İlk çağlarda yabani hayvanlar doğada özgürce yaşamaktaydı. Evcilleştirmeden sonra özellikle veriminden yararlanılan hayvanlar önce çitler içerisinde sonra da yabani hayvanlardan ve olumsuz iklim koşullarından korunmaları için sazdan yapılan kapalı barınaklarda tutulmaya başlandı. Son yüz yıl içerisinde ise çiftlik hayvanlarının barınması için kerpiçten ya da betondan ahırlar yapıldı. Ancak, hayvanlar bu tavanı alçak, küçük pencereleri kışın soğuk girmesin diye naylonla kapatılan, havasız, karanlık ahırlarda buzağıları ve danaları ile birlikte boyunlarından bağlı olarak barınmaya mecbur edildi. İnekler pisledikleri ve idrarlarını yaptıkları zemin üzerine mecburen yatmak zorunda kaldıkları için verimliliği azaltan meme, rahim ve ayak hastalıklarına daha çok yakalandılar. Hayvanlar kapalı ahırlarda oluşan metan, amonyak, karbon dioksit gibi gazları soluyarak üst solunum yolları hastalıklarına açık hale geldiler, temiz hava soluyamadıkları için yeterince yem yiyemediler ve dolayısıyla verimleri azaldı.
Günümüzde hayvan barınağı olarak kapalı, yarı açık ve açık ahırlar kullanılmaktadır. Son otuz yıl içerisinde kapalı ahırların sayısı azalmakta buna karşın yarı açık ve açık ahırların sayısı artmaktadır. Devlet ve bankalar da desteklerini ve kredilerini daha çok yarı açık ve açık ahırlarda hayvancılık yapan yetiştiricilere vermektedir. Kapalı ahırlarda hayvanlar eskiden olduğu gibi boyunlarından bağlı değil serbest olarak dolaşmaktadırlar. Ayrıca gün içinde dışarıya çıkarılarak güneşten ve temiz havadan yararlanmaları sağlanmaktadır. Yarı açık ahırlar daha çok süt sığırı yetiştiricileri, açık ahırlar da sığır besicileri yani et üreticileri tarafından tercih edilmektedir.
Yarı açık ve açık ahırlar konusunda yetiştiricilerde hayvanların özellikle kışın üşüyeceklerine dair yanlış bir algı vardır. Ancak bu algının uygulamaları görüldükçe ortadan kalktığını söyleyebiliriz. Doğadaki yabani hayvanlar nasıl üşümüyorlar ve yaşamlarını sağlıklı bir biçimde sürdürüyorlarsa yarı açık ve açık ahırlardaki çiftlik hayvanları da üşümezler. Ancak özellikle kışın kapalı ahırlarda barınan hayvanlara nazaran bir miktar daha fazla yem tüketirler ama bu kayıpları verim artışı ile kolaylıkla karşılarlar. Bugün Türkiye’nin her yerindeki hayvanlar yarı açık ve açık ahırlarda hiçbir sorun yaşamadan barınmaktadırlar. Yarı açık ve açık ahırların en önemli yararları kapalı ahırlara nazaran inşaat ve işçilik masraflarının düşük olmasıdır.
Günümüzde süt sığırcılığı genellikle yarı açık ahırlarda yapılmaktadır. Bu ahırların yüksek tavanı güneş ışınlarını önleyecek bir örtü malzemesi ile kaplanır, yanlara da perde sistemi kurulur. Yarı açık ahırlar çoğunlukla simetrik iki bölümden oluşur. Her iki bölüm arasında bir traktörün ve yem karıştırma makinesinin rahatlıkla geçebileceği genişlikte bir yol bulunmalıdır. Her bölümde yemlikler, suluklar ve hayvanların yatacakları konforlu yerler ayrılmalıdır. Yarı açık ahırların yan tarafları normalde açık olmalı, ancak kışın ve rüzgarlı havalarda perde ineklerin boylarını aşacak düzeyde kaldırılmalı, yazları ise tamamen indirilmelidir. Yazları 22 derecenin üstündeki sıcaklıklarda inekler otomatik olarak devreye giren vantilatörlerle serinletilmeli, duşlarla ıslatılmalıdır.
Açık ahırlarda daha çok et üretimine yönelik sığır besiciliği yapılmaktadır. Bu tip ahırlar etrafı demir parmaklıklarla çevrilmiş üstü tümüyle açık barınaklardır. Sadece hayvanlar yem yerken ve dinlenirken rahatsız olmasınlar diye yemliklerin üzeri güneş ışınlarını geçirmeyen örtü malzemesi ile kaplanır. Açık ahırlar değişik besi dönemlerindeki hayvanları koymak için kendi içlerinde yine demir çitlerle bölümlere ayrılabilir. Her bölümün kenarında otomatik suluklar bulunur. Açık ahırların zemini sert toprak olmalı, su ve idrar birikimine karşı bir miktar meyilli yapılmalıdır. Zemindeki gübreler ayda bir sıyırıcılarla temizlenmelidir.
Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere Dünyanın hayvancılığı gelişmiş Ülkelerinde uzun zamandan beri kullanılan açık ve yarı açık ahırların son dönemde Türkiye’de de yaygınlaşması hayvancılıkta betonlaşmanın azalması bakımından büyük önem taşımaktadır.