PET’E İLİŞKİN KİMİ YAKLAŞIMLAR
(Pet Magazine,Aralık 1994)
Çok değil daha 10-15 yıl önce birisi çıkıpta pet olgusunun bugün ulaştığı düzeyi dile getirecek olsa her halde çoğu kimse ya inanmaz ya da söyleyeni hayalperest olarak nitelerdi.Hele o yıllarda birisi genç kuşaklarda köpek sevgisinin bu denli yeşerip kökleşeceğini,tam teşekküllü köpek hastanelerinin kurulacağını,ithal köpek mamalarının grossmarketlerin geçmişin bakkal dükkanı büyüklüğündeki reyonlarında satılacağını,köpek şampuan çeşidi sayısının o yıllardaki insan şampuan çeşidi sayısını aşacağını söyleseydi hiç tereddütsüz o kişiye deli damgası vurulurdu.
Çünki o yıllarda insanlar bırakın köpekleri hemcinslerini bile sevmiyorlar,üstelik de öldürüyorlardı.Yine o yıllarda hayvan hakları bir yana en temel insan hakkı olan yaşama özgürlüğü dahi yoktu.
Pekiyi,nasıl oldu da bu günlere gelindi?Türkiye’de ne değişti,köprülerin altından hangi sular aktı?Bu konuda çok şey yazıldı,söylendi.Ama baştan bir cümle ile özetlemek gerekirse Türkiye pet konusunda batıyı yakalamaya başladı.1980 li yılların sonunda Dünya’da blokların ortadan kalkması ve soğuk savaş rüzgarlarının yerini yumuşama havasının alması toplumlarda hayvanı ve doğayı koruma bililncinin yerleşmesine neden oldu.
Dünyadaki gelişmelerin Türkiye’ye de yansıması kaçınılmaz bir olgu.Ne var ki bunun için de bazı koşulların oluşması gerekli.Burada hiç kuşkusuz iletişim ve ulaşımın rolü çok büyük.Yurt dışına seyahatlerin artması,sayısı birden çogalan özel TV kanallarında yayınlanan hayvanlı diziler Türkiye’de de petin gelişmesinde etkili oldu.Petin yaygınlaşmasını körükleyen diğer bir olgu da,özellikle büyük şehirlerde kentleşme anlayışının değişmesidir.Villalaşma olarak nitelendirilen bu yeni yaşam biçimi apartmanlarda köpek besleyemeyen hayvan severler için kurtarıcı bir unsur oldu.İster süs ister koruma amaçlı olsun köpek yetiştiriciliği dogaya açık villalarda uygun gelişme ortamı buldu.Batıda petin gelişiminde aile yapısındaki değişimin büyük payı vardır.Çocukları genç yaşata evi terk ettiği için yalnızlığa itilen aileler çareyi can yoldaşı olarak köpek beslemekte buldular.Ataerkil aiale yapısının büyük şehirlerimizden başlayarak değişime uğraması bizde de petin gelişimi ile parelellik göstermektedir.
İster bilinçli ister bilinçsiz olsun pet alanında son yıllarda gözle görülen gelişmeler kimi sorunları da beraberinde getiriyor.İç dinamiklerin değil dekimş dıştan kaynaklanan dayatmaların etkisi ile ortaya çıkan bu durum,konu ile ilgili olsun olmasın tüm kesimlerin ilgi odağı olma özelliğini sürdürüyor.Bu denli büyük bir girişimi kucaklayacak önlemler de ne yazık ki yeterince alınamıyor.
Bu konudaki en büyük görev başta gönüllü hayvan sever kuruluşlar olmak üzere mesleki örgütlere düşüyor.Hayvan haklarını koruma bilincinin toplumun değişik katmanlarına yaygınlaştırılması bu konuda kamu oyu oluşturulması hiç kuşkusuz bu kuruluşların görevi.Nitekim,başı boş kedi ve köpeklerin öldürülmesini içeren bakanlık tamimine karşı sürdürülen ve başarılı olan girişim bunun en canlı bir örneğidir.
Son zamanlarda sayıları hızla çogalan ticari köpek yetiştirme işletmelerinin denetimi de önemli bir sorundur.Pedigriye özen gösterilmesi ve başta kalıtsal hastalıklar olmak üzere sağlık sorunlarına ilkeli yaklaşım köpeklerde sahibine geçtikten sonra çıkması olası kimi rahatsızlıkları baştan önleme açısından gerekli bir unsurdur.
Bu konuda etkin çaba göstermesi gereken kuruluşların başında hiç kuşkusuz veteriner fakülteleri gelir.veteriner fakültelerinin müfredatlarına pet ile ilgili olarak yetiştirme,üreme,hastalıklar,beslenme,eğitim gibi konular mutlaka girmelidir.Veteriner Hekim odalarının da işbirliğiyle klinisyenlere pet konusunda mesleki gelişim kursları düzenlenmelidir.Veteriner hekimlerin ve hayvan sahiplerinin bilgilenme gereksinmelerini sağlamak amacıyla etkin bir yayın faaliyeti başlamalıdır.
Dog showlar köpek sevgisinin yaygınlaşması açısından önemli bir işlevi yerine getiren organizasyonlardır.Hayvan haklarıyla ilgili olarak bir bilim adamınca yazılan kitap ve kurulma girişimleri sürdürülen vakıf bu alanda atılmış çok önemli bir adımdır.Hayvan hakları kanun tasarısının bakanlığa sunulması bile bu alanda hızlı gelişmelerin olacağı müjdesini bize vermektedir.
Sayısı hızla çoğalan pet kliniklerinin ve hastanelerinin bir çerçeve yönetmelik şemsiyesi altında toplanması konusunda öncü görev hiç kuşkusuz veteriner hekimler birliğine düşmektedir.Bu bağlamda başta Tarım Köy İşleri ve Sağlık Bakanlıkları olmak üzere ilgili tüm kuruluşların da görüşlerini alacak bir yönetmelik hazırlama çalışmalarına tez elden başlanmalıdır.