Dünya’da il evcilleştirilen hayvanın köpek olduğu iddia edilmektedir. İlk insanlar avlayıp yedikleri hayvanların kemiklerini çevreye atmışlar, bu kemikleri yemek üzere kendilerine yaklaşan köpekleri ise evciltmişlerdir. Daha sonra köpekleri hastalandığında kendilerine uyguladıkları tedavi yöntemleri ile onları da iyileştirmeye çalışmışlar ve böylece hayvan hekimliğinin ilk temelini atmışlardır. Yüz yıllar boyu ampirikler ve büyücüler eliyle sürdürülen insan ve hayvan hekimliği 18.Yüzyıl ortalarında bir ayrışma sürecine girmiş, 1762 yılında Fransa’nın Lyon kentinde Dünyanın ilk Veteriner Fakültesinin kurulması ile bu ayrışma daha da belirginleşmiştir. Ne var ki, 20. Yüzyılın sonlarında temelleri atılan ve günümüzde bir çok alanda hayata geçirilen Tek Sağlık Konsepti ile yeniden eskiye dönülmüş, insan ve hayvan hekimliği her ne kadar yüzyılların değişimine uğrasalar da birlikte çalışma ortamına yeniden kavuşmuşlardır. Nitekim, daha 1800 lü yıllarda Patalojinin babası ve büyük halk sağlığı destekçisi olan Dr.Rudolf Virshow “ Ben sadece şunu bilirim ki, veteriner tıbbı ile insan tıbbı arasında bir ayrım yoktur, olmamalıdır da zaten. Bir alanda elde edilen deneyim, diğer alanın gelişmesini destekleyecektir” diyerek bu birlikteliğe önemli bir vurgu yapmıştır. “Tek Tıp, Tek Sağlık, Tek Dünya” sloganı ile başlatılan ve “Sağlıklı Çevre, Sağlıklı Hayvan, Sağlıklı Gıda, Sağlıklı İnsan, Sağlıklı Toplum” söylemi ile sürdürülen Tek Sağlık Konsepti; Zoonotik Hastalıklar, Veteriner Halk Sağlığı, Gıda Güvenliği, Eko Sistem Sağlığı, Epidemiyoloji, Deney Hayvanları Yetiştiriciliği ve Hastalıkları, Antimikrobiyal Direnç, Yaban Yaşamının Korunması, Biyomedikal Araştırmalar, Karşılaştırmalı Tıp başta olmak üzere daha bir çok konuyu içinde barındırmaktadır.
Son yıllarda, Tek Sağlık Konsepti içinde yeni bir alt dal gelişmeye başlamıştır. Zoobiquity olarak da tanımlanan bu yeni dalı Tek Sağlık’ın ana konularından biri olan Karşılaştırmalı Tıp (Comparativ Medicin) içine yerleştirebiliriz. Zoobiquity’nin ortaya çıkış nedeni biyomedikal çalışmalarda hayvan deneylerinin yapılmasındaki yasal zorluktur. Özellikle hayvan hakları savunucularının karşı çıktığı hayvan deneyleri Veteriner Hekimliğinin zaten rutin olarak yaptığı uygulamalardır. Yani hayvanlarda rutin olarak uygulanan tedavi yöntemleri insanlardaki hastalıklarda kullanılmadan önce hayvanlar üzerinde denenmek istendiğinde tepki çekmektedir.
Zoobiquity konusuna ilk dikkati çeken, 2012 yılında yayınlanan “Zoobiquity: What Animals Can Teach About Health and the Science of Healing” adlı kitabın yazarı Dr.Barbara Netterson-Horowitz olmuştur. Konu, Los Angales Hayvanat Bahçesinde geçmektedir. Yazar Hayvanat Bahçesine girdiğinde ilk anda sevimli bir pembe maymunun kahverengi gözleri ile karşılaşır. İlk anda, hareketli bir hayvan olarak bilinen maymunun sakinliği ve sessizliği dikkatini çeker. Sonra maymunun Capture Myopathie adı verilen bir hastalığa yakalandığını öğrenir. Araştırmaları sonucunda hastalığın özellikle saldırıya uğrayan ya da kafeste tutsak edilen vahşi hayvanlarda veya kuşlarda stres hormonu adrenalinin olumsuz etkisi sonucu ortaya çıkan kalp hasarı ile karekterize olduğunu, kalbin kan pompalama eksikliği nedeniyle yeterli oksijeni alamayan kaslarda zayıflık ve felce yakın belirtilerin ortaya çıktığını anlar. Bu durumun insanlarda da görüldüğünü öğrenen yazar hastalığın tedavisinde hayvanlardaki deneyimden yararlanılabileceği kanısına varır. Ve bu olgu “ onları yiyelim “ anlayışının “onlara nasıl yardım edebiliriz ?“ anlayışına dönüşmesine yol açar. Yazar, bu anlayış çerçevesinde insan ve hayvan sağlığının korunması bağlamında ortak çalışma içerisine girecek olan insan ve hayvan hekimlerinin ilk planda doğmasal kalp rahatsızlıkları, kanser, ALS, yeme bozuklukları, doğum sonu depresyonu, inme, davranış bozuklukları, anskiyete ve buna benzer olgularda çalışma yapabileceklerine inanır. Nitekim, bu hastalıkların tedavisinde kullanılan kalp vurumlarının değerlendirilmesi ve perikard sıvısının drenajı gibi teknikler de aynıdır. Bir Zoobiquity Konferansında Dr. Netterson-Horowitz insan ve hayvan hekimlerine “Eski anlayışlarınızı ve ön yargılarınızı kapıda bırakıp meslektaşlık ve iş birliği temelinde birleşin “ çağrısında bulunur. Ve bir de soru sorar. “ Tek bir hayvan türünü tedavi eden veteriner hekimine ne denir ?“ Cevabını de kendisi verir.”Physician” yani insan hekimi.