Dünyada kalp ve damar hastalıklarından ölüm oranları kanser ve AİDS’ i geçerek birinci sıraya yükselmiştir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) yayınladığı bir raporda kalp ve damar hastalıklarını Dünyanın bir numaralı insanlık düşmanı ilan etti. Gerek Dünyada gerekse Türkiye’de kalp ve damar hastalıklarından ölen insanların sayısı çığ gibi artmaktadır. Kalp ve damar hastalıkları günümüzde global bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Bunda da en büyük etken nüfus artışı, sanayileşme, hava ve çevre kirliliği ve modernleşmenin getirdiği sorunlardır. Dünya Sağlık Örgütü bir zamanlar Batıya özgü bir hastalık olduğu düşünülen kalp ve damar hastalıklarının artan yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol olgularından dolayı şimdilerde gelişmekte olan ülkelerde de sıkça görülmeye başladığını bildirmektedir. Örgüte göre kalp damar hastalıklarının yarısı yüksek tansiyondan, geri kalan diğer yarısının da üçte biri yüksek kolesterolden, üçte biri hareketsiz yaşamdan, üçte biri de sigara, az meyve-sebze tüketimi gibi nedenlerden kaynaklanmaktadır.
Kalp akciğerlerden oksijenle zenginleşmiş olarak gelen kanı vücudun en uçtaki hücrelerine kadar pompalamakla yükümlü olan ve kasılıp gevşeme özelliğine sahip yumruk büyüklüğünde bir organdır. Vücutta dolaşan tüm kan her ne kadar kalpten geçmek zorundaysa da kalp kendi kas dokusunu besleyen , aorttan köken alan ve koroner arterler adı verilen tamamen ayrı ve bağımsız bir dolaşım sistemine sahiptir. İşte kalp krizi, ateroskleroz ya da myokard enfaktüsü de denen hastalık bu koroner damarların biri ya da bir kaçının ileride sayılacak nedenlerden biri ya da bir kaçının ortaklaşa etkisi sonucu tıkanması ile ortaya çıkar. Kalp kasını besleyen koroner damarların tıkanması sonucu yeterince beslenemeyen kalp kası kasılıp-gevşeme işlevini yerine getiremez ve myokard enfaktüsü meydana gelir.Tıkanan damar sayısının azlığı çokluğu ya da beslenemeyen alanın darlığı genişliği kişinin ölmesi ya da sağ kalması sonucunu doğurur. Gizli veya açık şeker hastalığı olan, açlık insülin değeri yüksek bulunan veya insülin direnci oluşanlarda aşağıdaki risk faktörlerinin de varlığı durumunda hızlanmış bir aterosklerozun çıkma olasılığı artar ve kalp krizi riski yükselir. 1) Düşük HDL kolesterol miktarı ( 35 mg ve altı), 2) Trigliserid yüksekliği ( 250 mg ve üstü), 3) Yüksek LDL kolesterol değeri (130 mg ve üstü), 4) Hipertansiyon ( 135-85 mm/hg ve üstü), 5) Kilo fazlalığı (bel çevresi,erkek 102, kadın 88 cm), 6) Tokluk kan şekeri miktarı (140-160 mg dan yüksek).
Kalp krizinin belirtileri arasında en belirgini önce göğüs tahtası denen orta bölümünde başlayıp daha sonra kravat şeklinde boyuna , sol kola ve sırta yayılan ağrıdır .Bu ağrıya angina pektoris adı verilir. Kalbe yeterince kan gelmemesi sonucu oluşan bu ağrı eforla artar, dinlenme geçer. Nadiren göğüs tahtasına bir ağırlık oturmuş gibi baskı görülebilir. Kalp krizi bazen hiçbir belirti göstermeden de oluşabilir. O yüzden göğüs ağrısı çekenler şanslı sayılır.Çünkü göğüs ağrısı kalp krizinin alarmıdır. Ağrı yanında terleme, bulantı, kusma, tansiyon düşmesi ve solunum güçlüğü de görülür. Kadınlarda erkeklerden farklı olarak çabuk yorulma, boyun, kol, omuz ağrısına rastlanır. Erkeklerde kalp krizi damar tıkanmasına kadınlarda da spazma bağlıdır. Menopoza kadar östrojen kadınları kalp krizinden korur. Genelde 60 yaş üstü kadınlar kalp krizi geçirmektedir. Kalp krizi geçiren kadınların %50 si erkeklerin de %70 i kurtulmaktadır. Kadınlarda damarlar ince olduğu için harabiyet daha fazla olmakta, angina pektoris pek fark edilmemektedir.
Kalp Hastalığının Nedenleri:
Kalp hastalığının çok çeşitli nedenleri vardır. Kriz bu nedenlerin bir kaçının müşterek etkisi ile oluşur. Nedenlere kitabın öteki bölümlerinde ayrıntılı biçimde değinildiği için be bölümde yüzeysel olarak incelenecektir.
Genetik Faktör: Ailesinde kalp rahatsızlığı bulunanların kalp sağlığına daha çok özen göstermeleri gerekir. Türk toplumu genel olarak kalp sağlığı açısından doğuştan şanssızdır, çünkü Türklerin iyi kolesterolü genelde düşük seviyededir.
Şeker Hastalığı: Şeker hastalığı tüm damarları o arada da koroner damarları bozar.Ayrıca tansiyonu yükseltmek suretiyle de damarları tahrip eder. Bu durum özellikle 60 yaş üstü şeker hastalarında ateroskleroza ve enfaktüse yol açar. Onun için kötü kolesterol ( LDL ) düzeyini 100 mg ın altında tutmak gerekir.
Sigara: Nikotin koroner arterlerde kasılmaya neden olarak myokard enfaktüsüne neden
olur. Sigarayı bırakanlarda angina pektoris (göğüs ağrısı) azalır.
Yüksek Kolesterol: Yüksek düzeydeki kötü kolesterol (LDL) ve homosistein çeşitli nedenlerle hasar örmüş koroner arterlerin cidarında birikerek enfaktüse neden olur.
Yüksek Tansiyon: Ortalama kan basıncı düşük olanlar kalp krizini daha az geçirir. 140-90 üzerindeki kan basıncı kalp krizi riskini arttırır.Yüksek tansiyon özellikle damar sistemi bozukluklarına neden olarak kalp hastalığına yol açar
Şişmanlık (obezite) : Son yıllarda hareketsizlik ve fastfood türü beslenme alışkanlığının neden olduğu şişmanlık en önemli kalp hastalığı nedenleri arasında yer almaktadır.
Stres: Stres vücuttaki adrenalin hormonu salgısını arttırır. Adrenalin ise düz kasları gevşetmekle görevli oksitosin hormonunu baskılar. Bunun sonucunda damar duvarındaki kaslar da etkilenir ve damarlar büzüşür. Sinirli ve depresyonda olan insanlarda C-reaktif protein (CRP) artar, bu da kalp krizini körükler.
Hareketsiz Yaşam: Modern yaşam insanları daha hareketsiz kılmaktadır. Hareketsizlik ise kalp damar hastalıklarına neden olur.
Sağlıksız (kötü) Beslenme: Sebze ve meyveden yoksun, daha çok et yani protein ve şeker yani karbonhidrat ve katı yağ ağırlıklı beslenme kan kolesterol ve trigliserid düzeylerini arttırarak kalp hastalığına neden olur. Sebze meyve ağırlıklı beslenmede tansiyon, kolesterol, insülin, kan şekeri, serbest radikal değerleri düşer, kanda yüksek miktarda olduğunda damar tıkanıklığını önleyen nitrik asit miktarı artıyor.
Hava Kirliliği: Kirli havada bulunan karbon bileşikleri akciğer zafiyetine neden olarak kalp krizine yol açar. Onun için 50 yaş üstü insanlar ve özellikle de kalp akciğer yetmezliği olanlar kirli havada dışarı çıkmamalıdır.