İzmir İlinden Yerel Seçimlerde aday olan tüm meslektaşlarıma başarılar diliyorum. Bu vesile ile daha önce gruplarımızda bir kaç kez açıkladığım görüşlerimi yinelemek istiyorum. İzmir gibi siyasetin yoğun yapıldığı bir İlde Belediye Başkanlığına ve Meclis üyeliğine üç meslektaşımızın adaylığının kesinleşmesi bana göre üzücü. Bu sayının çok yukarılarda olması gerekirdi. Çünkü İzmir gerek sosyo-ekonomik yapısı gerekse hayvancılığının ve veteriner hizmetlerinin gelişmişliği yönünden Ülkemizin önde gelen bir şehri. Eğer burada onlarca partiden üç aday çıkıyorsa varın siz diğer illerimizi düşünün. Türkiye genelinde de durumun farklı olduğunu sanmıyorum. Nitekim geçenlerde grubumuzda Trakya adayları açıklandı, onların sayısı da çok azdı. İl Belediye Başkan adayı olarak İzmir’de Selçuk Karakülçe ve Yalova’da Bursa’dan öğrencim Vefa Salman dışında aday yok sanırım.
Oysa Dünyada Veteriner Hekimlerin siyasetteki ağırlıkları çok büyük. Almanya’da ve Fransa’da Meclislerde Veteriner Hekimlere kota uygulandığını daha önce yazmıştım. Aksi halde Veteriner Hekimlerin Mecliste çoğunluk sağladığı görülmüş. Bunda da o Ülkelerde Veteriner Hekimlerin saygınlığı ve hayvancılığın ulusal ekonomilerde büyük bir yer tutması rol oynuyor. Bizde de serbest veteriner hekimliğinin ve özellikle de pet hekimliğinin gelişmesi daha geniş toplum kesimleriyle diyalog kurmamızı sağladı. Eskiden Veteriner Hekimliği sadece kamuda yapılır ve meslektaşlarımız yalnız İl Merkezlerinde ve İlçelerde görev yapardı. Sadece koruyucu aşı yapmak için köylere gidilir, klinik söz konusu olmadığından İlçelerde Veteriner Hekimleri diğer memurlar ve alış veriş yaptığı esnaf dışında kimse tanımazdı. O dönemlerde hem memur olmaları hem de tanınırlıklarının az olması nedeniyle meslektaşlarımız yerel ve genel siyasette etkin olamıyorlardı. Ama bugün hem ulaştığımız toplum kesimlerinin yaygınlığı hem de iletişim ve ulaşım olanaklarının artması Veteriner Hekimlerin siyasette etkin olmalarını kolaylaştırdı. Siyasetin bir mesleğin kaderine hükmetmesi konusuna iki örnek vermek istiyorum. Benim de mesleğe ilk başladığım 1970 yılında rahmetli meslek büyüğümüz Hasan Ali Türker hem Balıkesir Senatörü hem de Senato Bütçe Plan Komisyonu Başkanı idi. Rahmetli Türker aynı zamana o dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’in de yakın arkadaşı idi. Hasan Ali Türker bu makamının ve ilişkisinin yüzünden mesleğimize çok büyük hizmetler yaptı. Bu hizmetlerin en büyükleri Ankara’da Şap Enstitüsü’nün kurulması ve Veteriner Hekimlere tazminat çıkarılmasıdır. O yıllarda Veteriner Hekimler Barem Usulüne göre ayda 500 TL aylık alırdı. Rahmetli Türker bin lira tazminat çıkarınca yeni mezun bir Veteriner Hekimin maaşı kesintilerden sonra 1200 lira oldu. Nitekim biz 28 Eylül 1970 de mezun olduk,burslu olduğumuz için hemen tayinimiz çıktı ve 1 Ekim’de Ankara’da Kurtuluş Parkı karşısındaki Veteriner Müdürlüğünün Mutemedi oğlu da arkadaşımız ve veteriner hekim olan rahmetli İbrahim ağabeyden 1200 TL maaş aldık. Aslında maaşımız 1212 liraymış ama 12 lirası Oda Aidatı olarak kesilmiş.Bugün ile kıyaslarsak 1200 lira yaklaşık 2500 liraya denk gelir. Sonra ben Sivas’a Merkez Veteriner Hekimi olarak tayin edildim. Orada da aynı maaşı aldık. Bir Veteriner Hekim Kaymakamdan ,bir Veteriner Müdürü de Vali’den fazla maaş alıyordu. Ama daha sonra Devlet Memurları Kanunu çıktı ve tüm memurların maaşları durumlarına göre eşitlendi. Diğer bir örnek de Orman Bakanlığı konusudur.Yine Demirel’in yakın adamı olan ve Artvin Milletvekilliği ve Meclis Başkanlığı da yapan Orman Mühendisi Sabit Osman Avcı sırf kendi çabası ile Tarım Bakanlığına bağlı Orman Genel Müdürlüğünü Orman Bakanlığına dönüştürdü. Şimdi meslektaşlarımın ” yahu bizim de Bakanımız, Milletvekillerimiz var, niye bizde gelişme değil de tam tersi gerileme oluyor” dediklerini duyar gibi oluyorum. Demek ki Bakandan Bakana fark var.
Sonuç olarak şunu söyleyebilirim ki, mesleğimizin bugün içine düşürüldüğü kötü durumdan ancak genel ve yerel siyasette etkin olarak kurtulabiliriz.Yoksa yasalarla elleri kolları bağlanmış mesleki örgütlerimizden fazla bir şey bekleyemeyiz.Yerel seçim adaylıkları sona erdi ama 2015 Genel Seçimlerine daha çok var. Meslektaşlarıma önerim şimdiden istedikleri partilerde siyasete başlayarak Genel Seçimlerde Milletvekilliğine aday olmalarıdır. Meclise yirminin üzerinde Milletvekili sokmamız mesleğimizin kaderini değiştirebilir.