Son günlerde mesleğimizin gündemini meşgul eden konuların başında sun’i tohumlama yönetmeliğinde bir değişiklik yapılarak kurstan geçirilen lise ve dengi okul mezunlarının da tohumlama yapmalarına olanak sağlanması gelmektedir. Bir sun’i tohumlama hocası olarak en baştan söyleyeyim ki bu düşünce Türkiye koşullarında gerçekleşmesi asla mümkün olmayan bir ütopyadır. Bunun nedenlerini tartışmayı daha sonraya bırakarak şimdi sun’i tohumlamanın bugünlere nasıl geldiği konusuna kısaca değinmek istiyorum. Sun’i tohumlamanın bu günlere gelmesi hiç te kolay olmamıştır. Türkiye’de sun’i tohumlama ilk olarak Marmara Bölgesindeki kıvırcık koyunlarının merinosa dönüştürülmesi projesinde kullanılmıştır. İlk sorun Almanya’dan getirilen koçların kullanılması sırasında ortaya çıkmıştır. Kimi softalar merinos koçlarının domuza benzediğini, kuyruklarının ince olduğunu, bu nedenlerle de kurban olamayacağını ileri sürerek gavur icadı saydıkları sun’i tohumlamaya karşı çıkmışlardır. Ancak sun’i tohumlama konusunda kararlı olan Devlet cami vaazlarında halkı bilinçlendirmek ve gerektiğinde kolluk kuvvetlerinden yararlanmak suretiyle çalışmalarına devam etmiştir. Bu arada sun’i tohumlama çalışmalarını yürüten Veteriner Hekimleri ve Hayvan Sağlık Memurları bu uğurda ağır hakaretlere uğramışlar hatta dayak bile yemişlerdir. Bu çalışmalar sırasında tohumlamacılar aç susuz kalmışlar, bitlenmişler, zoonotik hastalıklara yakalanmışlardır. Şimdilerde ise özellikle sığır sun’i tohumlama çalışmaları sırasında inek tekmeleriyle sakatlanan ya da brusella başta olmak üzere zoonotik hastalıklara yakalanan Veteriner Hekimi ve Veteriner Sağlık Teknisyenlerinin sayısı az değildir.
           Şimdi de, sun’i tohumlamanın bugünlere gelmesinde unutulmaz hizmetleri bulunan ve büyük çoğunluğu bugün aramızda olmayan meslek büyüklerimizden söz etmek istiyorum. Bunlar arasında, Cumhuriyetin daha ilk yıllarında Rusya’da uzmanlık eğitimi aldıktan sonra Yurda dönüp ilk sun’i tohumlama çalışmalarını başlatan Veteriner Hekimleri Tahsin Muslu, Fahri Araz ve İsmail Hakkı Ünveren’i; Bakanlık teşkilatında sun’i tohumlamayı ilk organize eden Veteriner Hekimleri Ahsen Adaoğlu ve İlhami Kaan’ı; Türkiye’de ilk donmuş sperma uygulamasını başlatan Yavuz Kinalp, Dr.Mehmet Kozandağı, Tansu Pilevneli ve Dr.Fethi Tamyürek’i; Türkiye’de ve Dünya’da ilk Sun’i Tohumlama Kürsüsünü kuran rahmetli hocam Prof.Dr.Afif Sevinç’i; gerek Bakanlık teşkilatında gerekse Üniversitedeki çalışmaları ile sun’i tohumlamaya katkıları büyük olan Prof.Dr.Adnan Özkoca’yı sayabilirim.             Türkiye’de baştan beri Veteriner Hekimliği Mesleğinin uhdesinde bulunan ve böylesine şanlı bir geçmişe sahip olan sun’i tohumlamaya iştah kabartan meslek mensupları  her dönemde olmuştur. Bunda, sun’i tohumlamanın hayvan yetiştiriciliğindeki yeri ve uygulayıcılara kazandırdığı maddiyat önemli rol oynamıştır. Örneğin, geçmişte sun’i tohumlamaya bulaşmak isteyen Ziraat Mühendisleri hem bilimsel yönden tökezlemişler hem de yargıya takılıp hüsrana uğramışlardır. Şimdi de Devletin destek ödemelerinden darbeyi yiyen üretici birliklerinin dayatması ile elliye kadar hayvana sahip olan lise ve dengi okul mezunlarına sun’i tohumlama yaptırılmak istenmektedir. Kimi Avrupa Ülkelerinde ve Amerika Birleşik Devletlerinde yetiştiriciler kendi işletmelerindeki inekleri sun’i olarak tohumlamaktadırlar. Örneğin, Almanya’da Self Besamer adı verilen bu yetiştiriciler başarılı sonuçlar da almaktadırlar. Ancak Almanya’da daha çok Kooperatifler çatısı altında toplanan işletmelerdeki hayvanlar Kooperatif Veteriner Hekimleri tarafından sürekli olarak kontrol edildikleri için genel sağlıkları ve üreme sağlıkları yerindedir. Sağlıklı ineklere tohumlama yapmak ve sonuç almak kolaydır. Burada unutulmaması gereken bir husus da Almanya’daki bir yetiştiricinin Türkiye’deki bir teknisyen kadar bilgi sahibi olduğudur. Çünkü, oradaki yetiştiriciler hem basılı hem de sanal kaynaklardan sürekli olarak yeni bilgiler edindikleri gibi sık aralıklarla Kooperatif tarafından eğitilmektedirler. Türkiye’de ise en başta hayvan yetiştiricilerinin çoğu eğitimsizdir. Bırakın sun’i tohumlama yapmayı, bir ineğin kızgınlığını bile doğru dürüst tespit edememektedirler. Öte yandan, Türkiye’deki ineklerin neredeyse yarısı döl tutmayı engelleyen bulaşıcı üreme hastalıklarına yakalanmış durumdadır. Ayrıca, yetersiz besleme sonucu oluşan enerji eksikliği nedeniyle ineğin üreme organlarında ortaya çıkan bozukluklar da sun’i tohumlamanın başarısını engellemektedir. Sırf bu yüzden bırakın yetiştiricileri Veteriner Fakültelerinden mezun olup bir de üstüne kurstan geçmiş Veteriner Hekimleri bile yeterince başarılı olamamaktadırlar. Günümüzde, Türkiye’de yürütülen sığır sun’i tohumlaması çalışmalarında elde edilen döl verimi en iyimser tahminle bile %50’nin altındadır.            Sonuç olarak denilebilir ki, bir süredir mesleğimizin gündemini gereksiz yere işgal eden bu konu gerçekleşmesi imkansız, premature bir girişimdir. Bu girişim geçmişte örnekleri görüldüğü gibi hem teknik , hem de yasal açıdan mümkün değildir. Ancak mesleki örgütlerimizin konunun üzerine gitmelerinde büyük zorunluluk vardır. Çünkü, kutsal mesleğimize göz diken kimi çevreler tarihin her döneminde yasal haklarımıza tecavüz etmeyi bir adet haline getirmişlerdir. O nedenle meslek olarak sürekli uyanık olmamız gerekmektedir. 08/09/2009