Sayın Adnan Serpen’e ,mesleğimizin ne yazıktır ki hiç ilgi
göstermediği, oysa gerek veteriner hekim istihdamı gerekse maddi
kazanç açısından önemli bir uğraş alanı olan ve tümüyle veteriner
hekimliği bilim dallarından birini oluşturan Laboratuvar ya da Deney
Hayvanları Yetiştiriciliği konusu ile ilgili bir sempozyum vesilesiyle
verdiği aydınlatıcı bilgilerden dolayı çok teşekkür ediyorum. Benim
bu konu ile ilintim ,1974 yılında Almanya’da Hormon Fizyolojisi
Enstitüsünde çalışırken okuduğum ” Reproduction of The Laboratory
Animals ” adlı kitapla başladı. Çoğu veteriner hekim olan bir grup
bilim insanı tarafından yazılan bu kitabı incelediğimde, o yıllarda
Türkiye’de tek olan Ankara Veteriner Fakültesinde adını bile
duymadığımız laboratuvar hayvanlarının üremeleri ilgili yer alan bu
denli geniş bilgiler karşısında hayretler içinde kalmıştım. Ne yazık
ki çoğu konuda olduğu gibi bu konuda da fakültelerimiz yıllardır
süregelen ve mesleğimizin gelişmesi önündeki en büyük engeli teşkil
eden statükocu yapıyı bir türlü ortadan kaldıramıyorlar. Ülkemizde
benzer bir gelişme geçmişte sun’i tohumlama konusunda yaşanmıştı.
Veteriner tarihçilerinin Dünya’daki ilk biyoteknolojik uygulama olarak
kabul ettikleri ve Rusya’dan sonra ikinci olarak 1926 yılında
Türkiye’de uygulanmaya başlanan bu teknik, hayvan ıslahı ve bulaşıcı
genital hastalıkların önlenmesi konusundaki son derece önemli
işlevlerine rağmen ne yazıktır ki yine o dönemdeki kimi tutucu
hocalarımızın engellemeleri ile 1974 yılına kadar sadece Zootekni
Kürsüsü içerisinde verilen bir ders olarak kalmıştı. Ama, öğrencisi
olmaktan her zaman onur duyduğum rahmetli hocam Prof.Dr.Afif Sevinç’in
devrimci kişiliği tüm statükocuları alt etmiş ve 1974 yılında
Türkiye’de ilk kez Dölerme ve Sun’i Tohumlama Kürsüsü kurulmuştur. Bir
zamanlar dışlanan, bir klinik bilim dalı olarak bile kabul edilmeyen
Sun’i Tohumlama bugün fakültelerimizde Cerrahi, Doğum-Jinekoloji ve İç
Hastalıkları ile birlikte Klinik Bölümü içerisinde yer almaktadır. Bir
zamanlar veteriner hekimlerin uğraşmaya bile tenezzül etmeyip
veteriner sağlık teknisyenlerine yaptırdıkları sun’i tohumlama bugün
büyük baş hayvan klinisyenlerinin neredeyse tümünün uyguladığı ve bir
kliniğin cirosunun yaklaşık %70 ini oluşturan bir konuma gelmiştir.
Bugün, sun’i tohumlamadan ekmek yiyen serbest veteriner hekim
meslektaşlarımız rahmetli Afif Sevinç hocamızın ruhuna ne kadar dua
etseler azdır. Ben de bu vesileyle tüm akademik yaşamımı borçlu
olduğum rahmetli Afif Hocama bir kez daha Allah’dan gani gani rahmet
diliyorum.
Sözlerimin sonunda sevgili Adnan Serpen’e ve tüm meslektaşlarıma belki
de bilinen bir konuyu hatırlatmak istiyorum. Tabii ki Osman Yılmaz
arkadaşımızın çalışmalarını hepimiz taktirle izliyoruz, ancak 1970 li
yıllarda Ankara Hacettepe Üniversitesinde adını ne yazık ki şimdi
anımsayamadığım değerli bir meslek büyüğümüz Türkiye’de ilk Deney
Hayvanları Laboratuvarını kurmuştu. Onun yanında yetişen ve daha
sonraları Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesinde birlikte çalışma
zevkini tattığım değerli arkadaşım Prof.Dr.Ataman Güre’nin de
Türkiye’deki Laboratuvar Hayvanı Yetiştiriciliği konusundaki çabaları
inkar edilemez. Hatta sayın Güre anımsadığım kadarıyla akademik
yaşamının son evresini İzmir Ege Üniversitesinde kurduğu Deney
Hayvanları Laboratuvarında geçirmişti.