Covid-19 salgını üç aya yakın bir süredir tüm dünyada toplumsal yaşamı derinden etkiledi, azımsanmayacak sayıda can kaybına neden oldu. Şu günlerde gerek dünyada gerekse Türkiye’de salgının gücünü kaybetmekte olduğuna dair somut işaretler var. Buna paralel olarak normalleşme önlemleri kademeli olarak uygulamaya konuluyor. Belki bu yazıyı yazmakta geç kaldığımı düşünenler olabilir ama yazacaklarımın normalleşme sürecinde daha çok işe yarayacağını umuyorum. Baştan beri bulaşmada el hijyeninin ve sosyal mesafenin korunmasının önemli olduğu çokça söylendi, ancak bağışıklık sisteminin güçlü tutulması konusuna fazlaca değinilmedi. Bu yazıda bağışıklık sistemi Covid-19 ilişkisini ve bu sistemi güçlendirmek için almamız gereken önlemleri anlatmaya çalışacağım.

Bağışıklık sistemi ülke sınırlarını korumakla görevli bir orduya benzetilebilir. Ordudaki sınıflar gibi bağışıklık sisteminde de farklı işlevleri yerine getiren hücre gurupları mevcuttur. Nasıl bir ülkede sınır kapıları varsa insan vücudunda da mikroorganizmaların girdiği kapılar vardır. Örneğin ağız, burun, genital organlar bu kapılar arasında sayılabilir. Bu kapıların girişlerinde tıpkı sınır kapılarındaki nöbetçi kulübeleri gibi lenf bezleri bulunur. Boğazdaki ve kasıklardaki lenf bezleri vücuda giren mikroorganizmaları önce karşılamakta, sonra yok etmeye çalışılmakta, güçleri yetmediği taktirde de bağışıklık sisteminden yardım istemektedirler. Bağışıklık sistemi hücreleri çok kısa bir sürede duruma müdahale ederek kandaki etkeni zararsız hale getirirler. Bağışıklık sistemi sadece dış düşmanlara karşı değil iç düşmanlara karşı da savaşır. Örneğin vücutta oluşan kanser hücreleri ve serbest radikaller bağışıklık sistemi hücreleri tarafından yok edilirler. Vücudu oluşturan on yedi trilyona yakın hücre bağışıklık sistemine kayıtlıdır. Bu hücrelerin dışında bağışıklık sistemine kayıtlı olmayan her türlü protein karakterindeki yapı yabancı madde sayılır ve sistem tarafından devre dışı bırakılır. Covid-19’un etkeni olan virus da vücuda girdiği andan itibaren bağışıklık sistemi hücreleri tarafından yok edilmeye çalışılır. Bu konuda tek koşul bağışıklık sisteminin güçlü olmasıdır.

Bağışıklık sistemini zayıflatan birçok neden vardır. Bunların en başında stres gelir. Stresi doğuran nedenler ise üzüntü, sıkıntı, korku ve kaygıdır. Televizyonlarda bilip bilmeden söylenen sözler insanlarda Covid-19 hastalığına karşı korku ve kaygı uyandırarak strese neden olmaktadır. Öte yandan, insanların alışmadıkları bir biçimde günlerce evde oturmaları da önemli bir stres kaynağıdır. Bağışıklık sisteminde stresin yol açtığı zayıflığın Covid-19 hastalığına yakalanma olasılığını %50 oranında artırdığı ileri sürülmektedir. Nitekim, Covid-19’a bağlı ölümler çoklukla bağışıklık sisteminin zayıf olduğu yaşlılarda ve kronik hastalığı bulunan insanlarda görülmektedir. Çocuklarda bu hastalığın görülmemesinin nedeni ise bağışıklık sistemlerinin taze ve güçlü olmasıdır. O nedenle en başta stresi yöneten beyini sağlam tutmak gerekir. Beyni sağlam tutmanın yolu ise mideden geçer. Midede bulunan milyarlarca faydalı bakterinin mutluluk hormonu seretonini üreterek beyine gönderdiği kanıtlanmıştır. Bu faydalı bakterilerin yaşam kaynağı ise probiyotiklerdir. O nedenle ev yoğurdu, ev turşusu, kefir gibi probiyotikleri özellikle yaşanmakta olan coronalı günlerde bol tüketmek gerekir. Probiyotikler midedeki faydalı bakterileri sağlıklı kılarak seretonin salgılanmasını artırır ve dolayısıyla stresi azaltır. Bağışıklık sistemini zayıflatan diğer bir neden de sigaradır. Sigaranın içindeki nikotin C-Vitaminini parçalayarak etkisiz hale getirir. C-Vitamini bağışıklık sisteminin en büyük koruyucusudur. C-Vitamini eksikliğinde bağışıklık sistemi zayıflar ve işlevini yapamaz. O nedenle, mide sağlığını korumak için tüketilen probiyotikler ve sigaranın zararlı etkisi azaltmak için alınan bol miktardaki C-Vitamini bağışıklık sisteminin güçlü kalmasını sağlar. Nitekim Covid-19’a yakalanmış hastaların tedavisinde öncelikle C-Vitamini preparatları kullanılmaktadır. En önemli doğal C-Vitamini kaynağı narenciye ürünleridir. O halde mevsim meyveleri olan limon ve portakalı bol miktarda tüketmek gerekir. Narenciye ürünleri dışında kivi, soğan, sarımsak, yeşil çay, zeytin yağı, ceviz, zerdeçal, bitter çikolata, çekirdekli siyah kuru üzüm gibi maddeleri tüketmek bağışıklık sistemini güçlendirir. Bu yiyecek ve içeceklerden bazıları kandaki C-Vitamini düzeyini artırmak, bazıları da içerdikleri antioksidanlarla bağışıklık sistemi hücrelerini serbest radikallerin olumsuz etkilerinden koruma görevini yerine getirirler.

Sonuç olarak denilebilir ki, alınacak diğer önlemler yanında bağışıklık sisteminin güçlü tutulması da Covid-19 hastalığına yakalanma riskini büyük ölçüde azaltmaktadır.