Avrupa Birliğine uyum görüşmeleri başladığında Türkiye’nin karşılaşacağı sorunların başında hayvancılık sektörünün geliştirilmesi ve bölgeler arası kalkınmışlık farklarının ortadan kaldırılması gibi sorunların geleceği konunun uzmanlarınca sık sık dile getirilmektedir. Her iki konu da neden-sonuç ilişkisi ile birbirine öylesins bağlıdır ki hayvancılık geliştikçe bölgeler arası kalkınmışlık farkları azalmakta,ya da tam tersine hayvancılık geriledikçe bu fark daha da artmaktadır.Nitekim, Türkiye’nin en geri kalmış bölgeleri arasında sayılan Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerinde geçmişte önemli bir yer tutan hayvancılık özellikle 1980 yılından sonra uygulanan yanlış, tutarsız ve dışa bağımlı politikalar sonucunda gerilemeye başlayınca bu bölgeler ile Türkiye’nin öteki bölgeleri arasındaki kalkınmışlık farkı olumsuz yönde iyice açılmıştır.
Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerinin sanayi yolu ile de kalkındırılabileceği tezi,her görüşten hükümetlerin yıllardır ısrarla uygulamaya çalıştıkları teşvik önlemlerine karşın ne yazık ki gerçek-
leşememiştir. Bunun altında,anılan bölgelerde sanayi alt yapısından çok hayvancılık alt yapısının mevcut olduğu gerçeği yatar.Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerinde yıllardır yoğunlukla yapılan hayvancılık geriye yatkın bir halk,üstün verimli yerel ırklar ve geliştiri,lmeye müsait güçlü bir potansiyel bırakmıştır.Böylesai bir alt yapı Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerinde hayvancılığın geliştiril-
mesini zorunlu kılmaktadır.Bu sağlandığında,anılan bölgelerin kalkınmışlık düzeyinin Türkiye’nin öteki bölgelerindeki kalkınmışlık düzeyini yakalayacağı hatta iyimser bir tahminle geçeceği kuşku götürmez bir gerçektir.
Günümüzde Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde hayvancılık atadan kalma ilkel usullerle ve dağınık aile hayvancılığı biçiminde yapılmaktadır.Bu ilkellik ve dağınıklılık ne yazıktır ki devletin yıllardır bu bölgelere büyük özverilere katlanarak sunduğu hizmetlerin etkinliğini büyük ölçüde azaltmıştır.Kimi çevreler bu ilkelliğin ve dağınıklılığın giderilmesi,daha doğrusu hayvancılığın geliştirilmesinin anılan bölgelerde büyük sermayeli entegre tesislerin kurulması ve yaygınlaşması ile ancak mümkün olabileceğini ileri sürebilmektedir.Oysa kanımca,böyle teknoloji yoğun tesisler Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerindeki hayvancılığın bir bütün olarak kalkındırılmasına ve işsizlik sorununa etkin bir çözüm olamaz.Bence asıl olan Türkiye ortalamasının da üstünde işsizlik oranına sahip bu bölgelerimizde emek yoğun işletmeler
kurarak bir yandan hayvancılığın gelişmesine katkıda bulunmak,öte yandan da işsizliği en alt düzeye indirmektir.Nitekim,dünyanın en önemli havzaları olarak bilinen,benim de çeşitli nedenlerle inceleme olanağı bulduğum Almanya’nın Bavyera ve Amerika’nın Visconsin eyaletlerinde büyük sermayeli entegre tesislerden çok optimum büyüklükteki aile hayvancılık işletmelerinin yoğun olduğu görülür.
Kanımca Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerindeki hayvancılığın geliştirilmesi tıpkı Bavyera ve Visconsin’da olduğu gibi sadece hayvancılıkla uğraşan,kaba yemini kendisi üreten,sanayideki KOBİ’ler gibi emek yoğun çalışan,optimum büyüklükteki KOHİ’ler yani Küçük-Orta Boy Aile Hayvancılık İşletmelerinin kurulması ve yaygınlaşması ile olanaklıdır.Süt üretimi, et üretimi ve damızlık üretimi gibi alanlarda uzmanlaşacak olan KOHİ’ler hem kendi aralarında canlı materyal değişimi yapacak hem de kurulacak yan ünitelerde ürünlerini işleyip mamul olarak pazarlayabileceklerdir.Son çözümde ise devletin ve özel kesimin sunacağı hizmetlerin etkinliğini artırmak ve üretim maliyetini azaltmak için KOHİ’lerin devletçe her türlü alt yapısı hazırlanmış olan organize sanayi bölgeleri benzeri OHAB’lar yani Organize Hayvancılık Bölgelerinde toplanmaları sağlanmalıdır.
AB’ye uyum sürecinde gerici yörelerdeki eğitim düzeyinin yükseltilmesi bağlamında yetiştiricilerin hayvancılık bilgilerinin artırılması,yerel girişimcilerin özendirilmesi bağlamında da KOHİ’lerin oluşturulması gerekmektedir.KOHİ’lerin maddi katılımlı demokratik halk kooperatifciliği ya da kalkınma merkezleri modeli bünyesinde toplanması ve anılan kuruluşların AB ve Dünya Bankası fonlarından da desteklenmesi hayvancılığın geliştirilmesi ve bölgeler arası kalkınmışlık farklarının azaltılmasını daha da kolaylaştıracaktır.