Türkiye’de hayvancılık yakın sayılacak bir tarihe kadar babadan, dededen kalma usullerle yapılıyordu. Yetiştiriciler kendilerinden öncekiler nasıl bir hayvan bakımı ve beslemesi yapıyorlarsa aynısını hayvanlarında uyguluyorlardı. Tabii böyle olunca da hayvanlardan yeterli verim alamıyorlar ve dolayısıyla da kar edemiyorlardı. O dönemde yetiştirici eğitimi istenilen düzeyde değildi. Bugün bile hala aynı şekilde yani eski usullerle aile hayvancılığı yapan yetiştiriciler bulunmaktadır. Bu gibi yetiştiriciler pazara değil aile içine üretim yaptıkları için kar amacı gütmemekte, ailenin gıda ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla baktıkları birkaç baş hayvanı bir damda genellikle yemek, sebze ve meyve artıkları ile beslemektedirler. Yaklaşık otuz yıldan beri özellikle pazara üretim yapan küçük aile hayvancılık işletmeleri çoğalmaya başlamıştır. Bu tür işletmelerde yeni üretim teknolojileri kullanılmakta, bu da eğitimin önemini ortaya koymaktadır.

Türkiye’de devlet son otuz yıldır yetiştirici eğitimi konusunda faaliyette bulunmakta ise de çeşitli nedenlerden dolayı bu çalışmalardan yeterli sonuçlar alınamamaktadır. Özellikle 1985 yılında Tarım Bakanlığında uygulanan reorganizasyon sonucunda oluşturulan İl Müdürlükleri bünyesinde Çiftçi Eğiti Şube Müdürlükleri de kurulmuştur. Bu müdürlükte görev yapan Veteriner Hekimleri ve Ziraat Mühendisleri belli bir program çerçevesinde köylere gitmişler ve yetiştiricilere eğitim vermişlerdir. Bu çalışmalar başta bürokratik engeller olmak üzere değişik nedenlerden dolayı başarılı olamamıştır. Örneğin, eğitimi verecek personel mesai başlangıcı olan saat 9.00 da ancak yola çıkabiliyor, öğleye doğru köye varıyor, ne var ki o saatte köylüler tarlada olduğu için kahvede birkaç kişi ile konuşup geri dönüyordu. İşin kötüsü asıl hayvana bakan kadınlar bu eğitimden mahrum kalıyordu. 2010 yılında Avrupa Birliği destekli Tarımsal Eğitimi Geliştirme Projesi (TARGEL) gündeme geldi. Başlangıçta Tarım Danışmanı olarak işe alınan on bine yakın Veteriner Hekimi, Ziraat Mühendisi, Gıda Mühendisi ve Su Ürünleri Mühendisi köylerde görevlendirildi. Ancak kimi ulaşım ve çalışma koşullarının yetersizliği ve yetkisizlik gibi nedenlerden dolayı bu uygulama başarılı olamadı. Nitekim, yeni göreve gelen Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı da bu uygulamaya son verildiğini açıkladı. Şu anda ne yazık ki Devletin yetiştirici eğitimine yönelik olarak etkin bir faaliyeti bulunmamaktadır.

Pekiyi, acaba hayvancılığı gelişmiş ülkelerde durum nasıldır? Amerika Birleşik Devletleri’nde sığır yetiştiricileri yıllardan beri entansif yani pazara dönük modern yetiştiricilik yaptıklarından dolayı günümüzde zaten eğitimli durumdadırlar. Bu eğitimi yıllardan beri faaliyette bulunan ve Extension Service adı verilen bir kurum sağlamaktadır. Bu servis temelde Üniversitelerin yönlendirmesi ile yürüyen ama kamunun da az çok katkısı olan bir kuruluştur. Bu kuruluş özellikle Üniversitelerde yapılan pratiğe dönük çalışmaları gazete, dergi, broşür, video, web sayfası gibi iletişim araçları ile yetiştiricilere yansıtır. Extension Service A.B.D.’de yıllardır başarı ile sürdürülen faydalı bir hizmettir. Almanya’da yetiştirici eğitimini daha ziyade Kooperatifler üstlenmişlerdir. Kooperatiflerin eğitim birimleri üyelerine yine gazete, dergi ve özellikle de seminerler ve bire bir ahır ziyaretleri vasıtası ile eğitim vermektedirler. Gerek A.B.D.’de gerekse Almanya’da Hayvancılık Fuarları da yetiştirici eğitimi konusunda yararlı olmaktadır.

Türkiye’de yetiştirici eğitiminin yetersiz olduğunu belirtmiştim. Ancak son yıllarda tarım ve hayvancılık alanında yayın yapan gazetelerin, dergilerin ve televizyon kanallarını çoğalması ileriye dönük umutları arttırmaktadır. Özellikle hayvancılıkla ilgili TV kanallarının görsel yayınları yetiştiriciler tarafından ilgi ile izlenmektedir. Türkiye’de yetiştirici eğitiminin etkinliği açısından bu faaliyetlerin genişletilmesi ve daha geniş kitlelere ulaştırılması gerekir. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın internetten sunduğu Tarım TV uygulamasının kırsal kesimdeki yetiştiriciler tarafından izlenmesi mümkün değildir. O nedenle, özel hayvancılık televizyonlarına ilave olarak Bakanlığın geniş kapsama alanı bulunan bir uydu tarım televizyonu açması yerinde olur. Ayrıca Türkiye’nin her tarafında bulunan Süt Üreticileri Birliği, Et Üreticileri Birliği gibi sivil toplum örgütlerinin eğitim çalışmalarını yürütmeleri çok önemlidir. Bu birlikler eğitim faaliyetlerini bölgelerindeki Veteriner Fakülteleri ile işbirliği içerisinde yürütmelidirler. Ayrıca, üyelerini yakın yerlerde açılan Tarım ve Hayvancılık Fuarlarına götürmek suretiyle bilgilerin artırabilirler. Sahada çalışan serbest veteriner hekimlerine de yetiştirici eğitimi büyük görev düşmektedir. Tedavi ya da suni tohumlama yapmak amacıyla işletmeye giden veteriner hekimlerinin 10-15 dakika bir zaman ayırıp yetiştiriciye yapmış olduğu hatalar ya da yeni gelişmeler ile ilgili bilgiler vermesi çok yararlı olur. Ayrıca eğitimin erkeklerden çok hayvan bakımını üstlenen kadınlara verilmesi gerekir.