Geçenlerde Zooteknist bir Ziraat Mühendisi arkadaşımız
Hayvancılık Grubuna ” Veteriner Hekimler sadece hayvan sağlığı ve
üremesi ile uğraşsın, üzerlerine görev olmayan hayvan besleme konusu
ile ilgilenmesinler, zaten fakültelerde de bu konuda yeterince ders
almıyorlar” mealinde bir yazı yazdı. Bu yazıya karşıt olarak da sadece
Giresun Veteriner Hekimleri Oda Başkanımız Sayın Derviş Kara ve kendi
meslektaşı bir Zooteknist Ziraat Mühendisi’nden yanıt geldi. Ne
yazıktır ki, gruplarımıza üye olduklarını bildiğim ve zaman zaman da
gönderdikleri
yazılarını okuduğum fakültelerimizin Hayvan Besleme Anabilim
Dallarındaki öğretim üyelerinden bugüne kadar cevabi bir açıklama
gelmedi. Kuşkusuz bu yazı, ” canım,ne olacak, fanatik bir ziraat
mühendisinin hezeyanları” diye de geçiştirilebilir , ama iddia hayvan
besleme öğretiminini de içerdiği için hocalarımızdan aydınlatıcı bir
açıklama gelmesi beklenirdi. İşin uzmanlarından yanıt gelmeyince ben
de konum olan reprodüksiyon ile doğrudan ilgili bu tartışmaya bir
ucundan da olsa karışmak istedim. Asıl konuya girmeden önce, gruplara
yazdığım bir yazıda da sözünü ettiğim Veteriner Hekim – Ziraat
Mühendisi ayrışmasının geçmişine kısaca değinmek isterim. Bu ayrışma,
Yüksek Ziraat Enstitüsü’nden Veteriner ve Ziraat Fafültelerinin
doğduğu çok eski yıllara dayanır. Yüksek Ziraat Enstitüsü’nde uzun
yıllar bir arada, aynı birimde çalışan veteriner ve ziraat kökenli
eski hocalarımız ayrı fakülteler kurulunca Hayvan Besleme ve Zootekni
dallarını gittikleri fakültelere taşımışlar ve oralarda bu konuları
içeren ayrı kürsüler kurmuşlardır. Böylece başlayan ayrışma yıllar
boyu sürüp gitmiş, 1985 den sonra kamu kesiminin istihdamı kısması ve
her iki mesleğin de serbest kesimde faaliyetlerini yaygınlaştırmaları
nedeniyle bitme noktasına gelmiştir. Ancak, geçmişte “sevemedim şu
veterinerleri”, bugün de ” veteriner hekimler hayvan beslemeyi bilmez”
türünden söylemleri hala duyuyor olmamız kabuk bağlamış bir yaranın
yeniden kanatılması anlamına da gelebilir. Oysa, 1965-1970 yılları
arasında, Ankara Veteriner Fakültesi’ndeki öğrenciliğimiz sırasında
aynı kampüste yaşayıp aynı yurt koğuşlarında yan yana yataklarda
uyuduğumuz, aynı dersanelerde çalıştığımız, aynı kantinde yemek
yediğimiz hatta aynı hamamda yıkandığımız Ziraat Fakültesi öğrencisi
arkadaşlarımızla en ufak bir sorunumuz yoktu. Hatta, 68 Kuşağının
öğrenci hareketleri sırasında farklı düşünsel gruplarda aynı safta
mücadele bile vermiştik. Bugün, bu yakınlıktan dolayı birbiriyle
tanışıp mutlu evlilikler kuran yüzlerce veteriner hekim ve ziraat
mühendisine rastlamak mümkündür. Sonuç olarak, ara sıra edilen bir iki
olumsuz söz geçmişi yıllar öncesine dayalı bu köklü birlikteliği kolay
kolay bozamaz diye düşünüyorum.
Şimdi de ,hayvan beslemenin veteriner hekimliği ile ilişkisi
konusuna kendi uzmanlık alanım bağlamında değinmek istiyorum.
Veteriner Hekimler hayvan besleme konusu ile ilgilenmesinler diyen
Zooteknist arkadaşımız neyse ki bir hakkı da teslim ediyor ve
veteriner hekimler hayvan sağlığı ve üremesi ile ilgilensinler diyor.
Ne yazık ki bu arkadaşımız bir Zooteknist olmasına karşın üreme
(reprodüksiyon) ile hayvan besleme arasındaki hayati bağı bilmiyor ya
da bilmezden geliyor. Enerjisi yüksek çayır-mera otu ya da öteki kaba
yemlerle beslenemeyen ineklerde olumsuz enerji dengesine (negatif
enerji balansı) bağlı olarak kısırlıkların oluştuğunu biz veteriner
hekimler gayet iyi biliyoruz. Bahsedilen kısırlık olgusu , enerji
eksikliğinin yumurtanın gelişimini ( follikülasyon) ve üreme kanalına
atılımını (ovulasyon) sağlayan hormonlarıın salgılanmasını tetikleyen
beyinsel uyarıcıların oluşmasını engellemesi suretiyle meydana
gelmektedir. Bugün Türkiye’deki inek ve düvelerde görülen ve çok
önemli ekonomik kayıplara neden olan kısırlık olgularının bir bölümü
genital enfeksiyonlardan dolayı oluşuyorsa önemli bir bölümü de
yetersiz beslenme sonucu ortaya çıkan enerji eksikliği sorunu
yüzündendir. Kuşkusuz enerji eksikliği sorununun doğurduğu başka organ
hastalıkları da söz konusudur. Şimdi eğri oturup doğru konuşalım, bir
veteriner hekim ineklerde karşılaştığı kısırlık olgusuna ya da öteki
hastalıklara çözüm ararken hayvana verilen yemin çeşidini, hangi
toprakta yetiştiğini , toprağa bağlı olarak yemin içerdiği ya da
içermediği besin maddelerini, bu besin maddelerinin hayvan vucudunda
oluşturacağı fizyolojik ve patolojik reaksiyonları, buna uygun bir
rasyonu hazırlamayı bilmeyecek midir? Eğer bilecekse bu bilgileri
nerede edinecektir? Hiç kuşkusuz bu bilgileri Veteriner Fakültesinde
alacaktır. Ama bilgilendirmenin dozu her meslek mensubunun
gereksindiği kadar olacaktır. Örneğin ben yıllarca Veteriner
Fakültelerinde öğrencilerime Sun’i Tohumlama dersi okuttum. Ayrca bir
dönem Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü
öğrencilerine Üreme Biyolojisi ve bir dönem de Eskişehir Anadolu
Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesinde Veteriner Sağlık
Teknisyenlerine önlisans dersleri
verdim. Bu dersleri verirken izlediğim yol her meslek mensubuna sadece
o mesleği icra ederken ihtiyaç duyacakları kadar bilgiler vermekti.
Öte yandan bildiğim kadarıyla bu durum Ülkeler arasında da
farklılıklar göstermektedir. Örneğin 1974 yılında bir yıl süreyle
araştırmacı olarak bulunduğum Münih Teknik Üniversitesi Ziraat
Fakültesinde tam teşekküllü bir Hayvan Besleme ( Tierernahrung )
Enstitüsü varken Münih Justus Liebing Üniversitesi Veteriner
Fakültesinde Beslenme Fizyolojisi ( Ernahrungsphysiologie) Enstitüsü
faaliyet göstermekteydi. Yine 1991 yılında misafir öğretim üyesi
olarak görev yaptığım Almanya Giessen Veteriner Fakültesinde Hayvan
Besleme derslerini Ziraat Fakültesinden gelen ve Ege Üniversitesi
Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümünün de kurucularından olan şimdi adını
anımsayamadığım Türk dostu bir profesör veriyordu. Kaldı ki,
tartışmayı ilk başlatan Zooteknist arkadaşımız kendisi ile de
çelişiyor. Veteriner Hekimler üreme ile ilgilensin derken üremenin bir
amaç, zootekninin ise bir araç olduğunu unutmuş görünüyor. Eğer bu
mantıktan hareket edersek Zooteknistlere hiç iş düşmez diye
düşünebiliriz. Oysa durumun böyle olmadığını, zootekni branşının Yurt
dışındaki ülkelerin çoğunda ya Ziraat Fakültelerinde ya da bağımsız
kurulan Zootekni Fakültelerinde okutulması kanıtlıyor. Buna rağmen
Ziraat Mühendisleri hayvan besleme ile uğraşmasınlar ya da hayvan
yetiştiriciliği yapmasınlar diyebilir miyiz? Bizim dediğimiz zootekni
yaparken; hayvanın anatomisini, fizyolojisini, patolojisini,
hastalıklarını bilmenin yetiştirmeye daha derinlikli bir anlam
katacağıdır. Saygılarımla,
—
Prof. Dr. Hazım GÖKÇEN