Türkiye’de hayvancılık günümüzde büyük ölçüde konvansiyonel yani geleneksel yöntemlerle yapılmaktadır. Geleneksel hayvancılığın en önemli özelliği insan gücüne dayanması ve mekanizasyonu kullanmamasıdır. Oysa Dünyanın hayvancılığı gelişmiş ülkelerinde ve Ülkemizdeki kimi Sığırcılık İşletmelerinde hayvancılık insan gücünden çok makineler tarafından yürütülmektedir.
Hayvancılığın tarihi ilk çağlara hatta taş devrine kadar uzanır. Başlangıçta insanlar ailenin gıda ihtiyacını karşılamak üzere hayvanları avlanmışlardır. Daha sonraları nüfusun artması nedeniyle av eti insanlara yetmemiş, özellikle etinden yararlanmak üzere sığır ve koyun gibi hayvanların evcilleştirilmesi yoluna gidilmiştir. Verimlerinden yararlanılan sığır ve koyun gibi hayvanlar önce doğada ilkel çitler içinde barındırılmışlar, daha sonraları dış etkilerden korunmaları için üzeri sazla örtülmüş yarı açık mekanlarda beslenmeye başlanmışlardır. Zamanla saz ahırlar kerpiç ahırlara onlar da beton ahırlara dönüşmüş ancak son 30 yıl içinde tekrar başa dönülerek hayvancılık özellikle de sığırcılık yine yarı açık ya da açık ahırlarda yapılır hale gelmiştir. Günümüzde kışı en sert geçen bölgelerde bile yarı açık ve açık ahırlar kullanılmaktadır. Ne var ki, hayvancılığın barınak sistemindeki bu değişim uygulamaya yansımamış, hayvancılık yakın zamana kadar mekanizasyondan yoksun bir biçimde emek yoğun bir faaliyet olarak sürdürülmüştür. Ancak son yıllarda Dünyada ve Türkiye’de hayvancılıkta özellikle de sığırcılıkta entegrasyona gidilmesi yani büyük ölçekli işletmelerin sayısının artması doğal olarak mekanizasyon olgusunun da gelişmesine ve yaygınlaşmasına yol açmıştır. Sanayide olduğu gibi hayvancılıkta da Ar-Ge ve İnovasyon çalışmalarının gelişmesi hayvancılığın emek yoğun değil teknoloji yoğun bir hale gelmesini sağlamış, özellikle de istihdamda azalmaya neden olarak işletmenin karlılığını artıran bir faktör haline gelmiştir.
Ülkemiz açısından konuya yaklaştığımızda hayvancılıkta Ar-Ge ve İnnovasyon çalışmalarının henüz yeterli düzeyde olmadığı dolayısıyla da genel hayvancılık içerisinde sadece az sayıda sığırcılık işletmesinin teknolojiyi kullandığını ve mekanizasyona geçtiğini görmekteyiz. Hayvan sayısı açısından büyük bir bölümü oluşturan küçük ve orta ölçekli işletmelerin hala konvansiyonel dediğimiz teknolojiden ve mekanizasyondan yoksun bir biçimde faaliyetlerini sürdürdüklerine tanık olmaktayız. Geleneksel hayvancılığın daha çok emek yoğun yani insan ve hayvan gücüne dayalı olduğunu belirtmiştim. Bu tip hayvancılıkta yem temininde normal zirai makineler dışında otomasyon bulunmamakta, yemlerin elde edilmesi ve ahırda hayvanlara sunulması işlemleri daha çok insan gücü ile yapılmaktadır. Hayvancılığın önemli işlevlerinden sağım da yine elle ya da en basit sağım makineleri ile yerine getirilmektedir. Elde edilen çiğ süt soğutma işlemi yapılmadan normal kaplar içinde bulundurulmakta ve satılıncaya kadar bu şekilde saklanmaktadır. Kayıtlar ise genellikle elle ve defter ya da kartlara yazılmak suretiyle tutulmaktadır.

Günümüzde, Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de modern teknolojileri kullanan büyük ölçekli entegre sığırcılık işletmelerinin sayısı hızla artmaktadır. Genellikle 500 baş ve üzerinde sığır varlığı bulunan işletmeler işçilik masraflarını azaltmak ve sürü yönetimi ilkelerini daha rasyonel olarak uygulamak için mekanizasyona gitmektedirler. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, Dünyada olsun, Türkiye’de olsun hayvancılıkta mekanizasyon sanayi ve hizmet sektörlerinde olduğu kadar yaygınlaşmamış olup hala emek yoğun özelliğini sürdürmektedir. Sığırcılık İşletmelerinde modernizasyon ve mekanizasyon daha çok yemleme, sağım ve hayvan refahı konularında yoğunlaşmaktadır.

Yemleme konusu bir sığırcılık işletmesinde çok büyük önem taşımaktadır. Çünkü başta döl verimi olmak üzere diğer tüm verimler yemleme ile sıkı sıkıya ilişkilidir. Yemlemedeki mekanizasyonunun iki boyutu vardır. Bunlardan birincisi kaba yem olarak da adlandırılan yonca, çayır otu, mısır, arpa, buğday yulaf gibi bitkilerin hasılları, fiğ, korunga, üçgül, hayvan pancarı gibi yem maddelerinin üretimidir. Bu yem maddelerinin üretimi normal zirai alet ve makinelerle, normal zirai kurallara uygun olarak yapılmaktadır. Yazımıza konu oluşturacak mekanizasyon daha çok yukarıda sayılan yem bitkilerinden silaj yapımında ve işletmede değişik yem maddelerinden kesif yem elde etmede kullanılmaktadır. Silaj yeşil yemlerin fermantasyona uğratılarak saklanmasını ve kışın kullanılmasını sağlamak için yapılan bir depolama işlemidir. Dünya’da ve Türkiye’de silajı en çok yapılan yem bitkisi mısır silajıdır. Mısır silajını yapmadan önce mısırın hasadının yapılması gerekir. İşte burada bir mekanizasyon devreye girmekte ve silaj makinesi kullanılmaktadır. Silaj makinesi henüz meyveye ulaşmamış mısırların gövde ve yaprakları ile birlikte belirli uzunluklarda kesilip yanda bulunan bir kamyonun kasasına ya da traktörün römorkuna yüklemek görevi görür. Bu amaçla kullanılan ve Türkiye’de de üretilen çok sayıda silaj makinesi modeli vardır. Yemlemede yararlanılan diğer bir makine de yem kırma-karma makinesidir. Uzun yıllar boyunca orta ve büyük ölçekli sığırcılık işletmeleri bile kesif yemlerini yem fabrikalarından çuvalla ya da silolarına döktürerek temin etmişlerdir. Ancak son yıllarda bu işletmeler hayvanlarının ihtiyacı olan kesif yemlerini kendileri yapmaktadırlar. Bu amaçla, satın alınan ve uygun koşullarda saklanan mısır, arpa, buğday, ayçiçeği küspesi, pamuk tohumu küspesi, mısır silajı, kuru ot, kuru yonca ve buna benzer diğer yem maddeleri belirli bir rasyon yani günlük ihtiyaç listesine uyularak yem kırma-karma makinesine konulmakta, makine bu yem maddelerini bir yandan hayvanının yiyebileceği boyutlarda kırıp küçük parçalara ayırırken bir yandan da karıştırıp homojen hale getirmektedir. Yem kırma-karma makinesi aynı zamanda kırıp kardığı yemleri ahırlarda bulunan hayvan yemliklerine eşit miktarda dağıtma işlevini de üstlenmektedir. Yemlemede yararlanılan diğer bir makine de işletmelerde fazla yaygın olmamakla birlikte otomatik yemleme sistemidir. Bu sistemde ineğin verimine göre tüketmesi gereken günlük kesif yem miktarı boynundaki çipe işlenmekte, inek yem yemek istediği zaman otomatik yemleme ünitesinin önüne gelmekte, cipten makine tarafından okunan miktarda kesif yem silodan yemliğe dökülmekte ve inekte ihtiyacı olan kadar yemi yemektedir. Bu sistem pratik olmadığından özellikle inek sayısı fazla işletmelerde yaygınlık kazanmamıştır.

Hayvancılıkta mekanizasyonun kullanıldığı diğer bir alan da süt sağım işlemidir. Sağım bir süt sığırcılığı işletmesinin en hayati faaliyetlerinden birisidir. Çünkü işletmede üretilen çiğ süt günde iki ya da üç kez yapılan sağım sonucu elde edilmektedir. Sağımın önemi süt fabrikalarının kriterlerine uygun, hijyenik, mikropsuz, sağlıklı çiğ süt elde etme ihtiyacından kaynaklanmaktadır. Elle yapılan sağımlarda hem memelerdeki çiğ süt yeterince alınamamakta hem de memelerin mikrop kaparak hastalanması ihtimali artmaktadır. İneklerin sağımında uzun yıllardan beri sağım makineleri kullanılmaktadır. Bu makinelerin özelliği pulzasyon yani aralıklı vakum uygulayarak sütün memeden alınmasını sağlamaktır. Başlangıçta tekli ya da ikili seyyar sağım makineleri kullanılmış ve elde edilen süt güğümlere toplanarak öylece süt toplayıcısına verilmiştir. Ama sonraları çiğ sütün soğutulma zorunluluğu ortaya çıkınca seyyar sağım makineleri ile sağılan çiğ sütün borularla taşınarak soğutma tankına nakledilmesi söz konusu olmuştur. Son yıllarda ise seyyar süt sağım makinelerine ilave olarak özellikle büyük ölçekli süt sığırcılığı işletmelerinde yüzlerce ineğin bir arada sağılabileceği paralel ya da daire şeklinde dönerli süt sağım üniteleri devreye girmiştir. Bu ünitelerde kısa zamanda çok sayıda hayvan minimum işçilikle sağılmaktadır. Asıl önemlisi bu süt sağım ünitelerinde sağılan sütlerin endüstrinin istediği soğuk ve hijyenik koşullara uygun olmasıdır. Burada da sağılan sütler borularla bir soğutucuya gelmekte, orada artı 5 santigrad dereceye kadar soğutulduktan sonra aynı ısıyı koruyan tanklarda dinlenmeye ve arkasından da satışa sunulmaktadır. Bu tür sabit sağım ünitelerinde ayrıca sağıma gelen ineklerin kimi verileri de boyunlarına asılan cipler vasıtasıyla kayıt saptanmaktadır. Örneğin süt verimi, sütteki yağ oranı ve somatik hücre sayıları bilgisayarlara kaydedilmektedir. Ayrıca hayvanın ısısı, kızgın olup olmadığı da sağım sırasında tespit edilebilmektedir. Son yıllarda sağım yapan sabit ve hareketli robotlar da üretilmiştir. Ancak hayvan sayısı fazla olan süt sığırcılığı işletmelerinde robotla sağım pratik değildir.

Hayvancılık işletmelerinde makinelerin kullanıldığı diğer bir alan da hayvan refahı ve konforudur. Hayvanlardaki verimlerin hemen hepsinin hormonlarla yönlendirildiği ve bu hormonların çoğunun da beyinden salgılandığı düşünülürse hayvanların stresten uzak, rahat, sakin ve konfor içinde yaşamları gerektiği ortaya çıkar. Yattıkları yerlerin rahat olması, bakıcılarının kendilerine karşı iyi davranmaları, yemlerinin ve sularının temiz ve kaliteli olması verim bakımından çok büyük bir önem taşır. İneklerin saydığımız bu stres faktörlerinden uzak olmaları gerekir. Süt ineklerinde strese yol açan en önemli faktör sıcaklıktır. Dış ortam ısısı özellikle yaz aylarına 22 santigrad derecenin üstüne çıktığında inekler stres girerler. Stresteki inekler yem yemeyi ve geviş getirmeyi azaltırlar, dolayısıyla da süt ve döl verimleri düşer. Bu da işletme için çok büyük ekonomik kayıplara yol açar. Onun için dış ortam ısısı 22 santigrad dereceyi aştığında ineklerin serinletilmeleri ve ıslanmaları gerekir. Bunun için de ahırlara serinletme ve ıslatma sistemleri kurulmaktadır. Hayvanların serinletilmeleri elektrikli fan ve vantilatör sistemi ile yapılır. İnekler, yatma yerlerinin üst tarafına belli mesafelerde konulan fan ya da vantilatörler ile belli aralıklarla püskürtme şeklinde değil de ıslatılarak serinletilir.

Hayvancılıkta kullanılan bir diğer makine de gübre sıyırma makinesidir. Özellikle süt sığırcılığının yapıldığı serbest dolaşımlı yarı açık ahırlarda gübrelerin toplanması hem sorun olur hem de büyük bir iş gücünü gerektirir. Belli aralıklarla çalıştırılan otomatik ve yarı otomatik gübre sıyırma makineleri ile birikmiş olan gübreler hayvanları da rahatsız etmeden sıyrılmakta ve ahırın dışında bir yere toplamaktadır. Bu sistemin en büyük sakıncası elektrik sarfiyatının yüksek olması ve kışın aşırı soğuklarda idrarla karışık gübrenin donarak sistemi çalışamaz hale getirmesidir. Ancak ılıman iklimlerde tüm yıl ve soğuk bölgelerde de kış hariç diğer mevsimlerde sıyırma sistemi etkin olarak kullanılmaktadır. Böylece toplanan gübreler çukurlarda toplanarak kompost gübre haline dönüştürülüp tarlalara serpilir ya da biyogaz üretmek amacıyla biogaz ünitesine sevk edilir.

Hayvancılık işletmelerinde makineleşmeden daha çok kompüterizasyon yani bilgisayar destekli veri değerlendirme ve analizi işlemleri yoğunluk kazanmıştır. Bilgisayarların hayvancılıkta en önemli kullanım alanı kayıtların topluca, düzenli tutulması ve gerektiğinde grafiklerle değerlendirilmesidir. Her ineğin günlük süt verimleri, sütteki yağ oranları, bakteri ve meme yangısının belirtisi olan somatik hücre sayıları, tohumlanma tarihi, tohumlandığı spermanın niteliği, boğanın adı, kızgınlık, tohumlama, gebelik ve doğum tarihleri, hastalıkları, yapılan operasyonlar, kullanılan ilaçlar da bilgisayara düzenli biçimde kaydedilmektedir. İstenildiği zaman bu kayıtlara dayanarak işletmedeki ineklerin verimlerinin ortalamaları grafik ya da başkaca analiz yöntemleri ile değerlendirilmektedir. Hayvancılık işletmelerinde sürü yönetimi, hastalık takipleri, mastitis izlenmesi, döl verimi takibi ticari yazılım programları ile yapılmaktadır. Ayrıca sürüde geliştirilmek istenen verim ya da ineklerde arzu edilen vücut özellikleri elde etmek amacıyla ineklerin hangi boğaların spermaları ile tohumlanacağını belirleyen ve çöpçatan adı verilen bilgisayar programları da vardır. Öte yandan kameralı izleme yöntemiyle işletmedeki ineklerin davranışları, yemliklere ve suluklara gidip gitmedikleri, geviş getirip getirmedikleri, tek tek mi yoksa topluca mı durdukları ve daha başka özellikleri de gözlenebilmektedir.

9 Attachments