Bugün öğlenden önce gazeteleri okuyup TV kanallarını izleyince yine
moralim bozuldu. Önce; Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı kurulması
hakkındaki ucube Kararnamenin Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe
girdiğini öğrendim. Artık atı alan Üsküdar’ı geçti ve Kamu Veteriner
Hekimliği olumsuz etkisini on yıllarca sürdürecek derin bir yara aldı.
Kamu dışındaki veteriner hekimler eğer , geçenlerde genç bir
meslektaşımızın Sayın Adnan Serpen’e sorduğu gibi ” İyi de bu
kararname ile ne değişecek, işler ne güzel gidiyor” yollu bir
düşünceye sahipseler yanıldıklarını çok kısa sürede anlayacaklar.
Çünkü, geçmişte de açıkça yaşandığı gibi bu Kararname çok kısa sürede
tüm mesleğimizi olumsuz yönde etkileyen sonuçlar doğuracaktır. Ne
yazıktır ki böylesine önemli bir konuda ne Mesleki Örgütlerimizden ne
de ne de bireysel olarak bu ucube Kararnameden doğrudan ya da dolaylı
olarak zarar göreceği açık olan meslektaşlarımızdan en ufak bir tepki
geldi. Sanki üzerimize ölü toprağı serilmiş gibi sesimiz çıkmıyor.
Kırk beş yıllık meslek yaşamımda ilk kez toplumumuzun bu denli
tepkisiz oluşuna şahit oluyorum. Öyleyse, artık hiç uğraşmayalım, daha
önce de yazdığım gibi en kısa sürede mesleğimizin cenaze törenini
yapalım ve mezar taşına da M.Akif Ersoy’un ” mesleğim mahsun, ben
mahsun” tümcesini yazalım.
Yine bugün, sürekli okuduğum Vatan Gazetesinde ve izlediğim Bloomberg
TV de kıymetli arkadaşım İbrahim Yetkin’in demecine ve röportajına
rastladım.Yazılarımda sık sık örnek verdiğim İbrahim Yetkin’in kim
olduğunu bilmeyen meslektaşlarım için bir kez daha açıklayayım. Ben
1979 da Veteriner Hekimler Derneği Başkanı iken İbrahim Yetkin de
Ziraatçılar Derneği Başkanı idi. Demek ki, Sayın Yetkin 32 yıldır
aralıksız bu görevi başarı ile sürdürüyor. Peki, Ziraatçılar
Derneği’nin üyeleri kimler? Medyada ve kamu oyunda sanıldığının aksine
Ziraatçılar Derneği çiftçilerin değil ziraat
teknisyenlerinin/teknikerlerinin mesleki örgütü. Televizyonda ve
Gazetede kısaca ne diyor İbrahim Yetkin, mevcut gıda denetçileri ile
sayıları 500.000 i aşan gıda iş yerlerinin denetlenemeyeceğini,
özellikle hayvansal gıdalarda büyük hilelerin yapıldığını ve açıkça
halkın sağlığı ile oynandığını söylüyor. Sakın yanlış anlaşılmasın,
ben İbrahim Yetkin’in bu konuları dile getirmesinden şikayetçi
değilim. Tam tersine halkımızın aydınlatılmasına büyük bir katkı
sağladığına inanıyorum. Kızgınlığım kendimize. Lafa geldiği zaman
“gıda bizim asli konumuz”, “veteriner hekimler insan sağlığının
teminatıdır”, ” veteriner halk sağlığı bizden sorulur”, “ahırdan
çatala gıda güvenliği” gibi beylik sözler ediyoruz da, Afrika’nın en
geri kalmış Ülkelerinde bile veteriner hekimlerin işi olan hayvansal
gıdaların kontrolünün Türkiye’de de bizim konumuz olduğu gerçeğini ne
mesleki örgütlerimiz ne de sayıları yirmiye ulaşan fakültelerimiz
göğüslerini gere gere söyleyebiliyor. Ondan sonra da bu konulardaki
her mevzi kaybedişimizde “vay efendim, şu meslek,bu meslek bizim
işimize nasıl karışır” diye yaygara yapıyoruz. Arkadaşlar, meslekte
uzun yıllardır edindiğim deneyimlerin ışığında açıkça iddia ediyorum
ki, eğer böyle gidersek , hiç bir tarihsel kökü olmayan ve daha dün
biri birinden türemiş kimi meslekler resmi yaşı 169 olan ama geçmişi
şan ve şereflerle, şehit kanlarıyla dopdolu kutsal Türk Veteriner
Hekimliğini yakın zamanda esir edip hayvan sağlığı hücresine
zincirleyeceklerdir. Sözlerimi fazla uzatmadan Fuzuli’nin ” sussam
gönül razı değil, konuşsam tesiri yok” dizeleriyle bitirmek istiyorum