Yurt İçi ve Yurt dışı seyahatlerim nedeniyle gruplara uzun süredir
yazamadım. Hiç kuşkusuz bunun eksikliğini derinden hissediyordum.
Gerçi bu aralar belki yaz mevsiminin rehavetinden belki de süt
fiyatlarındaki istikrarın yetiştiricilerde ve dolayısıyla veteriner
hekimlerde doğurduğu memnuniyetten
olsa gerek camiamızda gizemli bir durgunluk seziliyor. Deyim
yerindeyse süt dökmüş kedi misali kimsenin sesi çıkmıyor. Yalnız bu
arada Prof.Dr.Tamer Dodurga’nın hakkını yemeyelim. Kendi uzmanlık
alanını ilgilendiren saldırgan köpek ırklarının toplatılması kararına
neredeyse tek başına karşı çıkıyor, yazılı ve görsel medyada hem köpek
sahiplerinin hakkını savunuyor hem de mesleğimizin tanıtımını yapıyor.
Bir de Ziraatçiler Derneği Başkanı, benim çok eski arkadaşım İbrahim
Yetkin var. Her hafta basın toplantısı düzenliyor, toplantılarına
onlarca muhabir katılıyor, görüşleri tüm ulusal kanallarda en önemli
haberler arasında yer alıyor. Evvelki gün, tüm TV ‘ lerin ana haber
bültenlerinde yayınlanan et ithalatına karşı çıkan demeci bunun en
somut örneği. İnsan,Tamer Dodurga’nın kişisel olarak ya da herkesin
bir üretici örgütü başkanı sandığı oysa sadece ziraat teknisyenlerinin
ve teknikerlerinin mesleki örgütünün başı olan Yetkin’in yaptıklarını
bizler neden yapamıyoruz diye üzülüyor. Oysa hayvan üreticilerinin ve
veteriner hekimlerin sorunlarının bitmediği tam tersine giderek
ağırlaştığı yadsınamaz bir gerçek. Türkiye’nin tarımını ve
hayvancılığını yok etmek için ellerinden gelen her türlü olanağı
deneyen Avrupa Birliği’nin dayattığı veteriner hizmetleri yasası
birçok temel yasamızı ortadan kaldırmak pahasına T.B.M.M tarafından
kabul edildi. Sırf bir fasıl açılsın diye aceleye getirilip bir yığın
eksiği ile kabul edilen bu yasa AB nin kirli emellerini karşılamaktan
başka ne işe yarayacak? Bizim bir ilçemiz kadar olan sözde devlet
Kıbrıs Rum Kesimi Başkanı Hiristofyas ” Maraş’ı bize verin biz de
birkaç fasılınızı açalım ” demek cesaretini gösterebiliyor. Böylesi
kılıç artığı bir toplumun sırf AB üyesi olduğu için yaptığı bu
onursuzca tekliften sonra AB ye girsek ne olacak girmesek ne olacak.
Bunun için başta hayvan sağlık zabıtası ve hayvan ıslahı yasaları
olmak üzere bir çok temel yasa feda edilip de yerine sırf AB istiyor
diye ne idiğü belirsiz, uygulama kabiliyeti olmayan bir yasa
çıkarmanın anlamı ne? Çorba gibi bir biriyle hiç alakası olmayan dört
konunun bir araya getirilip hadi için diye topluma dayatılması doğru
mu? Bitki sağlığı ile hayvan sağlığının ne ilgisi var Allah aşkına.
Bir de, bu fasılın kapatılması var. Fasılın kapatılmasına kadar
geçecek süreçte AB kim bilir daha ne isteklerde bulunacak, neleri alıp
götürecek. Bunu hiç birimiz şimdiden bilemiyoruz ama tahmin
edebiliyoruz. Bir de acaba Avrupa Birliği son zamanlardaki çatırdamaya
ne kadar dayanabilecek? Hadi dayanabildi diyelim bizi almayacaklarını
ya da değişik bir statü vereceklerini her fırsatta yineliyorlar.
Böylesine sonu belirsiz, ucu açık bir macera için bizi biz yapan
değerlerimizden vaz mı geçeceğiz? Yakında Gıda ve Tarım Bakanlığı
yasası Mecliste görüşülecek.1985 deki reorganizasyona rahmet
okutturacak bu tasarı yasalaştığında sanıyor musunuz ki sadece
devlette çalışan veteriner hekimler olumsuz etkilenecek. Veteriner
Hekimliği mesleğinin bütünüyle bu yasadan zarar görmesi söz konusu.
Ama nedense herkese bir suskunluk, deyim yerindeyse bir mütevekkillik
hakim. Hiç birimiz bu olup bitenlere karşı çıkmıyor,ama aramızda gayet
güzel didişip duruyoruz.
Çiğ süt üreticileri de sanırım son ihalelerde aldıkları taban
fiyatlardan dolayı olsa gerek hayatlarından memnun görünüyor. Çünkü
onların da sesi çıkmıyor. Oysa daha üç dört ay önce mail box’uma her
gün sadece çiğ süt üreticilerinden onlarca mail geliyor, yakınmalar
dağları taşları kaplıyordu. Pekiyi, bugün ne oldu? Süt sığırı
yetiştiriciliğinin sorunları bitti mi? Her şey süt liman mı? Yoksa
girdiler mi ucuzladı? Hani hükümet besi sığırı ithaline başlayınca süt
sığırcılığının sonu gelecekti. İşte hükümet 100.000 tonluk besi sığırı
ithalatına izin verdi. Hani nerede veteriner hekimlerin ve onların
velinimeti süt üreticilerinin örgütleri. Sadece kolon kanseri hastası
İbrahim Yetkin çabalıyor(TV lerde hastalığını kendi açıkladığı için
burada deşifre ediyorum). İbrahim Yetkin kim? Üretici temsicisi mi,
veteriner hekim mi? Hayır. Ezilmiş, kakılmış Ziraat Teknisyenlerinin
meslek örgütünün başındaki kişi. O da hastalığı nedeniyle bu işi
bırakacağım dedi. Bakalım bundan sonra neler olacak.
Değerli arkadaşlar, bu sözlerimin üzüntüden söylenmiş sözler olduğunu,
bir özeleştiri niyeti taşıdığını ve kimseyi hedef almadığını bilmenizi
isterim. Biz veteriner hekimler aslında fakültelerimizden ve
mesleğimizin ulviyetinden aldığımız terbiye ile öyle kolay tepkiler
ortaya koyamıyoruz. Belki de bu bizim bir eksiğimiz ama yine de
gelecek mesleki kuşakların bizi hayırla anması için yasal zeminlerde
haklarımızı savunmayı bilelim diyorum.
Sayın Adnan Serpen’in grubumuza gönderdiği Avrupa Birliği kaynaklı
Video Filmi büyük bir hayranlık ve gurur duyarak izledim. Bu
girişiminden ötürü kendisine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. İşte
yazılarımda sık sık dile getirdiğim çağdaş veteriner hekimliği ve
mesleki faaliyet çeşitliliği söylemlerinin özü bu. Şimdi bir de
bizdeki duruma bakalım.Türkiye’de bugün kamu veteriner hekimliği ne
yazıktır ki sadece koruyucu aşılama yapmak, küpe takmak ve
bilgisayara hayvanları kaydetmek faaliyetleri ile sınırlı olan dar bir
kalıba hapsedildi. Oysa video filminde görüyoruz ki Avrupa’da hiç de
böyle değilmiş. Bildiğim kadarıyla Amerika Birleşik Devletleri’nde de
böyle değil. Şimdi tüm meslek örgütlerinden halisane dileğim şu.
Öncelikle bu video filmin dilini İngilizceyi bilmeyenler için Türkçeye
çevirerek gerek mesleki internet gruplarında gerekse üst
örgütlerimizin ve tüm odalarımızın web sitelerinde yayınlayalım. Bir
de bizi sürekli hor gören; bizimle aşık atmaya kalkan; gıda ve çevre
güvenliği, hayvan yetiştiriciliği, su ürünleri yetiştiriciliği gibi
konulardaki yasal yetkilerimizi hep göz ardı eden; üstelik hiç bir
tarihsel kökü olmadığı gibi daha dün bir birinden türemiş kimi
mesleklerin örgütlerine de ” işte sizin hor gördüğünüz veteriner
hekimliği budur ” diyerek gönderelim. Ayrıca, mesleki faaliyet
çeşitliliği başlıklı yazımda da dile getirdiğim gibi, bu video filmi
de baz alan , tüm fakültelerimizden, meslek örgütlerimizden , kamu
kuruluşlarımızdan gelecek temsilcilerin katılacağı ve beyin fırtınası
şeklinde geçecek formal olmayan serbest bir tartışma ortamı içerisinde
,Türkiye’deki Veteriner Hekimliğin çağdaş çerçevesini, vizyonunu,
misyonunu yeniden saptayalım ve çıkacak sonuçları medya vasıtasıyla
halkımıza duyurmak adına elimizden gelen her türlü çabayı gösterelim.
Hele de, oda seçimleri sürecinin başladığı şu günlerde sen ben gibi
kısır çekişmeleri ve ideolojik kamplaşmaları bir yana bırakıp tüm
enerjimizi mesleğimize yapılan haksız ve mesnetsiz tasallutlara
(saldırılara) karşı koymak ve Avrupa’da / A.B.D ‘de var olan mesleki
çerçeveyi, tabii ki özgün koşullarımızı da göz ardı etmeden Ülkemiz
için de çizmek adına harcayalım.