İneklerde infertilitenin önemli nedenlerinden birisi de üreme enfeksiyonlarıdır. Üreme enfeksiyonları sütçü ineklerde iki gebelik arası süreyi uzatmak ve üreme yaşamı boyunca alınacak buzağı sayısını azaltmak suretiyle işletmeye büyük ekonomik zararlar verirler. Genellikle bakteriler, viruslar ve protozoonlar tarafından oluşturulan üreme enfeksiyonlarının ortak özellikleri çiftleşme yada sperma yoluyla bulaşmaları ve yavru atmaya neden olmalarıdır. Bu enfeksiyonlara yakalanan inekler normal olarak kızgınlık gösterirler, ancak tohumlandıktan yada çiftleştirildikten sonra gebe kalmayarak kızgınlığa geri dönerler. Nadiren gebe kalanlar ise 5. aydan sonraki dönemde yavru atarlar.
Enfeksiyona bağlı infertilite olgusu bugün artık eskiden olduğu kadar önemli sayılmamaktadır. Modern süt sığırcılığı işletmelerinin sayısının artması ve sığırlarda suni tohumlamanın yaygınlaşması bulaşıcı üreme enfeksiyonlarının infertiliye olan etkisini bir ölçüde de olsa azaltmıştır. Ancak, sağlık koşullarının ve biyogüvenlik önlemlerinin yetersiz olduğu küçük ve orta boy aile hayvancılık işletmelerinde brucellozis ve tüberkülozis gibi üreme enfeksiyonlarına günümüzde de yaygın biçimde rastlanmaktadır. Ayrıca, şimdilerde bunlara ilave olarak ortaya çıkan IBR-IPV gibi kimi yeni virus hastalıkları da ineklerde infertilitenin başlıca nedenleri arasında yer almaktadır.
İneklerdeki infertilitenin yaygın nedenleri arasında stafilokoklar, hemolitik streptokoklar, bacterium pyocyaneum, corynebacterium pyogenes gibi spesifik olmayan bakteriler ve aspergllus ailesine mensup küf mantarları da sayılabilir. Bu etkenler özellikle hijyenik olmayan suni tohumlama uygulaması, güç doğum, retentio secundinarium gibi olgularda üreme organlarına yerleşerek yangısal bozukluklara neden olurlar. Öte yandan, doğum sonu bakım-besleme koşullarının yetersizliği, küflü yemlerle beslenme ve yüksek süt verimi bağışıklık sistemini zayıflatarak bu etkenlerin daha da aktif hale gelmesine yol açmaktadır.
Bu bölümde önce spesifik olmayan etkenlerce oluşturulan yangısal bozukluklara, sonra da spesifik etkenlerce oluşturulan üreme enfeksiyonlarının ülkemizde sıkça görülenlerine değinilecektir.
Spesifik Olmayan Bakteriler ve Mantarların Oluşturduğu Yangılar
Spesifik olmayan bakteriler ve mantarların neden olduğu yangılar aynı zamanda spesifik bakteri ve viruslar tarafından oluşturulan üreme enfeksiyonlarının semptomlarını da teşkil eder. Bu enfeksiyonlarda üreme kanalı organlarında değişik derecede yangılar görülür.
Yangıların klinik ayırımları: Üreme organı yangılarının klinik ayırımı teşhis, sağıtım ve prognozda önemli bir yer tutar. Başlangıçta histo-patolojik ve bakteriyolojik araştırma sonuçları dikkate alınmaz.
Teşhiste öncelikle anemnez ve üreme organ muayenesi önem taşır. Üreme organ muayenesi genellikle yüksek dereceli yangı ile seyreden metritis, peri-parametritis , pyometra gibi olgularda gereklidir ve hijyenik nedenlerden ötürü spekülum yada rektal muayene ile yapılmalıdır. Üreme organı yangıları derecelerine göre dörde ayrılır.
Üreme Kanalı Yangısı (Derece-1) : Bu yangı derecesi cervicitis, endometritis, vestibülitis ve vaginitis olarak ortaya çıkar. Birinci derece yangıda kızgınlık oluştuğu halde genellikle inek gebe kalamamaktadır. Rektal muayenede her hangi bir somut bulguya rastlanmaz. Spekülum ile yapılan muayenede vagina’da hiperemi , orificium uteri externa’da ise az miktarda akıntı gözlenir.
Üreme Kanalı Yangısı (Derece-2) : İkinci derece yangı cervicitis, prulent endometritis, vestibülitis, vaginitis olgularında görülür. Bu olgularda inek düzenli kızgınlık gösterdiği halde tohumlandığında gebe kalamaz. Genellikle irinli olan vaginal akıntı ve çara kuyruğa veya metetarsus’a bulaşmış olarak gözlenir. Rektal muayenede her hangi bir değişiklik saptanmaz. Spekülum ile muayenede mukozası hiperemik olan vaginada bol miktarda irinli, kirli, bulanık sıvıya rastlanır.
Üreme Kanalı Yangısı (Derece-3) : Üçüncü derece yangı cervicitis, kronik prulent endometritis, vestibülitis, vaginitis ile birlikte görülür. Ön bulgu olarak düzenli östrus sikluslarında engellenen gebelik söz konusudur. Özellikle kronik prulent endometritis olgularında corpus luteum pseudogravididatis’in varlığı sonucu anöstrus görülebilir. Vulva’dan irinli bir akıntı gelir. Rektum muayenesinde uterus duvarında kalınlaşma ve sertlik hissedilir. Vagina’nın mukozasında hiperemi ; tabanında toplanan berrak, irinli akıntı görülür.
Üreme Kanalı Yangısı (Derece-4) : Üçüncü derece yangının devamı olup uterus’ta irin toplanması ile karekterizedir. Pyometra olarak ta anılan dördüncü derece yangıda siklus engellenir ve östrus görülmez. Rektum muayenesinde belirgin olarak büyümüş, duvarı kalınlaşmış, simetrik, fluktuasyonlu uterus hissedilir. Bu nedenle de çokluk gebelikle karıştırılır. Ovarium’da büyük bir corpus luteum pseudogravididatis bulunur. Açık pyometra’da irin akıntısı, vagina tabanında irin toplanması görülür. Kapalı pyometra’da ise servical kanal kapalı olduğu için irin akıntısı yoktur.
BOVİNE CAMPYLOBACTERİOZİS (VİBRİOZİS)
Etkeni campylobacter fetus ya da vibrio fetus adlı bir bakteridir. Kronik bir hastalık olan campylobacteriozis çiftleşme sırasında hastalıklı boğadan ineğe genital yolla bulaşır. Dondurulmuş spermada etken ölmediği için vibriozis nadiren suni tohumlama yoluyla da ineğe geçebilir. Bakteri doğumdan sonraki ilk hafta yada ilk kızgınlıkta vagina, cerviks yoluyla uterus’a geçer ve endometritis oluşturur. Dördüncü aya kadar uterus’ta kalabilen bakterinin izolasyonu hastalıklı ineklerin vagina mukozasından tamponla alınacak numunede ve atık fötus’ta yapılabilir.
Hastalığın temel klinik belirtisi ineğin vulva’sından beyaz, yapışkan, irinli bir akıntının gelmesidir. Hastalıklı ineklerin yaklaşık %10’u gebeliğinin 5. ayından sonraki dönemde yavrusunu atar. Bu enfeksiyona yakalanan inekler normal olarak kızgınlık gösterirler, ancak çiftleşmeden yada tohumlamadan sonra oluşan embriyonun erken dönemde ölmesi sonucu gebelik oluşmaz ve kızgınlık kuralsız olarak tekrarlanır. İlk kez bu enfeksiyona yakalanmış sürülerde kızgınlığın tekrarlanması %100 oranında gerçekleşir.
Bu enfeksiyona karşı inekte bir bağışıklık gelişirse bakteri uterus’tan temizlenir ve inek tekrar gebe kalabilir. Bu bağışıklık yaklaşık 1-2 yıl ve daha uzun süre devam edebilir. Ancak bakterilerin üreme kanalından temizlenmesi iki yıl sürebilir. Bu süre içerisinde bakteriyi taşıyan inekler hastalığın yayılmasına yol açarlar. Tabii tohumlama boğaları vibriozis’li ineklerden çiftleşme sırasında aldıkları bakterileri hastalanmadan prepüsyum’larında barındırır ve çiftleştikleri sağlam ineklere bulaştırırlar.
Sağıtımda uterus içi antibiyotik tedavisi önerilirse de, hijyenik olmayan ortamlarda bir yararı görülmez. Aşılama korunmada en etkin yöntemdir. İlk aşılama sürüdeki tüm boğalara ve ineklere altı hafta ara ile iki kez uygulanır ve izleyen her yılda sıfat sezonu başlamadan on gün önce tekrarlanır.
BRUCELLOZİS
Hayvancılık ekonomisi ve halk sağlığı alanlarında büyük zararlara yol açan brucellozis hastalığının sığırlardaki etkeni brucella abortus adlı bir bakteridir. Bu hastalık genellikle hasta ineklerin attıkları yavruların sıvıları ve zarları ile kirlenmiş suların ve yemlerin meradaki sağlam inekler tarafından ağız yoluyla alınması suretiyle bulaşır. Nadir olarak yavru atmayıp normal doğum yapan ineklerin yavru zarları ve suları ile de yayılabilir.
Hastalığın en önemli belirtisi ineğin gebeliğin 5.ayından sonra yavrusunu atmasıdır. Ayrıca, yavru atmadan yada normal doğumdan sonra hasta ineklerde sonun atılamaması (retentio secundinarium) olgusu görülür. Etken hastalıklı ineklerden çiftleşme yoluyla boğalara, onlardan da sperma yoluyla sağlam ineklere bulaşır. Bu nedenle tabii ve suni tohumlamada kullanılan boğalar brucellozis yönünden sık sık kontrol edilmelidir.
Brucella enfeksiyonu boğalarda ve ineklerde serolojik yöntemlerle saptanır. Korunma özellikle 5-8 aylık buzağıların S-19 aşısı ile aşılanmaları suretiyle sağlanır. Sığırlarda brucellozis’in kesin eradikasyonu hastalıklı hayvanların sürüden uzaklaştırılması ile mümkün olur.
TRİCHOMONİAZİS
Hastalığın etkeni olan trichomonas fetus ineklere sadece üreme yoluyla bulaşır. Bu bakımdan hastalık campylobacteriozis’e çok benzer. Etken ineklere taşıyıcı boğalar ile geçer ve vagina, cerviks yoluyla uterusu enfekte eder.
Hastalığın en önemli belirtisi ineklerin vulvasından iki ay boyunca koyu beyaz bir akıntının gelmesidir. Sürüde önceden hastalığa yakalanmamış ineklerin tümü kısa sürede enfekte olur. Hasta ineklerde erken embrionik ölüm ve kızgınlığın tekrarlanması olguları görülür. Genelde inekler tekrar kızgınlık gösterir ve gebe kalabilirler. Bu hastalık süt sığırcılığı işletmelerinde önemli ekonomik zararlara yol açar. Enfeksiyondan sonra ineklerde gebelik periyodu uzar, buzağılar sütten kesilir, gelişmeleri yavaşlar. Enfekte boğalar hastalanmazlar, ancak prepüsyumlarında üreyen bakterileri çiftleşme yoluyla sağlam ineklere bulaştırırlar.
Hastalıktan korunmada sürüden çıkarma en temel yöntemdir. Fakat bu yol yetiştiriciler için ekonomik bir yol değildir. Asıl yapılması gereken tabii çiftleşmeden vazgeçilip inekleri suni yolla tohumlatmaktır. Hasta olan ve olmayan inekler ayrı sürülere ayrılır. İşletmeye yeni dahil edilecek inekler hastalıksız sürüye katılmalıdır.
BOVINE VIRUS DIARHEA (BVD)
Hastalığın çeşitli suşları vardır. Bu suşlar bovine virus diarhea dışında mucosal disease, abort, yeni doğanların doğum defekti gibi hastalıkları oluştururlar. Bu hastalığa yakalanan inekler kızgınlık gösterir ancak çokluk gebe kalmayarak kızgınlığa geri dönerler.
Hastalık ;ineklerin salya, tükürük, idrar, gaita gibi akıntılarının solunum ve sindirim yoluyla yayılması ile bulaşır. Etken üreme kanalına kan yoluyla gelerek enfekte eder. Enfekte boğalar virusu spermalarında taşırlar ve hastalık sırasında sperma kalitesi düşer.
Duyarlı sığır ırklarında enfekte boğalar yada enfekte boğa spermaları ile bulaşan etken kızgınlığı tekrarlanmasına neden olur. Aşılanmadan sonra inek yeniden fertil hale gelir.
Hastalığın tedavisi yoktur. Korunma aşılama ile olur. Çeşitli ölü ve canlı virus aşıları bu amaçla kullanılmaktadır.
INFEKSIYOZ BOVINE RHINOTREACHITIS / INFEKSIYOZ
VULVAVAGINITIS (IBR-IPV)
IBR-IPV gerek Dünya’da gerekse ülkemizde sığırlarda yaygın olarak rastlanan son derece bulaşık, akut ve gizli seyreden bir virusi hastalıktır. Hastalığın klinik belirtileri olarak zayıflama, süt veriminde azalma, yavru atma, ölü doğum, genel olarak infertilite bozuklukları sayılabilir. Hastalığın pulmoner ve vaginal seyirleri vardır. Her iki seyir ayrı ayrı görülebileceği gibi bir arada da görülebilir. Hastalık pulmoner semptomlar görüldüğünde infeksiyöz bovine rhinotracheitis (IBR) , genital semptomlar görüldüğünde ise infeksiyöz vulvavaginitis(IPV) adını alır.
Hastalığın etkeni herpes virus ailesinden bovine herpes virus tip-1 (BHV-1) dir. Hastalık, etkeni taşıyan boğalardan sağlam ineklere sperma ile bulaşır. Dondurulmuş boğa spermalarında bile etken canlılığını koruyabilmektedir. Spermaya antibiyotik katılması virusun yayılmasını önlemez. Bu nedenle etken suni tohumlama yoluyla kolayca yayılabilir. Etken ineğin vücuduna üst solunum yolları, üreme kanalı yoluyla girer ve kanda viremi oluşturarak tüm vücuda yayılır. Viremi sırasında virus plasentaya da geçerek düşüklere neden olur. Kuluçka süresi hastalığı bulaştıran partnerin durumuna göre 2-12 gün arasında değişir.
Hastalık sürüde hızlı yayılırsa da ölüme neden olma oranı o kadar yüksek değildir. Hastalık bakım ve beslenme olanaklarının yetersiz olduğu kış sonu ve ilkbaharda daha çok görülür. Etken inekte üst solunum yolu enfeksiyonlarına neden olur. Bu esnada yüksek ateş, irinli burun akıntısı ve mukozalarda toplu iğne büyüklüğünde kesecikler oluşur. Hastalık ineklerde yoğun bir vulva şişkinliği ve kaşınma duygusu ile görülür. Vaginal formda ise vagina’da hiperemi ve ödem, klitoris ve vulva mukozasında darıdan mercimek büyüklüğüne kadar değişen, yassı, donuk ve mat kesecikler oluşur ve vulva’dan irinli bir salgı gelir. Hastalık sekunder bakteriyel enfeksiyonlara de yol açabilir. Spesifik olmayan bu enfeksiyonlarda çıban oluşumu görülür. İyileşme genellikle 14 gün içerisinde meydana gelir. Yangısal bölgelerde iyileşmeden sonra sarı kırmızı renkte lekeler daha uzun süre devam eder.
Virus hastalıklı ineklerin salgılarından izole edilebileceği gibi sitopatojenik etkileri hücre kültüründe saptanır.
Hastalıktan korunmada alınması gereken en etkin önlem hasta hayvanların sürüye girişini engellemektir. Sürüde belli periyotlarla yapılacak serolojik analizlerde pozitif olanlar sürüden çıkarılmalıdır. Sürüdeki ineklerde mutlaka suni tohumlama kullanılmalıdır. Hastalığın eradikasyonunda asıl önlem aşılamadır . Ülkemizde IBR – IPV’ e karşı çeşitli aşılar uygulanmaktadır.
Inek iki kez tohumlandi ilk kez hic bir sey olmamis gibi ikinci kez yeniden tohumlatdik
Ama bu kezde kanli bi sivi Akitiyor artik 3 defadir geliyor sebebinin ne oldugunu oyrenmek isdiyorum lutfen biliyorsaniz yardimci ola bilirmisiniz