Değerli meslektaşlarım, bildiğiniz gibi 23 Ekimde Türkiye’de Veteriner Hekimliği Öğretiminin 183.Yıldönümü kutlandı. Doğrusunu söylemek gerekirse kökü tarihin derinliklerine kadar uzanan, geçmişi şan ve şereflerle dolu kutsal mesleğimizin bugünkü hazin durumu karşısında kutlama yapmak, 183 yılın 60 yılını yani son üçte birini fakültelerde, meslek örgütlerinde yöneticilik yaparak yaşamış bir kişi olarak benim içimden gelmedi.

Bugün facebookta bir resim gördüm. Ankara Veteriner Fakültesinde 183. Yıldönümü nedeniyle yapılan toplantının resmiydi. Önde, rektör, dekan, konsey başkanı ve dernek başkanının oluşturduğu protokol dışında salonda katılımcı olarak sadece 30 kişi vardı. Sadece fakültede 200 ü aşkın öğretim elemanının olduğunu biliyorum. Ankara’da da sanıyorum 1000 i aşkın meslektaşımız var. Oysa Türkiye’de Veteriner Hekimlik Öğretiminin 100.Yıldönümünde Ankara’da düzenlenen toplantıya yüzlerce meslektaş yanında dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü de katılmış ve “ Denilebilir ki insan hekimliği veteriner hekimliği yanında okyanusa karşı iç deniz gibidir “ ünlü sözünü söylemiştir. Bu konudaki yorumu sizlere bırakıyorum.

Bu arada yıldönümü nedeniyle yapılan konuşmalarda ve yazılan yazılarda 1843 yılında Türkiye’de bilimsel veteriner hekimlik öğretiminin başladığı ve Askeri Veteriner Okulunun açıldığı  vurgulanmıştır.  Oysa 1843 yılında İstanbul’da Süvari Okuluna bağlı bir sınıf açılmış ve bu sınıfa tek özellikleri okuma yazma bilmek olan 12 er kaydedilmiştir. Sınıfın müfredatı ise at bakımı, terbiyesi ve hastalıklarından oluşmuştur. Yani ortada ne bağımsız bir okul ne de bilimsel bir öğretim mevcuttur. Bilimsel anlamda öğretim veren ilk okul 1889 yılında İstanbul’da faaliyete başlayan Mülkiye (Sivil) Baytar Mektebi’dir. Yetkim olsa Türkiye’de Veteriner Hekimliği Öğretiminin başlangıç tarihini 1889 yılından başlatırım.