını karşılamaları gerekir.