Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte tüm alanlarda atağa geçen Ülke yönetimi İzmir Birinci İktisat Kongresinde alınan kararlar ışığında kalkınma modeli olarak öz kaynaklara dayalı üretim ve sanayileşmeyi benimsemiştir. O yıllarda Türkiye’de öz kaynak olarak verimsiz topraklar, yer yüzüne çıkarılmayı bekleyen madenler, bakımsız ormanlar ve ıslah edilmemiş hayvanlar bulunmaktaydı. Cumhuriyet hükumeti ilk iş olarak verimsiz toprakları işlemek ve verimi düşük hayvanları ıslah etmek yoluna gitmiştir. Bu bağlamda, bitkisel üretimi geliştirmek amacıyla Zirai Kombinalar ve çoğunu Atatürk’ün kurup Devlete bağışladığı Zirai İşletmeler; hayvansal üretim alanında da Haralar, İnekhaneler ve Boğa Depoları oluşturulmuştur. Türkiye’de bitkisel üretimi geliştirmekte çok önemli katkıları bulunan Zirai Kombinalar ve devlet Ziraat İşletmeleri 1950 yılında Devlet Üretme Çiftlikleri Genel Müdürlüğü bünyesinde birleştirilmiş, Hara, İnekhane ve Boğa Depolarıda Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü bünyesinde faaliyetlerini sürdürmüştür. Tarım Bakanlığındaki büyük reorganizasyonun gerçekleştiği 1984 yılında ise bu kez Devlet Üretme Çiftlikleri ile Hara, İnekhane ve Boğa Depoları Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü adlı bir çatı kuruluş altında toplanmıştır. Başlangıçta çok sayıda işletmeye sahip olan bu Genel Müdürlük özelleştirme kapsamında satış, toptan kiralama ve kısmi kiralama gibi yöntemlerle iyice küçülmüş ve bağlı işletme sayısı on yediye kadar düşmüştür. Tarım İşletmeleri günümüzde sertifakalı buğday, arpa, yulaf tohumu üretip satmakta, ayrıca halka damızlık sığır ve koyun türü hayvanları dağıtmaktadır. Anadolu, Karacabey ve Sultansuyu Tarım İşletmelerinde ek olarak at yarışcılığında kullanılan elit taylar satışa sunulmaktadır. Konumuzu oluşturan hayvancılıkla ilgili olarak yapılan damızlık satışları sayı olarak azdır ve daha çok reforme hayvanları kapsamaktadır. Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünün en büyük gelirini yukarıda sözünü ettiğimiz üç Tarım İşletmesinde yapılan tay satışları oluşturmaktadır. Genel olarak bakıldığında ve Devlet Tarım İşletmelerinin sahip oldukları arazi varlığı, değişik türden hayvan sayıları ile çalıştırdıkları personelin çokluğu dikkate alındığında rantabl oldukları söylenemez. Bunun hiç kuşkusuz türlü nedenleri vardır. Bu yazıda bu nedenler üzerinde durmaktansa Tarım İşletmelerinin rantabl çalışmasını sağlayacak önlemler üzerine yoğunlaşmak dahadoğru olacaktır.
Benim bu konuda yıllardır savunduğum görüşün özü şudur. Günümüzde Türkiye’de bir dişi damızlık ve besilik dana ihtiyacı olduğu apaçık ortadadır. Bu açık nedeniyle her yıl yüz binlerce dişi damızlık düve ya da inek ve besi danası ithal edilmekte, yurtdışına milyonlarca lira karşılığı döviz ödenmektedir. Ayrıca Ülkemizde her yıl mevcut hayvanlarımızı beslemekte kullandığımız yirmi beş milyon ton kaba yem açığı vardır. Kaba yemi ithal edemediğimiz için hem yoğun yeme daha fazla para ödemekteyiz hem de hayvanlar aç gezmektedir. Benim görüşüme göre Devlet Tarım İşletmeleri sahip oldukları değişik türden hayvan sayıları ve sulanabilir arazi varlıkları ile bu damızlık dişi hayvan, besilik dana ve kaba yem ihtiyacının tamamını olmasa bile büyük bir bölümünü karşılayabilirler. Bir örnek vermek gerekirse, Ceylanpınar Tarım İşletmesinin 612.415 dekar, Karacabey Tarım İşletmesinin de 26.770 dekar sulanabilir tarım arazisi vardır. Öteki Tarım İşletmelerindekileri de katarsak toplam sulanabilir tarım arazisi 700.000 dekarı bulur. Bu araziler pekala yoğun olarak yem bitkileri ekimine tahsis edilebilir. Kaldı ki fiğ, korunga gibi yem bitkileri susuz arazilerde de yetişmektedir. Yem bitkileri ekimi bir bilemediniz iki yıl içinde hayata geçirilebilir. Tarım İşletmelerinde dişi damızlık ve besilik dana üretiminin artırılması yetiştirmenin yapısı gereği en az beş yıllık bir süreyi kapsayabilir. Öyle de olsa bir an önce bir yerden başlamak gerekir. Bu işlerde görevlendirilecek Veteriner Hekimi ve Ziraat Mühendisleri istihdamı yakında lağvedilen Targel çalışanları arasından ya da yeni alınacak sözleşmeli teknik elemanlarla sağlanabilir. Tarım İşletmeleri ürettikleri bu dişi damızlık, besilik dana ve kabayemi isteyen yetiştiricilere ucuza ve uzun vadeli kredi ile satabilecekleri gibi Devlet hayvan yetiştiricilerine nakit parasal destek yerine hayvan ve yem vererek girdi maliyetlerini düşürerek kar etmelerini sağlayabilir.