Buzağı bir süt sığırcılığı işletmesinin geleceği aynı zamanda da kırmızı et üretiminin kaynağıdır. İşletmede sürdürülebilir bir süt üretimi sağlıklı ve yeterli buzağı üretiminden geçer. Buzağı olmazsa süt olmayacağı gibi ileride süt üretiminde kullanılacak düve ve ineklerin kaynağını buzağılar oluşturacaktır. Kaldı ki bugünkü koşullarda Türkiye’de üreticiler sütün ucuz olması nedeniyle sadece buzağıdan kar ettiklerini ileri sürmektedirler.
Buzağı kayıplarının oluşması bir çok nedene bağlıdır. Bunlardan en önemlisi mevcut inek ve düvelerin buzağı verimlerinin düşük olmasıdır. Elde sağlam veriler bulunmasa da günümüzde buzağı veriminin %60 civarında olduğu düşünülmektedir. Türkiye’de mevcut 14 milyon sığırın yaklaşık 5.5 milyonunun boğa altı yani tohumlamaya ya da çiftleşmeye elverişli olduğu bildirilmektedir. Bu 5.5 milyon ineğin %60’ının doğurduğu varsayılırsa yıllık buzağı üretimi 3.3 milyon baş demektir. Doğurmayan %40 içerisinde kızgınlığı doğru tespit edilemediği için tohumlanamayan, gebe kaldığı halde çeşitli nedenlerle erken ya da geç yavru atan, güç doğumda yavrusunu kaybeden inekleri sayabiliriz. Bunlar yetiştirici tarafından önemsenmese de azımsanmayacak sayıda buzağı kaybına yol açan nedenlerdir. Asıl kayıp yetiştirici hatalarının neden olduğu buzağı ölümlerinden kaynaklanmaktadır. Sağlıklı doğan buzağıların %25’inin doğumdan sonraki ilk ay içinde çeşitli nedenlerden öldüğü varsayılmaktadır. Bu oran çok önemlidir ve bugün Türkiye’de hüküm süren damızlık inek ve besilik dana sorununun temel kaynağıdır. Yapılan bir tahminde buzağı veriminin %80 olması ve çeşitli nedenlerden kaynaklanan buzağı kayıplarının asgariye indirilmesi durumunda bu iki sorunun da ortadan kalkacağı ileri sürülmektedir.
Doğumdan önceki buzağı kayıplarının önlenebilmesi için ineklerde kızgınlığın doğru olarak tespit edilmesi, uygun zamanda doğru tohumlama, erken ya da geç yavru atmaya neden olan hastalıkların önlenmesi, kuru dönem beslenmesinin doğru biçimde yapılması, düvelerin rahat doğum sağlama özelliğine sahip boğaların spermaları ile tohumlanarak güç doğumların engellenmesi gibi önlemleri almak gerekir. Asıl önemli olan doğumdan sonraki ilk ay içerisinde buzağı ölümlerini önlemektir.
Doğumdan sonraki süreçte buzağı ölümlerinin önlenmesinin ilk koşulu onlara doğar doğmaz ağız sütünün içirilmesidir. Ağız sütü içerdiği anne kaynaklı koruyucu maddelerle buzağıları mikroplardan ve onların oluşturacağı ishalden korur. Çünkü ishal ile seyreden septisemi hastalığı buzağıların ölümüne yol açan en büyük etkendir. Doğar doğmaz buzağıya en az iki litre ağız sütü içirilmelidir. Buzağının ilk on iki saat içinde en az altı litre ağız sütü alması zorunludur. Ayrıca ineklerin doğumlarını özel olarak ayrılmış ve hijyen koşulları yeterli doğumhanelerde yapmaları sağlanmalıdır. Böylece doğum sırasında buzağının mikrop alması önlenmiş olur. Buzağı ölümlerini önlemenin ikinci yolu doğumun ikinci gününde buzağıları annelerinden ayırmaktır. Çünkü anneleri ile birlikte havasız ve ışıksız ahırlarda bulundurulan buzağılarda metan, amonyak gibi gazları solumalarından dolayı öksürükle seyreden üst solunum yolları enfeksiyonları ve gelişme geriliği görülür. Bu durum buzağının ölmesine kadar varan sonuçlar doğurur. Onun için buzağılar doğumlarının ertesi günü bireysel olarak tutulacakları kulübelere alınmalı ve biberonla ya da kova ile beslenmelidir. Koruyucu aşılama da buzağı ölümlerinin önlenmesi konusunda temel önlemlerden biridir. Bu nedenle, doğuma bir ay kala anne septisemi hastalığına karşı aşılanmalı, buzağıya da doğumunu takiben derhal saptisemi anti-serumu yapılmalıdır.
Buzağı kayıpları et ve süt veriminde azalmaya neden olarak halk sağlığında, beslenmesinde ve Ülke ekonomisinde önemli zararlara yol açarlar. Buzağı kayıplarının önlenebilmesi için sürü yönetimi ilkelerine özellikle de koruyucu aşılamaya harfiyen uyulması gerekir. Devlet son destekleme kararları ile buzağı kayıplarının önlenmesine yönelik tedbirler almıştır. Bu bağlamda kayıtlı ve aşılı olmak koşulu ile dört ayını sağlıklı tamamlamış buzağılara 350 TL ve üstünde maddi destek verilmektedir. Son olarak sloganımız “ Buzağılar Ölmesin” olmalıdır.