Grup üyelerinin en yaşlılarından ve en kıdemlilerinden biri de sanırım benim. Ankara Veteriner Fakültesi’nden 1970 yılında mezun oldum (sanırım grup üyelerinin büyük çoğunluğu o tarihte henüz Dünyaya gelmemişti ) , 59 yaşındayım ve grup üyelerinin bir bölümünün de hocasıyım. O nedenle kimi düşüncelerimi sizlerle paylaşmaya hakkımın olduğunu düşünüyor ve aşağıdaki açıklamalarımın hiç bir kişiye yada kuruluşa yönelik olmadığını baştan önemle belirtmek istiyorum.

Grup üyesi olduğum yaklaşık bir yıldan beri veteriner hekimlik ve hayvancılık konularında on adet yazı yazdım. Her yazımda amacımın bilgiçlik taslamak değil , ileri sürdüğüm değişik ve yepyeni önerilerle mesleki konuları tartışmaya açmak olduğunun altını önemle çizdim. Yazılarımın grupta yayınlandığının ertesinde mail kutumu her açtığımda acaba yazıma ne tür eleştiriler ve yeni öneriler gelecek diye heyecanlandım ama ne yazık ki her seferinde hayal kırıklığına uğradım. Yazılarımda dile getirdiğim, kendimce doğru, ama kimileri de birazcık ütopik (uçuk) bulunan onlarca öneriye şimdiye değin olumlu , olumsuz olarak sadece şu eleştirileri aldım.

– Hocamın görüşlerine aynen katılıyorum,
– Hocanın görüşlerine katılmamak mümkün değil,
– Hocam kusura bakmasın ama bu konu böyle çözümlenmez,
– Hocanın görüşleri iyimser niyetler,böyle bir yere ulaşılacağını sanmıyorum,
– Sayın Gökçen güzel söylüyor ama benim suni tohumlamacı olmamı engellemişti,
– Hayvancılık havzası diye bir şey olmaz,

Kuşkusuz her eleştiri değerlidir ama ileri sürülen bir öneri akla ve bilime uygun bulunmayıp eleştirilmek istendiğinde yukarıdaki kimi örnekler gibi boşlukta bırakılmamalı mutlaka içi alternatif öneriler ile doldurulmalıdır. Örneğin bir şey olmaz denildiği zaman neden olamayacağı ve o konudaki rasyonel çözümün ne olması gerektiği öncelikle belirtilmelidir. Mevcut durumu ortaya koymak (durum tespiti) , düzeltilsin demek ve suçu kişilere yüklemek her zaman kolaydır, ama mevcut durumda aksamalara yol açan bürokratik yada politik nedenler yıllardır hiç değişmeden kalmışsa ve bu süreçte Dünya’da, Türkiye’de yeni paradigmalar (değişim olguları) ortaya çıkmışsa zoru başararak uygun çözüm önerilerini cesaretle ortaya koymak gerekir. Çünkü, çözüm önerisi oluşturmak için çok okumak, uzun süre düşünmek, iyi irdelemek hatta bol hayal kurmak gerekir. “Hayali Olmayanın Geleceği Olmaz” “İnsan Hayal Ettiği Müddetçe Yaşar” gibi özlü sözler kişilere olduğu kadar mesleklere de uyarlanabilir. Örneğin, benim mezun olduğum yıllarda sığır suni tohumlaması sadece devlet tarafından ve o zamanki adı hayvan sağlık memuru olan şimdilerin veteriner sağlık teknisyenlerince yapılırdı. O yıllarda, özellikle de 1980 sonrası sığır suni tohumlamasının serbest veteriner hekimler tarafından uygulanması konusunda epey mücadele vermiştik. Bugün geriye dönüp baktığımızda o günlerde hayal olarak görülen bu olgunun günümüzde serbest veteriner hekimlikte ne denli yaygınlaşmış olduğunu apaçık görürüz. O yüzden gerek veteriner hekimliği gerekse hayvancılık konularında aklımıza gelen çözüm önerilerini baştan gerçekleşmesi zor bile görünse dile getirmekten çekinmemeliyiz. Hepimizin bildiği ve grupta da sıkça dile getirilen sorunlar hakkında önereceğimiz çözümler en başta mesleki örgütlerimizin çalışmalarına katkı sağlayacaktır. Yoksa, yine grupta bir dönem yoğun biçimde dillendirilen “iş bırakalım”, “miting yapalım”, “gazeteye ilan verelim” türünden önerilerin haklı olsa bile kalıcı çözümler olamayacağını bilelim ve aylardır neden gerçekleştiremediğimizi sorgulayalım. Hayatta değişmeyecek tek şeyin değişim olgusu olduğunu unutmadan grupta beyin fırtınası biçiminde sürdüreceğimiz tartışmalarda mevcut statik (durgun) yapıyı değil oluşturacağımız yepyeni önerilerle sürekli değişimi hedefleyelim ve mesleğimize çağdaş bir vizyon hazırlamaya çalışalım. İnsan ve hayvan sağlığı, gıda ve çevre güvenliği, hayvan hakları ve refahı gibi başka hiçbir mesleğin sahip olamayacağı çağdaş değerlerimize sıkıca sarılalım, onları topluma kabul ettirmek adına çabalarımızı yoğunlaştıralım. Gereksiz polemiklere girerek birlik ve beraberliğimizi bozmak yerine saflarımızı sıklaştırarak bütünlüğümüzü perçinleyelim. Belki içimizden kronikleşmiş sorunlara bu yolla çözüm bulamayız diyenler de çıkabilir ama yılgınlığa kapılmadan hep değişimi öncelediğimiz taktirde hiç kuşku yoktur ki uzun dönemde mesleğimiz adına çok önemli kazanımlar elde edebiliriz.

Gruptaki yazışmalarla ilgili olarak ta izninizle bir iki şey söylemek istiyorum. Grup üyelerinin çoğunluğu veteriner hekimlerden, veteriner fakültesi öğrencilerinden ve hayvancılıkla uğraşan kişilerden oluştuğu için lütfen yazılarımızda bilimsel sözcükler kullanmaya özen gösterelim. Örneğin tohum çeşitli anlamlar içeren çok güzel bir Türkçe sözcüktür. Ne var ki, biz spermaya yazışmalarımızda tohum dersek hem bilimsel olmaz hem de spermanın anlamını tam olarak ifade etmemiş oluruz. Son olarak grup yöneticilerinin sıkça dile getirdiği bir hususa ben de kısaca değinmek istiyorum. Gruba yazdığımız yazılarda kişisel konulara ve polemiklere yer vermeyelim, kişisel bir konuyu dile getirmek istediğimizde gruba değil doğrudan muhatabımızın mail adresine yazalım. Emekli bir hoca olarak yaptığım bu uyarılar sanırım yanlış anlaşılmaz , anlayışla karşılanır.
Üniversiteden emekli olduktan sonra ; dernek başkanı, oda başkanı,
fakülte dekanı olarak yirmi yıl süreyle yönetici olarak hizmet ettiğim
mesleğim ile ilişkilerim neredeyse kopma noktasına gelmişti. Bir gün
internette dolaşırken AB-Veteriner Hekim grubu web sitesine rastladım
ve hemen üyelik için başvuruda bulundum. Değerli meslektaşlarım
Dr.Mestan Özyer ve Cengiz Taş beni hem moderatörü oldukları gruba
hem de öteki tüm gruplara üye yaptılar. Gruplara üye olduktan sonra
yaşamım tamamen değişti, renklendi diyebilirim. Artık ,yeterince
okunmadığını iyi bildiğim mesleki dergilere yazmak yerine yıllardır
biriktirdiğim görüş ve önerilerimi gruplar aracılığı ile hem çok
sayıda meslektaşıma anında iletme olanağı bulabilecek hem de meslekten
haberleri günü gününe öğrenebilecektim. Nitekim,üye olmamı takip eden
ilk günlerde moderatörlerimizin isteği üzerine Suni Tohumlama-Embriyo
Transferi ve Güney Doğu Anadolu Bölgesi Hayvancılığı ile ilgili iki
raporu hazırlayıp meslektaşlarımın bilgisine sundum ve aynı zamanda bu
yazılarımı kişisel web siteme de ekledim. Yazılarımı gruba üye
binlerce meslektaşım anında okuduğu gibi gruplar sayesinde tanınma
şansı artan kişisel web sitemdeki yazılar bir yıl içinde ortalama üç
bin kez okunma şansı buldu. Daha sonra çeşitli vesilelerle hem gruba
yazıp hem de web siteme koyduğum elliyi aşkın yazım binlerce kez
tıklandı. Gerçekten de gruplara yazmak görüşlerimi geniş kitlelere
iletme açısından benim için büyük bir şans oldu. Bu bağlamda, beni
meslektaşlarımla buluşturdukları için üye olduğum tüm grupların
moderatörlerine teşekkürü bir borç bilirim.
Kimilerinin iddia ettiği gibi gruplara yazı yazmak hiç de
küçümsenecek, değersiz sayılacak bir iş değildir. Genelde yazı yazmak
özelde çözüm üretmek çok okumayı, kapsamlı araştırmayı ,derin
düşünmeyi, uzun uzun kafa yormayı ve her şeyden önce düşünceleri
herkesin anlayacağı sadelikte kağıda dökmeyi gerektiren çok zor bir
iştir. Eğer kolay bir iş olsaydı her gün gruplara yüzlerce yazının
gelmesi gerekirdi. Yaklaşık iki yıldır izlediğim gruplarda sadece çok
az sayıda meslektaşımızın düzenli olarak görüş ve önerilerini
ilettiklerini gözlemlemekteyim. Oysa sayıları yirmiyi bulan veteriner
fakültelerimizde yüzlerce öğretim elemanı görev yapıyor. Bu gerçeği
görmezden gelip sayıları az da olsa yazı yazanları eleştirir,
yaptıkları işi önemsiz sayarsanız haksızlık yapmış olursunuz. Öte
yandan, gruplara yazılan yazıların çoğunda meslek örgütlerimizin
çalışmalarına katkıda bulunacak çözüm önerilerinin yer aldığını
görmekteyiz. Meslek örgütleri bu yazıları yazanlara teşekkür
edecekleri yerde ellerini taşın altına koymamakla suçlarlarsa kanımca
doğru yapmış olmazlar. Bir mesleki örgütün yönetiminde toplasanız en
fazla on kişi bulunur. Bu meslektaşlarımızın görevi üyelerinden gelen
eleştiri ve önerileri değerlendirip komprime hale getirdikten sonra
gerek kamuoyunun gerekse yürütme organının ilgisine ve bilgisine
sunmaktır. Üyelere düşen görev ise doğru ya da yanlış kendilerince
oluşturdukları görüşlerini ve olumlu eleştirilerini daha hızlı
iletişim sağladıkları için gruplar aracılığı ile hem meslektaşlarına
hem de meslek örgütlerine aktarmaktır. Kanımca bu hizmet en az yönetim
kurullarında çalışmak kadar önemlidir ve tam da elini taşın altına
koymaktır.Saygılarımla,