Günümüz Dünya coğrafyasına bakıldığında Türklerin çok sayıda devlet kurduğu ya da devletlere bağlı özerk Cumhuriyetlerde yaşadığı görülecektir. Bu devletleri: Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, Kırgızistan, Özbekistan, Kazakistan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak sıralayabiliriz. Ayrıca, Tataristan, Yakutistan, Başkurdistan, Hakasya, Tuva, Nahcivan, Doğu Türkistan, Çuvaşistan, Moldova gibi özerk cumhuriyetlerde de Türkler yaşamaktadır. Öte yandan Pakistan’da, Afganistan’da, İran’da, Irak’ta, Suriye’de Türk kolonileri bulunmaktadır. Batı Avrupa’da Bulgarların, Macarların kökenini de Orta Asya Türk boylarına dayanmaktadır. Genel olarak bakıldığında Türklerin izlerine Asya’nın en doğusunda, Pasifik Okyanusu kıyısındaki Mançurya’dan Atlas Okyanusuna kadar uzanan geniş bir alanda rastlamak mümkündür. Dünya’da böylesine geniş bir alanda iz bırakmış başka bir ulus yoktur. Sayılan bu bölgelerde Türklerin yazılı belgelere dayalı 5000 yıllık kadim bir tarihi vardır. Oysa Alman, İngiliz, Fransız gibi ulusların tarihi 1000 yıldan daha azdır. Türklerin Dünya’da bu kadar geniş bir alana yayılmalarının en büyük aracı göçlerdir. Türklerin tarih sahnesine çıktığı coğrafya Güney Sibirya ve Kuzey Moğolistan’da yer alır. Bu bölge Altay, Hangay ve Sayan dağları ile çevrilidir. Ayrıca bölgede Baykal Gölü, Yenisey, Gobi ve Orhun ırmaklarının çıktığı alanlar yer alır. Bölgenin merkezinde Türklerin kutsal kenti Ötüken bulunmaktadır. Ayrıca ünlü Türk destanına adını veren Ergenekonun da bu bölgede bulunduğu varsayılmaktadır. Günümüzde bu bölgede Rusya’ya bağlı Hakasya ve Tuva Özerk Cumhuriyetleri ile Moğolistan’ın Arhangay eyaleti bulunmaktadır. Türkler Milattan Önceki yıllardan itibaren bu bölgelerden çıkıp Mançurya’ya, Hindistan’a, Orta Doğu’ya, Mısır’a, Hazar Denizinin güney ve batısına, Kafkasya’ya, Anadolu’ya, Karadeniz’in Kuzeyine, Batı ve Orta Avrupa’ya yayılmışlardır.
Dünya tarihinin en büyük olaylarından olan Türk göçlerinin bu kadar geniş bir alana yayılmasındaki başlıca etken atın evcilleştirilmesidir. Türkler MÖ 3000 li yıllarda atı evcilleştirmişler ve başlangıçta taşımada kullanmışlardır. Daha sonra Altay dağlarındaki demiri işleyip araba tekerleklerinde kullanmışlar ve böylece daha fazla yükü taşıma olanağı elde etmişlerdir. Göçler ve savaşlar başladığında at en önemli araçlar haline gelmiş, atlarla kilometrelerce uzağa gidebilmişlerdir.

Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya göç etmelerinin arkasında çeşitli siyasi, ekonomik ve coğrafi nedenler bulunmaktadır. Bu nedenler, Türk boylarının yurtlarını terk ederek yeni yaşam alanları aramalarına yol açmıştır.
- İklim ve Coğrafi Koşullar: Orta Asya bozkırlarının sert iklimi, özellikle kış aylarında hayvancılıkla uğraşan Türkler için zorlu koşullar yaratıyordu. Hatta yazın yağan yoğun kardan dolayı hayvanların %70 i ölmüştü. Sık sık yaşanan kuraklıklar ve kaynak yetersizliği, Türk boylarının daha verimli topraklar arayışına girmesine neden oldu. Aynı zamanda hayvanları besleyecek mera ve otlakların kuraklık nedeniyle kuruması insanların göç etmesine neden olmuştur. Bir örnek vermek gerekirse Kazakistan bozkırlarında hayvanların tüketeceği ot sayısı dört iken, Macaristan ovalarında bu sayı 200 e ulaşmaktadır.
- Nüfus Artışı: Orta Asya’daki Türk boyları, nüfus artışı ve sınırlı yaşam alanları nedeniyle topraklarını genişletme ihtiyacı duymuş, bu da yeni yaşam alanları arayışına yol açmıştır.
- Siyasi Baskılar: Türk boyları, Orta Asya’da Çin, Moğol ve diğer güçlerin baskısı altında kalmışlar, bu baskılar Türklerin daha güvenli ve bağımsız bölgelere göç etmelerine neden olmuştur.
HUNLAR
Teoman MÖ 220 yılında Türk, Çin ve Moğol boylarını bir araya getirerek Güney Sibirya’daki Hakasya’da Ötüken merkezli Asya Hun İmparatorluğunu kurmuştur. İmparatorluk oğlu Bagatur’un başa geçmesi ile göç vermiş ve önce Mançurya’dan Hazar Denizine kadar genişlemiştir. Daha sonra imparatorluk çeşitli bölünmeler geçirmiş ve boylar bir yandan Hazar Denizinin kuzeyinden Kafkasya, Kuzey Karadeniz, Balkanlar, Orta ve Batı Avrupa (Fransa, İtalya) ve Bizans’a, bir yandan da Hazar Denizinin güneyinden İran, Afganistan, Suriye, Kudüs ve Anadolu’ya göç etmişlerdir.
PEÇENEKLER
Peçeneklerin ilk yurtları Aral gölü ve Seyhun (Siriderya) ırmağı çevresidir. İlk göçleri 9. Yüzyılda Hazar Denizinin kuzeyine Don ve Dinyeper nehirleri arasındaki bozkırlara olmuştur. Hazar ve Oğuzlarla mücadeleleri sonucu Bulgaristan, Romanya ve Macaristan’a göç etmişlerdir. Malazgirt savaşından sonra Bizans ile temas kurup orduda paralı asker olmuşlardır. Daha sonra Selçuklularla temas kurup Anadolu’ya geçmişlerdir. Bizans topraklarına yerleşen Peçeneklerin bir kısmı zamanla hristiyanlaşıp Bizansa entegre olmuşlarlar, bir kısmı da Tuna boylarında Macarlarla kaynaşmışlardır.
KIPÇAKLAR (KUMANLAR)
Orta Asya kökenli büyük bir Türk boyudur. 9. yüzyıldan itibaren batıya doğru göç ederek çok geniş bir coğrafyaya yayılmışlardır. 10.–11. yüzyıllardan itibaren Hazarların zayıflamasıyla Kıpçaklar, İdil (Volga) ve Don–Dinyeper arasındaki bozkırlara yayılmışlardır. Böylece Karadeniz’in kuzeyinde geniş bir Kıpçak Bozkırı oluşmuştur. 13. yüzyılda Moğol istilası üzerine Kıpçakların bir kısmı batıya göç etmiş ve Macaristan’a yerleşmişlerdir. Burada “Kun” adıyla bilindiler ve izleri hala Macaristan’daki bazı bölgelerin adlarında yaşar. Moğol baskısından kaçan veya ticaret/ganimet yoluyla köle edilen bazı Kıpçaklar Mısır’a götürülmüş, burada Memluk ordusunun önemli bir unsurunu oluşturmuşlardır. Hatta Memluk Sultanlığı döneminde birçok Kıpçak asıllı sultan olmuştur. Moğol istilası sırasında ve sonrasında bir kısım Kıpçak, Anadolu’ya göç ederek Selçuklu ve Beylikler hizmetine girmişlerdir. Günümüzde Doğu Karadeniz, Kastamonu, Sinop, Kayseri çevrelerinde Kıpçak izlerine rastlanır.
GÖKTÜRKLER
Türk adını ilk defa devlet ismi olarak kullanan büyük bir Türk boyudur. Bumin Kağan Orta Asya’daki Türk boylarının tamamına yakınını bir araya getirerek Türk Kağanlığını kurmuştur. Göktürklerin göçleri Kıpçaklar kadar geniş bir alana dağılmamış olsa da Orta Asya’nın birçok bölgesine yayılmışlardır. Göktürkler, ilk olarak Orhun Nehri ve Ötüken (bugünkü Moğolistan) merkezli bir imparatorluk kurdular. Doğu ve Batı Göktürk Kağanlığı’na ayrıldılar. Batı Göktürkler, Maveraünnehir (Seyhun–Ceyhun arası), Tanrı Dağları ve Batı Türkistan bölgesine hakim oldular. Bugünkü Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan topraklarına yayıldılar. Doğu Göktürkler Çin’in kuzeyine, İç Moğolistan’a ve Gobi Çölü çevresine yayıldılar. Baykal Gölü çevresi ve Sayan Dağları’na kadar uzandılar. Burada Kırgızlar ve diğer Sibirya kavimleriyle etkileşimleri oldu. Batı Göktürkler, zamanla İpek Yolu hakimiyeti için Bizans ve Sasanilerle ilişki kurdular. Böylece Orta Asya’dan Hazar Denizi kıyılarına kadar uzanan bir etki alanı oluşturuldu. 8. yüzyılda Göktürk Devleti yıkıldıktan sonra, bazı boylar Uygurların, Karlukların ve diğer Türk topluluklarının içine karıştı. Bir kısmı batıya giderek Türgişler ve Oğuzlarla birlikte yaşamaya başladılar. Özetle Göktürkler, esas olarak Moğolistan merkezli bir imparatorluktu ama zamanla Doğu Türkistan, Batı Türkistan, İç Asya bozkırları, Çin’in kuzeyi ve Hazar kıyılarına kadar geniş bir coğrafyaya yayıldılar.
UYGURLAR
Uygurlar, Göktürklerin ardından MS 744 yılında Orta Asya’da büyük bir devlet kurmuş ve tarih boyunca birkaç kez göç ederek farklı bölgelerde varlıklarını sürdürmüş bir Türk boyudur. Uygurlar ilk olarak Orhun Nehri ve Ötüken (Moğolistan) merkezli Uygur Kağanlığı’nı kurdular. Başkentleri Karabalgasun’du. Daha sonra Kırgız saldırıları sonucu yurtlarından ayrılmışlardır. Çin’le yakın temas kurdular, Budizm ve Maniheizm gibi dinleri kabul ettiler. Çin’in kuzey bölgelerine kültürel ve siyasi etkileri oldu. 840’ta Kırgızlar Uygur Kağanlığı’nı yıkınca Uygurların büyük kısmı Doğu Türkistan’a (bugünkü Sincan) göç etti. Bu bölgede yerleşik hayata geçtiler ve şehirler kurdular. Uygurların bazı grupları daha batıya Maveraünnehir ve Horasan bölgelerine kadar ulaştı. Karahanlılar ve diğer Türk boyları ile kaynaştılar
OĞUZLAR
Türk tarihinin en önemli boylarından biridir. Hem Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun hem de Osmanlıların ataları sayılırlar. Göç hareketleri oldukça geniş bir coğrafyayı kapsamaktadır. Oğuzlar, ilk olarak Siriderya (Seyhun) Irmağı çevresi, Aral Gölü’nün doğusu ve batısı, Hazar Denizi’nin doğu bozkırlarında yaşıyorlardı. Burada Oğuz Yabgu Devleti’ni kurdular. 10. yüzyıldan itibaren Karluk, Peçenek ve Kıpçak baskıları nedeniyle batıya ve güneye göç ettiler. Bir kısmı Maveraünnehir ve Horasan bölgesine yerleşti. Bu gruplar zamanla Selçuklu Devleti’ni kurdular. 11. yüzyıldan itibaren Selçuklu Oğuzları, İran’a yerleştiler. Daha sonra Malazgirt Zaferi (1071) sonrası Anadolu’ya büyük göçler oldu. Buradaki Oğuz boyları zamanla Anadolu beyliklerini ve ardından Osmanlı Devleti’ni kurdular. Oğuzların bir kısmı Suriye, Irak ve Azerbaycan bölgelerine yerleşti. Bugünkü Türkmenler, Azerbaycan Türkleri ve Anadolu Türklerinin ataları bu gruplardır. 11. yüzyılda Oğuzların bir bölümü Peçenekler ve Kumanlarla birlikte Karadeniz’in kuzeyine (Ukrayna, Moldovya, Romanya topraklarına) göç etti. Oğuzların bir bölümü ise batıya göç etmeyip bugünkü Türkmenistan, Özbekistan ve Kazakistan’ın batısında kaldı. Bugünkü Türkmenler doğrudan bu gruptan gelmektedir.
KIRGIZLAR
Tarih boyunca birkaç kez büyük göçler yapmış, çok geniş bir sahaya yayılmış bir Türk boyudur. Kırgızların en eski yurdu Yenisey Irmağı havzası (bugünkü Güney Sibirya, Minusinsk çevresi) idi. Orhun Yazıtlarında da Yenisey Kırgızlarından bahsedilir. MS 840 yılında Uygur Kağanlığı’nı yıkarak Orhun bölgesine kadar indiler. Ancak kısa süre sonra Moğol kabileleri ve Çin baskısı sebebiyle yeniden kuzeye çekildiler. 10.–12. Yüzyıllar arasında Kırgızlar yavaş yavaş Tanrı Dağları ve çevresine göç ettiler. Bu göç sırasında İli, Issık Gölü, Fergana Vadisi bölgelerine yayıldılar. Bu dönemden itibaren bugünkü Kırgızistan topraklarında yoğun olarak görülmeye başlandılar. 13. yüzyılda Moğol İmparatorluğu hakimiyetine girdiler. Bir kısmı yine Yenisey–Sibirya’da kaldı, bir kısmı Tanrı Dağları çevresine yerleşti. Orta Asya’daki Türk boylarının hareketleriyle birlikte Kırgızlar da Hindikuş ve Pamir Dağları çevresine kadar yayıldılar. Bazı Kırgız grupları Doğu Türkistan (bugünkü Çin’in Sincan bölgesi) ve Afganistan’ın kuzeyine kadar göç etti.
AVARLAR
Orta Asya kökenli göçebe bir Türk/Moğol-Tunguz karışımı topluluk olarak tarih sahnesine çıkmış ve çok geniş bir göç hattı izlemiştir. 4.-5. Yüzyıllarda Orta Asya bozkırlarında, özellikle Baykal Gölü çevresi ve Güney Sibirya’da yaşadılar. Çin kaynaklarında “Juan-juan” adıyla anılmışlardır. 6.Yüzyıl ortalarında Göktürkler’in baskısı sonucunda batıya göç ettiler. Önce Batı Türkistan’a (bugünkü Kazakistan, Aral Gölü çevresi) geldiler. Ardından Hazar stepleri ve Kafkasya bölgesine ulaştılar. 6.Yüzyıl sonlarında önce Don – Dinyeper Havzasına sonra da Gepid Krallığı’nı yıkarak Macaristan ovalarına yerleştiler. Burada 568 yılında Avar Kağanlığı kurdular. 6.–8. yüzyıllarda Orta Avrupa’nın güçlü devleti haline geldiler. Bugünkü Macaristan, Slovakya, Avusturya, Çekya, Romanya, Hırvatistan ve Sırbistan topraklarını kontrol ettiler. 626 yılında İstanbul kuşatmasına Slavlarla birlikte katıldılar. 9. yüzyıl başında Avar Kağanlığı tamamen yıkıldı. Bir kısmı Slav toplulukları içinde eridi, bir kısmı da Macarların gelişinden sonra onlara karıştı.
BULGARLAR
İdil-Ural Bölgesinde ortaya çıkmışlar. Kuzey Karadeniz Bozkırlarına göç etmişler ve burada ikiye ayrılmışlardır. Tuna Bulgarları Balkanlara ve bugünkü Bulgaristan’a, Volga Bulgarlarını oluşturan İdil boyları ise Tataristan ve Çuvaşistan’a göç etmişlerdir.