Tarım ve Orman Bakanı tarafından açıklanan Tarım ve Orman Şurası Eylem Planında yer alan ve projesi hazırlanan Türkiye’nin 22 ilinde parasız suni tohumlama yapılması konusundaki görüşlerimi açıklamak istiyorum. Eylem planına ve projeye konu olan 22 ilin tümü ülkemizin doğusunda, kuzey ve güneydoğusunda yer almaktadır. Bu bölgeler ve iller incelendiğinde tümünün de coğrafi yapı ve iklim özellikleri bakımından batıdaki illerden çok farklı olduğu görülecektir. Ülkemizin doğu, kuzey ve  güney doğu bölgeleri genellikle dağlık ve engebelik bir coğrafi yapıya sahiptir. Sulu tarıma uygun tarım arazilerinin azlığı hayvan yemi üretimini kısıtlamaktadır. Hayvancılık daha çok meralarda ve yaylalarda yapılmaktadır. Buralarda yer alan mezralara dağlık coğrafi yapı nedeniyle ulaşım özellikle kış aylarında çok zor olmaktadır. Bu bölgelerdeki hayvancılık daha çok 1-10 başlık küçük aile hayvancılığı biçiminde ve aile içi tüketime yönelik olarak yapılmaktadır. Yani hayvan yetiştiricileri düşük gelirli insanlardır. Bu nedenle de bu bölgelerde serbest veteriner hekimlik batıda olduğu kadar gelişmemiştir. Hizmetler üreticilere daha çok kamu hayvan sağlığı örgütü tarafından götürülmektedir. Türkiye’de 1985 yılından beri sığır suni tohumlaması serbest veteriner hekimler tarafından yürütülmektedir. Devletin bu konuda hiçbir faaliyeti yoktur. Böyle olunca da anılan bölgelerdeki sığır suni tohumla sayıları yok denecek kadar azdır. Bölgede yüz binden fazla boğa altı inek bulunan altı ilde mevcut toplam 2.433.095 boğa altı inekten sadece 166.873 ü yani yaklaşık %15 i ancak tohumlanabilmiştir. Birkaç örnek vermek gerekirse hayvancılığın merkezi olarak sayılan Erzurum ve Kars illerindeki tohumlama sayıları sırasıyla %2 ve %3 dür. Bu oranlar gerçekten de kabul edilemeyecek düzeyde düşüktür. Pekiyi, bu illerde inekler nasıl yavru vermektedir?. Tabii ki ineklerin döllenmesinde boğa ve tosunlar kullanılmaktadır. Tabii tohumlama çok sayıda sakıncası olan bir uygulamadır. Tabii tohumlama yoluyla ineklere başta brusellozis (malta humması) ve tuberkulozis (verem) olmak üzere çok sayıda hastalık bulaşmaktadır. Bu hastalıklar tedavisi olmayan, tespit edildiklerinde mecburi kesime sevk edilen, tespit edilmediklerinde ise ineklerde döl tutmama ve yavru atma gibi sorunlara neden olan hastalıklardır. Genellikle bu hastalıklara yakalandıkları halde belirti göstermeyen ineklerden onları aşan boğaların cinsel organlarına bulaşan hastalık etkenleri boğalara zarar vermemekte fakat boğanın çiftleştiği sağlam ineklere de hastalığın bulaşmasına yol açmaktadırlar. Yani, boğa hastalıklı ineklerden aldığı mikropları çiftleştiği sağlam ineklere kolaylıkla bulaştırmaktadır. Nitekim 22 ilde bu hastalıkların görülme oranı ülke ortalamasının da üzerinde olup %60-70 leri bulmaktadır. Bunun da tek nedeni ineklerin döllenmesinde suni tohumlama yerine tabii tohumlama yani boğanın kullanılmasıdır. İneklerin döl veriminin düşük olması nedeniyle de çok az sayıda buzağı elde edilmekte, bu da besiye alınacak dana sayısını azaltarak besilik dana ve kırmızı et ithalatına kadar varan sonuçlar doğurmaktadır. İthalat ise tüm ülke hayvancılığını olumsuz yönde

etkileyerek üreticilerin kar edememe sonucu sektörden çekilmelerine yol açmaktadır. Görüleceği üzere ineklerin suni tohumlama ile değil de boğa ile döllenmesi tüm ülke hayvancılığının gerilemesine ve kötüleşmesine neden olmaktadır. Yirmi iki ilde yapılacak suni tohumlama çalışmaları ile ilgili bir proje hazırlanmıştır. Bu projede teknik ayrıntılar yanında suni tohumlama uygulamasının sığır yetiştirici birlikleri tarafından yapılması öngörülmektedir. Bu kanımca asla mümkün olmayacak bir konudur. Çünkü 22 ildeki sığır yetiştiricileri birliklerinin çoğunluğu çalışamaz durumdadır, henüz kurumsal gelişimlerini tamamlamamışlardır ve maddi yönden de güçsüzdürler. Ayrıca böylesine büyük bir organizasyonu yapacak kapasitede değildirler. Bu illerde sun’i tohumlama mutlak surette devletin yönlendirmesi ile yapılmalıdır. Yani çalışmaların arkasında mutlaka devlet desteği olmalıdır. Devlet bölge üniversitelerinin de danışmanlığı altında il bazlı değil havza bazlı projeler hazırlamalıdır. Yani bölge sığırcılık durumu, ulaşım, coğrafi özellikler, iklim özellikleri gibi etmenleri de göz önüne alınarak havzalara ayrılmalı ve her havza için ayrı bir proje yapılmalıdır. Proje uygulamaya geçmeden önce her havzadaki sığır varlığı buzağı, dana, tosun, boğa düve, boğa altı inek, sağmal inek olarak güvenilir bir biçimde ortaya konulmalı ve kulak numaraları ile bölgenin sığır envanteri çıkarılmalıdır. Aynı zamanda ırklara göre de bir tespit yapılmalıdır. Her havzada bulunan sığırların kulak numaraları çağlara ve ırklara göre bilgisayara kaydedilmelidir. Her havza projesine bir koordinatör ve bir de yardımcısı atanmalıdır. Projelerde 5000 boğa altı inek ya da da düve başına bir ekip oluşturulmalıdır. Bu ekipte suni tohumlama kursundan geçmiş bir veteriner hekim ve bir veteriner sağlık teknisyeni görev yapmalıdır. Her havzanın merkezinde bir donmuş sperma depolama merkezi kurulmalıdır. Her ekibe arazi yapısına uygun bir pikap ve yeterince suni tohumlama malzemesi tahsis edilmelidir. Her ekipte çalışma bölgelerine ait ayrıntılı bir harita ve navigasyon sistemi bulunmalıdır. Proje başlamadan önce suni tohumlama çalışmasına dahil olan işletmelerin sahipleri ve hayvan bakıcıları kızgınlık tespiti konusunda eğitimden geçirilmelidir. Bu arada isteyen yetiştiricilere kızgınlığın tespitinde yardımcı olan podometreler verilmelidir. Yetiştiriciler ile suni tohumlama ekibi arasında bir acil uyarı sistemi oluşturulmalıdır. Projede görev alacak veteriner hekimler ve veteriner sağlık teknisyenleri üniversitelerinde katkısıyla on beş günlük sıkı bir eğitimden geçirilmelidir. Veteriner hekimler ve sağlık teknisyenleri sözleşmeli olarak projeye alınmalıdır. Böylece bu meslek gruplarına önemli ölçüde bir istihdam olanağı da sağlanmış olacaktır.