Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı son bir yıldır
hayvancılığın gelişmesine yönelik önemli adımlar atıyor. Bu adımları;
köye dönecek gençlere otuz bin lira hibe desteği verilmesi, havza
bazlı üretim planlaması, damızlık çiftlikleri kurulması ve meraların
ıslah edilmesi olarak sıralayabiliriz. Şimdi sizlere bu konudaki
görüşlerimi ve önerilerimi açıklamaya çalışacağım.
Bilindiği gibi gerek yaşam koşullarının elverişsizliği,
gerekse hayvancılığın karlı bir iş kolu olmaktan çıkması gibi
nedenlerden dolayı özellikle 35 yaş altındaki gençler köyleri terk
etmekte, şehirlerde boğaz tokluğuna çalışmayı tercih etmektedirler.
Böyle olunca da hayvancılık köyde yaşayan yaşlı nüfusa kalmakta, onlar
da kendilerine yardım edecek aile bireyleri kalmadığından ve işçi
çalıştırmak da masraflı olduğundan hayvancılığı bırakmak zorunda
kalmaktadırlar. Bu göçü tersine çevirmek, hayvancılık yapanları
desteklemek adına Devlet köye dönecek gençlere otuz bin lira
karşılıksız hibe vermeyi kararlaştırmıştır. Nitekim, bu amaçla destek
verilen 14.970 gence 2016 yılında 470 milyon TL ödenek ayrılmıştır.
Desteklerin %70’ini hayvancılığa verilen hibeler oluşturmaktadır.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, gençlerin köyleri terk etmelerinin
nedenleri sadece hayvancılıktan kar edememeleri değil bununla birlikte
köydeki yaşam koşullarının yetersiz olması, sosyal güvenliklerinin
bulunmaması ve özellikle de çocuklarının geleceklerini düşünmeleridir.
Bu koşullar sağlanmadıkça gençlerin köye dönmeleri mümkün değildir.
Diyelim ki gençler köye döndüler ve hayvancılık yapmaya karar
verdiler, onlara verilecek otuz bin TL ile en çok dört adet inek ya da
düve alabilirler. İyi de bu inekleri koyacak barınağı, besleyecekleri
yemi nereden bulacaklardır? Bunun için bankadan kredi alacaklarını
düşünsek bile bu kez de dört ineğin geliri ile kendilerini mi
besleyecekler, krediyi mi geri ödeyecekler sorusu akla gelmektedir.
Kısaca söylemek gerekirse otuz bin liralık karşılıksız hibe konusu
geçmişte sıfır faizli kredi de olduğu gibi bir işe yaramayacak,
Devletin milyarlarca lirası heba olup gidecektir.
Diğer bir konu da Devletin özellikle Doğu ve Güneydoğu
Anadolu Bölgelerinde damızlık inek ya da düve üretecek yirmi adet
çiftlik kurma projesidir. Projeye göre kurulacak bu çiftlikler özel
şahıslara devredilecek ve buralarda üretilecek damızlıklar halka
satılıp ihtiyaç karşılanmaya çalışılacaktır. Boyutları belli olmamakla
birlikte yirmi adet ortalama büyüklükte damızlık çitliği Devlete çok
büyük paralara mal olacaktır. Kanımca Devletin yeni çiftlikler
kurmasına hiç gerek yoktur. Çünkü şu anda Devletin elinde yeterli
canlı hayvan ve fiziki alt yapıya sahip 17 adet Tarım İşletmesi
bulunmaktadır. 2015 yılında bu işletmelerde 850.000 dekarı sulanabilir
olmak üzere 3.300.000 dekar arazi, 29.392 baş damızlık sığır ve
199.105 baş damızlık koyun bulunmaktadır. Devlet ayrı çiftlikler
kurmak yerine elindeki Tarım İşletmelerinde damızlık hayvan ve kaba
yem üretip bunları parasal destek yerine Türkiye’nin her yerindeki
yetiştiricilere karşılıksız olarak verse hayvan yetiştiricilerinin iki
büyük sorunu olan damızlık hayvan ve kaba yem ihtiyacını karşılamış
olur. Bakanlığın Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerinde iki milyar
lira harcayarak dört milyon hektar mera ıslah etme projesi kanımca
gerçekleşmesi imkansız bir hayaldir. Çünkü elli yıldır sürekli olarak
mera ıslahı konusu başa gelen hükumetlerin gündemini işgal etmesine
rağmen meralar bir türlü ıslah edilememiş, daha doğrusu ıslah edilmiş
sayılan mera alanlarının en az on katı mera tarlaya dönüştürme, aşırı
otlatma, orman tesisi, erozyon ve yapılaşmaya açılma gibi nedenlerden
dolayı kaybedilmiştir. Ayrıca sorun sadece mera islahı ile bitmemekte,
meraların yol, elektirik ve su gibi alt yapı ihtiyaçlarının da
karşılanması da devasa sorunlar olarak ortada durmaktadır. Devlet
sonuçsuz kalacağı baştan belli olan mera ıslahına ayıracağı iki milyar
lirayı Tarım İşletmelerinde kaba yem üreterek halka dağıtmaya ya da
yem bitkileri üretimini desteklemeye ayırsa daha iyi bir iş yapmış
olur.
Havza bazlı üretim ve destekleme projesi bence Bakanlığın
planladığı en akılcı bir yaklaşımdır. Dünyanın hayvancılığı gelişmiş
tüm Ülkelerinde hayvancılık havzaları mevcuttur ve bu havzalarda yoğun
biçimde hayvansal üretim yapılmaktadır. Türkiye’de de başta Kuzey Doğu
Anadolu Bölgesinde olmak üzere çok sayıda hayvan barındıran havzalar
mevcuttur. Bu havzaların en önemli özelliği bin yıllardır ikliminin ve
coğrafi şartlarının hayvancılığa uygun olmasıdır. Türkiye’nin öteki
bölgelerinde de bulunan bu havzalarda belli bir üretim ve destekleme
programı uygulanarak hayvancılığı daha da geliştirmek mümkündür. Bu
havzalara özgü sun’i tohumlama, ıslah ve hayvan sağlığı projeleri
hazırlanmalıdır. Ayrıca bu havzalarda belirlenecek ve Türkiye’nin
ihtiyacı olan ürünlere daha fazla destek uygulanarak yetiştiriciler
teşvik edilebilir.