Diş ve diş eti hastalıkları tüm vücuda yayılan enfeksiyonların kaynaklarıdır. Yapılan kontrollerde yetişkinlerin %80 inde diş eti hastalıkları bulunduğu saptanmıştır. Bu kişilerin pankreas kanserine yakalanma olasılığı diş eti sağlam olanlara göre %63 daha fazladır. Dişlerin her gün fırçalanmaması ve diş ipi kullanılmaması gerçek yaşı 6.4 yıl kısaltmaktadır. Diş fırçalamaya ve temizlemeye her gün ayrılacak birkaç dakika bile belki de kalbi koruyacak ve ömrü uzatacaktır.
Geçmiş yaşamında diş eti hastalığı öyküsü olan kişilerde kalp rahatsızlığı riski artmaktadır. Bu kişilerde kalp için risk oluşturan iltihap faktörü düzeyleri diş eti sağlıklı olanlara göre çok yüksek bulunmuştur. Diş eti hastalıklarının varlığı diş hekimlerine kalp damar hastalıklarının erken teşhisi konusunda yardımcı olmaktadır. Diş eti iltihabı irinli olmayıp kızarıklık ve ağrı ile seyreden bir olgudur.
Diş eti iltihapları diabet hastalığının teşhisinde de hekimlere yardımcı olur. Çünkü diş eti kanaması, ağız kuruluğu, çürükler ve mantar enfeksiyonları diabetin de belirtileridir. Kandaki şeker düzeyi yükseldiğinde bundan en çok ağızdaki bakteriler mutlu olur ve çoğalır. Diabet vücut direncini de düşürdüğünden diş eti hastalıklarının tedavisi güçleşir. Diş eti hastalıklarını önlemek için kandaki şeker düzeyini kontrol altına almak gerekir. Aksi halde zaten mevcut diş eti hastalıkları daha da komplike hale gelmektedir.
Bilindiği gibi ağız mikropların vücuda girdiği en önemli bir kapıdır. Ağız ve diş sağlığı iyi olanlarda vücuda mikrop girişi en alt düzeydedir. Özellikle diş eti iltihabı olan insanlarda yaralardan mikroplar girer ve kan yoluyla tüm vücuda yayılırlar. Mikroplar özellikle eklemlere , böbreklere ve kalp kapakçıklarına yerleşerek oralarda işlev bozukluklarına yol açarlar.
Sağlıksız diş ve diş etleri enfeksiyon kaynağı olmaları nedeniyle sinüzit, bademcik iltihabı, romatizma, kemik erimesi, diabet, solunum sistemi hastalıkları, kalp-damar hastalıkları ve sindirim sistemi hastalıklarına neden olur. Özellikle diş eti hastalıkları yüzünden iyi çiğnenmeyen besinler sindirim bozukluklarına yol açar.
Bu tür hastalıklara yakalanmamak için ağız ve diş sağlığına önem verilmelidir. Her şeyden önce altı ayda bir diş hekimine gidip rutin kontrolleri yaptırmalıdır. Bu kontrollerde diş ve diş etlerinde her hangi bir sorun saptandığında hiç vakit yitirilmeden tedavi edilmelidir. Yemeklerden sonra ağız boşluğu normal su ya da antiseptikli sularla iyice çalkalanmalıdır. Çünkü eğer ağızda yemek parçacıkları kalmışsa bunlar mikroplar için önemli bir çoğalma ortamı teşkil ederler. Ayrıca dişler her gün sabah akşam mutlaka fırçalamalıdır. Ancak bunu yaparken dişlerin üzerindeki mine tabakasının zedelenmemesi için özen gösterilmelidir.Bunun için diş fırçası sağdan sola ya da solda sağa değil de yukarıdan aşağı doğru yönlendirmelidir. Bu sayede diş arasına sıkışmış olan yemek parçacıkları da giderilmiş olur. Bu işlem diş ipi kullanmak suretiyle de yapılabilir.Yemeklerden sonra fırçalamaya ilave olarak kaliteli diş ipi ile dişle arasındaki gıda parçacıkları temizlenirse mikropların girmesi, dolayısıyla diş etlerinin hastalanması ve dişlerin çürümesi engellenmiş olur.
Önemli bir nokta da diş fırçası ve diş macununun niteliğidir. Diş fırçaları kaliteli olmalı ve üç aydan fazla kullanılmamalıdır. Çünkü uzun süre kullanılan diş fırçalarında mikrop üremesi görülür. Ayrıca kullandığımız diş macununun kalitesi de büyük önem taşır. Çeşitli diş koruyucu maddeleri içeren diş macunlarının kullanılmasına özen gösterilmelidir. Fırçaya çok değil bir leblebi büyüklüğünde diş macunu koymak yeterli olacaktır.