H A Y V A N R E F A H I

İnsanlar evde rahatları yerinde olduğunda nasıl mutluluk içinde yaşarlarsa hayvanlar da barınaklarında konfor içinde olduklarında aynı mutluluğu tadarlar. Ancak hayvanların insanlardan farkı verim vermeleridir. Hayvanların ancak rahat bir ortamda stressiz yaşam sürdüklerinde verimleri artar. Çünkü her tür hayvan verimi hormonlar tarafından yönlendirilir, hormonların da oluştuğu organ genellikle beyindir. Onun için huzur içinde rahat bir yaşam süren hayvanlarda beyinin hormon salgılama işlevi daha düzgün olacağından verimlerde de artış gözlenir. Bu nedenle hayvan refahı ya da konforu hayvan yetiştiriciliğinde çok büyük bir önem taşır.

Hayvanların özellikle de süt ineklerinin en çok ihtiyaç duydukları şey barınakların konforlu olmasıdır. İnekler günlerinin çok büyük bir bölümünü yatarak ve geviş getirerek geçirirler. O yüzden yatma yerleri kuru, temiz ve rahat olmalıdır. Yatma yerleri öncelikle hayvanın vücut ölçülerine uygun olmalı, kum, talaş, sap gibi maddelerle kaplanmalıdır. İnekler yatma yerleri rahat olmadığında ayakta dururlar, geviş getirmeleri azalır, işkembeleri tam çalışamaz ve sonuçta oluşan metabolik hastalıkların doğurduğu döl tutmama ve ayak hastalıkları gibi rahatsızlıklarla karşı karşıya gelirler. İkinci olarak ineklerin bulundukları ortam havadar olmalıdır. Kapalı ahırlarda bakılan inekler metabolik faaliyetleri sonucu oluşturdukları metan, karbon dioksit, karbon monoksit, amonyak, hidrojen sülfür gibi zehirli gazları teneffüs ederek solunum yolu hastalıklarına yakalanırlar. Öksürükle birlikte görülen solunum yolu hastalıkları ineklerde yem tüketimini azaltarak süt verimini düşürür, daha ileri durumlarda da ölümlere bile neden olabilir. Onun için süt sığırı yetiştiriciliğinde ve besicilikte hayvanlar kapalı, karanlık, havasız ahırlarda değil açık ya da yarı açık, temiz havalı ve güneş gören barınaklarda bakılıp beslenmelidir. Aynı zamanda hayvanların suları temiz, yemleri taze ve küften arınmış olmalıdır. Hayvanlar yemliklere ve suluklara rahatça ulaşabilmeli ve yiyebildikleri kadar yem içebildikleri kadar su önlerinde hazır bulundurulmalıdır.

Stres hayvan refahını bozan en önemli faktördür. Stresteki hayvanlarda salgılanan kortizol ve adrenalin gibi hormonlar diğer bazı süt ve et verimine yarayışlı hormonların salgılanmasını engelleyerek verimlerin düşmesine neden olurlar. Hayvanlarda stres doğuran çok sayıda neden mevcuttur. Bunlardan en önemlisi çevre ısısının oluşturduğu sıcaklık stresidir. Çevre ısısı 22 santigrad derecenin üstüne çıktığında özellikle süt inekleri strese girer ve bunun sonucunda yem tüketimleri ve süt verimleri düşer. Bunu önlemenin yolu yattıkları yerin üzerine konulacak fanlarla ve duşlarla ineklerin serinletilmeleridir. Ayrıca yarı açık inek barınaklarına kesinlikle duvar yapılmamalı gerektiğinde açılıp kapanan perdeler konulmalıdır. Sıcak havalarda bu perdeler indirilerek hava akımı arttırılıp serinlik sağlanmalıdır.

Hayvanlar bilinenin aksine sosyal varlıklardır. Barınaklarda yan yana bulundukları diğer hayvanlarla sosyal ilişki kurarlar, yemliğe, suluğa ve sağıma birlikte giderler. Bu nedenle ineklerin yerlerinin sık sık değiştirilmesi stres oluşturarak verimlerinin düşmesine neden olur. Ayrıca yemlerinin ve bakıcılarının değiştirilmesi de ineklerde strese yol açar. Hayvanların bir yerden başka bir yere her hangi bir vasıta ile taşınmaları da önemli bir stres kaynağıdır. Nakledilen hayvanlarda en geç bir hafta içinde öksürükle seyreden solunum yolu enfeksiyonları ve buna bağlı olarak gelişen verim düşüklükleri hatta ölümler görülebilir.

Süt ineklerine sağım sırasında, besi danalarına da mezbaha da kesim esnasında iyi davranılmalıdır. Sağım sırasında hormonal faaliyet arttığı için hayvanları sinirlendirip strese sokacak vurma, itme, bağırma gibi davranışlardan kaçınılmalıdır. Aynı şekilde kesilmek üzere mezbahaya getirilen hayvanlara iyi muamele edilmeli, onları strese sokacak davranışlarda bulunulmamalıdır. Aksi taktirde ineklerde sağılacak süt miktarı azalır, besi danalarının ise etlerinde bozulmalar meydana gelebilir.

Hayvan refahı ya da konforu son yıllarda özellikle Avrupa Birliği kuralları bağlamında bizim Ülkemizde de daha çok önemsenen ve dikkate alınan bir olgu haline gelmiştir. Ancak Türkiye olarak bu konuda kat etmemiz gereken daha çok uzun bir yol vardır.