Sığırcılığın ekstansif yani ilkel yöntemlerle yapıldığı eski dönemlerde dişi erkek tüm hayvanlar sürü halinde meralarda serbestçe dolaşır, yem yer ve çiftleşirlerdi. Tümü de yerli ırk sığırlardan oluşan böyle bir sürüde süt verimi çok düşük olduğu gibi doğan buzağının babası da bilinmezdi. İnekler akşamları ya meradaki sundurmalara ya da köylerdeki ilkel ahırlara geldiğinde ancak sağılırdı. Zaman içinde sığırların ırkları gelişip verimleri artsa da bu serbest mera hayvancılığı sürüp gitti. Halen Türkiye’de bir çok bölgede bu şekilde sığırcılık yapılmaktadır. Daha sonraları sürüye sadece inekler ve düveler dahil edilmiş, boğalar ve tosunlar ahırda bulundurularak elde yetiştiricilik denen kısmen kontrollü, babanın belli olduğu bir yetiştirme sistemine geçilmiştir. Bir dönem bu konuda Devletin de çabaları olmuş, değişik bölgelerde boğa istasyonları ve tabii tohumlama durakları açılmıştır. Boğa depolarında usulüne uygun olarak bakılan ve beslenen boğalar köylerde oluşan tabii tohumlama duraklarına getirilmiştir. Yetiştiriciler kızgın olduklarını tespit ettikleri ineklerini bu duraklara getirip boğaya vermek suretiyle çiftleştirmişlerdir. Boğa Depolarında nispeten iyi koşullarda bakılıp beslenen boğalar köylerdeki duraklara getirildiklerinde bakımsız kalmış ve maalesef istenilen sonuç alınamamıştır. Ancak yine de başka bir alternatif olmadığı için bu uygulama uzunca bir süre devam etmiştir. 1950 yılından itibaren Türkiye’de halk elindeki hayvanlarda sun’i tohumlama çalışmaları başlatılmıştır. Başlangıçta sınırlı bölgelerde uygulanan sığır sun’i tohumlaması faaliyetleri giderek genişlemiş ve Türkiye’nin bir çok bölgesine yayılmıştır. Sun’i tohumlama çalışmaları başlayınca Devlet özellikle uygulama bölgelerinde boğa bulundurmayı yasaklamıştır. Ancak şimdi görülmektedir ki Devlet sun’i tohumlamayı teşvik edeceği yerde özellikle Doğu Anadolu Bölgesindeki yetiştiricilere boğa dağıtmaya başlamıştır. Devletin boğa dağıtması son derece yanlış bir uygulamadır. Şimdi sizlere bu uygulamanın neden sakıncalı olduğunu anlatmaya çalışacağım.
Bir yetiştircinin ahırında ya da işletmesinde boğa bulundurmasının an başta gelen sakıncası bu işin zahmetli ve külfetli bir iş olmasıdır. En azından boğaya ahırda ayrı bir yer ayrılması gerekir. Boğanın yönetilmesi de hiç kolay değildir. Ayrıca boğanın sperma verimi ve özellikleri ile libidosu yani cinsel arzusunun yeterli olabilmesi için özel olarak beslenmesi gerekir. Böyle beslenen bir boğa günde neredeyse bir ineğin üç katı yem tüketir. Bir de boğanın rasyonel kullanılıp kullanılmadığı önemlidir. Örneğin elli başlık orta ölçekli bir işletmede bir boğa yılda en fazla yüz çiftleşme yapabilir. Bu da yüz doz spermaya denk gelir ki elli liradan hesap edilse yıllık sperma gideri beş bin lira eder. Tohumlama uygulaması masraflarını da ilave ettiğimizde toplam gider on bin lirayı bulur. Oysa boğanın yıllık bakım, besleme, ilaç, veteriner hekim giderleri bu rakamın çok üstündedir. Kuşkusuz bir de boğanın ölüm riski vardır. Boğa kullanmanın bir diğer sakıncası da orta ölçekli bir işletmede kullanılacak boğanın genetik yönden yetersizliğidir. Genetik yönden değerli boğalar çok pahalı olduklarından yetiştiricilerin böyle boğaları satın almaları bir hayli zordur. Ayrıca ineklerin ve onlardan doğacak dişi buzağılardan oluşacak düvelerin sürekli aynı boğa ile çiftleştirilmeleri sürüde akrabalığı artıracağından kötü karakterlerin yoğunlaşmasına ve kimi genetik kusurların ortaya çıkmasına neden olur. Boğa kullanımının en önemli sakıncası tabii tohumlamada bulaşıcı üreme hastalıklarının yaygınlaşmasıdır. Boğada mevcut olan ve döl tutmayı engelleyen bir hastalık tabii tohumlama yoluyla tüm ineklere kolaylıkla bulaşabilir. Ya da, ineklerin her hangi birinde bulunan ve döl tutmayı engelleyen bir hastalığın mikrobu çiftleşme sırasında boğanın genital organına bulaşır ve boğayı etkilemeyen bu hastalık çiftleşme yoluyla diğer sağlıklı ineklere bulaşarak onları da hastalandırır.
Böyle önemli sakıncaları bulunan tabii tohumlamayı sürdürmek amacıyla Devletin kimi bölgelerde boğa dağıtması son derece yanlıştır. Devlete düşen görev boğa dağıtmak yerine son derece etkili ve yararlı bir teknik olan sun’i tohumlamayı etkin projelerle Türkiye’nin en ücra köşelerine kadar götürmektir.