Son günlerde gerek Türkiye’deki gerekse Dünyadaki medya organları ve haber ajansları Çin’de yaşanan 7.0 büyüklüğündeki depremi, Gazze katliamını unuttular, belki de çoğumuzun yeni duyduğu bir deyime, Ebolaya kilitlendiler. Ebola aslında Afrika’da Kongo’da bir nehrin adı ama şimdilerde aynı zamanda korkunç bir hastalık ile birlikte anılıyor. Hayvanlardan insanlara bulaşan yani zoonotik bir ajan olan Ebola virusu bugüne kadar 900 e yakın insanın ölümüne neden oldu. Hastalık, Gine başta olmak üzere Liberya, Sierra Leone, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Gabon, Güney Sudan, Uganda gibi Afrika ülkelerinde yaygın olarak görülmekte ve çoklu ölümlere neden olmaktadır. Bu hastalık nedeniyle ABD ve Avrupa Ülkeleri başta olmak üzere modern dünya hastalığın çıktığı ülkelerle olan ilişkilerini mercek altına almakta; hava ulaşımlarını, turizm faaliyetlerini, ithalat ve ihracatlarını yeniden gözden geçirmektedirler. Hatta kimi ülkeler özellikle salgının ölümlere neden olduğu Gine’deki vatandaşlarını tahliye etme noktasına gelmişlerdir. Türkiye’de ise Afrika Ülkelerine seyahat edecek yolculara hastalık konusunda duyarlı olmaları, dışarıda satılan yiyecekleri yememeleri ve ellerini sürekli olarak antiseptik solusyonlarla yıkamaları önerilmektedir. Hastalığının etkeni olan ipliksi şekilde ve 80 nm uzunluğundaki ölümcül Ebola virusu ilk kez 1976 yılında Kongo Demokratik Cumhuriyetinde saptanmıştır. Virus öylesine ölümcüldür ki biyolojik terör ajanı olarak bile kullanılmıştır. Hastalık daha çok insanlarda ve maymun, şempanze gibi primatlarda, nadiren de olsa antilop gibi memeli hayvanlarda görülmektedir. Virusun doğal kaynağının Afrika’daki meyve yarasaları olduğu sanılmaktadır. Hastalığın yarasalardan maymunlara, onlardan da insanlara geçtiği ve daha sonra insanlar arasında bulaşmanın meydana geldiği düşünülmektedir. Ebola virusu insanlara hastalıklı hayvanların organ, kan ve vücut sıvıları ile yakın temas sonucu bulaşır. İnsandan insana geçiş ise bütünlüğü bozulmuş deri ve mukozanın hastalıklı insanların kan ve vücut sıvılarıyla direkt teması suretiyle meydana gelir. Bu bağlamda doktorlar ve hastane personeli en riskli gruplar arasında yer almaktadır. Hastalık yüksek ateş, şiddetli halsizlik, kas, boğaz ve baş ağrısı şikayetleri ile başlar. Bu belirtileri bulantı, kusma ve deri döküntüsü izler. Daha sonra böbrek ve karaciğer fonksiyonları bozulur ve yaygın kanamalar başlar. İlerlemiş olgularda göz, burun, kulak, ağız gibi vücut boşluklarından hatta serum iğnesinin açtığı delikten bile kan geldiği görülmüştür. Hastalığın koruyucu aşılama ya da ilaçla tedavi gibi sağaltıcı bir önlemi bulunmamaktadır. Sadece hijyene dikkat edilmesi, hastalıklı insanlarla temastan kaçınılması gibi koruyucu önlemler alınabilir.

Ebola Hastalığı hayvanlardan insanlara geçen zoonotik bir hastalıktır. Günümüzde, hayvanlardan insanlara geçen 200 ün üzerinde hastalık mevcuttur. Son zamanlarda ortaya çıkan Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı, Deli Dana, Kuş Gribi, Domuz Gribi gibi hastalıklar bunlar arasında sayılabilir. Dünya Sağlık Örgütünün son verilerine göre insanlarda hastalıklara yol açan mikropların %63 ü hayvanlardan insanlara geçmektedir. Bu mikropların % 75 i son 30 yıl içinde ortaya çıkmıştır. Bu hastalıkların %33 ü insanlara bulaştıktan sonra insandan insana geçebilmektedir. Öte yandan Sağlık Bakanlığının ihbarı mecburi olarak nitelendirdiği 50 hastalıktan 26 ‘sı hayvandan insana bulaşmaktadır. Biyolojik terör amacıyla kullanılan ajanların %80’ i hayvansal kökenlidir. İnsanlarda gıdaya bağlı olarak ortaya çıkan hastalıkların %90’ı zoonotiktir yani hayvansal ürünlerle bulaşmaktadır. Tüm bu verilerden de anlaşılacağı üzere, günümüzde küresel halk sağlığını etkileyen en önemli unsur hayvanlardan insanlara geçen zoonotik hastalıklardır ve bu konu sadece insan hekimliğini değil aynı zamanda veteriner hekimliği de yakından ilgilendirmektedir. Aslında tüm bu hastalıkların ortaya çıkmasında son yıllarda gittikçe kirlenen ekosistemin çok büyük bir payı vardır. Kısaca söylemek gerekirse, sağlıksız çevre sağlıksız hayvanı, sağlıksız hayvan sağlıksız gıdayı, sağlıksız gıda sağlıksız insanı, sağlıksız insan da sağlıksız toplumu oluşturmaktadır. Son zamanlarda Dünyada Tek Tıp, Tek Sağlık diye bir olgu ortaya çıkmış bulunmaktadır. Tek Tıp, Tek Sağlık olgusunun en önemli uğraş alanını Ebola başta olmak üzere hayvanlardan insanlara bulaşan zoonotik hastalıklarla savaş oluşturmaktadır. Bu bağlamda tüm Dünyada düzenlenen bilimsel toplantılarda Tek Tıp, Tek Sağlık olgusunun klasik konuları olan zoonotik hastalıklarla savaş, çevre ve gıda güvenliği, veteriner halk sağlığı yanında son yıllarda güncellik kazanan biyomedikal araştırmalar, biyolojik terör, laboratuar hayvanları hekimliği ve yaban hayatının korunması gibi konular da yoğun biçimde tartışılmaktadır. Tıp yorumcuları günümüzde hekimliğin artık bütünleşik bir kavram haline geldiğini ve insanları hasta etmemek, hastalıkları vaktinde teşhis edip başkalarına bulaşmasını engellemek, hastalıkları tedavi etmek gibi üç önemli işlevinin bulunduğunu ileri sürmektedirler. İlk iki işlev hiç kuşkusuz insan hekimliği ile veteriner hekimliğinin ortak amaçları ve faaliyet alanları arasında yer almaktadır. Bu bağlamda Tek Tıp,Tek Sağlık söylemi veteriner halk sağlığı ile insan halk sağlığının tek bir halk sağlığı çatısı altında toplanarak Global Halk Sağlığı politikası oluşturmanın yeni adıdır. Tek Tıp,Tek Sağlık olgusu önceden de belirtildiği gibi insan, hayvan ve ekosistem arasında ortaya çıkan ya da çıkacak olan sorunların çözümüne yönelik adımları içerir. Bu sorunların çözümünde Tıp Doktorları, Veteriner Hekimler ile çevre, gıda ve ilaç bilimcileri ortaklaşa çaba göstermelidir. Sonuçta, Tek Tıp,Tek Sağlık olgusunun sloganı Sağlıklı Çevre, Sağlıklı Hayvan, Sağlıklı Gıda, Sağlıklı İnsan, Sağlıklı Toplum olmalıdır diyebiliriz.