Yaş ilerledikçe vücudun ürettiği serbest radikal miktarı artar buna karşın yine vücudun ürettiği antioksidan miktarı azalır. Bu dengesizlik sonucu serbest radikaller hücreleri oksitler yani paslandırır, enerji üreten mitokondriumlari ve DNA yı hasara uğratarak hücreleri öldürür. Ölen hücrelerin yerine yeni hücreler gelemeyeceği için de organlarda bozukluklar ortaya çıkar ve insan yaşlanır. Bazı uzmanlara göre vücudun antioksidan üretimi 25 yaşından sonra yavaşlamaktadır. Bu nedenle genç yaşlardan itibaren antioksidan takviyesi yapmak gerekir. Antioksidanları hücre duvarına ve DNA ya giydirilmiş bir zırh olarak düşünebiliriz.
Antioksidanlar; vitaminler (A,C,E) , mineraller (selenyum.çinko), karotenoidler, flavanoidler ve polifonollerdir. Antioksidanlar sebze ve meyveleri dış zararlardan korumaktadır. Güneş ışınlarının olumsuz etkisinden korunmak isteyen kuru alanlarda yetişen üzümler daha fazla resveratrol ve antosiyanin , domatesler likopen üretmektedir. Antioksidanlar sebze ve meyvelerin kabuğunda ve kabuğun altında ; toksinler, küfler, mantarlar, mikroplar ile ilk karşılaştıkları yerde pigment olarak çok miktarda bulunur. Onun için koyu pigmentli sebze ve meyveler en çok antioksidan içerirler.Ayrıca havuçtaki beta karoten, lütein, zeoksantin ve yeşil çaydaki kateşin ve epigallokateşin etkili birer antioksidandır.Yüksek bölge çaylarında daha fazla antioksidan polifenollerin bulunması güneş ışınlarını yükseklerde daha etkili olmasındandır. Zararlı mikroplardan, mantarlardan, böceklerden korunmak isteyen bitki gövdesinde, yaprağında ve meyvesinde daha fazla antioksidan barındırmaktadır. Antioksidanlar bu bitkiler için bir nevi antibiyotik veya bağışıklık savaşçısıdır. Bitkileri kanserden korumada da önemli görevler üstlenirler. Araştırmalar kimyasal ilaç ve hormon desteği olmadan üretilen organik sebze ve meyvelerin antioksidan içeriklerinin daha fazla olduğunu göstermektedir.Bunun nedeni organik sebze ve meyvelerin zararlılarla kendi olanakları ile mücadele etmek zorunda kalmaları ve hayatta kalabilmeleri için daha fazla antioksidan üretmeleridir.
Antioksidan bakımından zengin olan gıdalar genellikle koyu renkli meyve ve sebzelerdir.Koyu yeşil (elma, yeşil biber), sarı (mango, kavun), turuncu (portakal, havuç), siyah (erik, siyah üzüm), kırmızı (böğürtlen, çilek, kiraz,vişne, domates, nar) gibi meyveler neredeyse birer antioksidan deposudur.
Antioksidanların serbest radikallerle savaşma yetenekleri farklıdır. Her gıdanın antioksidan kapasite güçleri değişir. O nedenle her gıda aynı güçte antioksidan etki gösterememektedir. Antioksidan kapasiteleri güçlü olan gıdalar “Oksijen Radikali Emme Kapasitesi” yani ORAC’ı yüksek gıdalar olarak bilinirler.Amerikan Tufts Üniversitesinde yapılan araştırmalarda tüm gıdaların ORAC değerleri araştırılmış,en yüksek değerler sebze ve meyvelerde bulunmuştur.Yüksek ORAC içeren sebze ve meyvelerin tüketilmesi ya da ORAC içeriğine bakılmaksızın porsiyonlarının iki katına çıkarılması durumunda kandaki antioksidan gücü %13-25 oranında artmaktadır.
Antioksidan kullanmak son yıllarda neredeyse moda haline gelmiştir.Kalp damar hastalıkları, şeker hastalığı, kanser, katarakt ve alzheimerden korunmak için ya da sağlıklı ve yavaş yaşlanmak, ciltteki kırışıklıları gidermek isteyenler için ortak düşünce her hangi bir antioksidan kullanmak olmuştur. Aslında vücudumuzda serbest radikallerin verdiği hasarlara karşı antioksidan enzim sistemleri vardır. Ancak yaşla birlikte bu sistemler zayıflar ve dışarı dan antioksidan takviyesi gerekir.
Son yıllarda özellikle kozmetik sanayinde antioksidan kullanımı yaygın hale gelmiştir. Alfa lipoik asit, likopen, Q enzim 10, kateşin içeren yeşil çay özütü, E ve C vitaminleri içeren tabletler, kapsüller, cilt kremleri kozmetikte yaygın olarak kullanılmaktadır. Alfa lipoik asit ve likopen gibi antioksidanların ağız yoluyla kullanılmaları cilt yaşlanmasını belirgin biçimde önlemektedir.
Şimdi de başlıca antioksidanlardan A, C, E vitaminleri ile Çinko ve Selenyum gibi minerallerin özelliklerine değinelim.

A VİTAMİNİ

A vitamini bitkisel gıdalarda beta karoten, hayvansal gıdalarda retinol halinde bulunur. Bitkisel gıdalardan alınan beta karoten insan ve hayvan vücudunda retinole dönüşür. Yağda eriyen bir vitamin olan A vitamini karaciğerde depolanır. Pişirilmeye karşı dayanıklıdır. O nedenle doğal yollardan alınmalıdır. Hastalıkların daha çabuk iyileşmesini sağlar. Sigara ve alkol içenlerde A vitamini yıkımlanır ve akciğer kanseri riski artar. A vitamini karaciğer, peynir, yumurta sarısı, balık yağı, yağlı balıklar, süt, yoğurt, tereyağı, sakatat, süt ve mamulleri, böbrek, buğday, mantar, baklagiller, fasulye, domates, buğday, kereviz, fıstık, ceviz, sarı meyveler, kayısı, brokoli, Brüksel lahanası, pazı, kara lahana, kıvırcık lahana, patates, şalgam, karpuz, kereviz, yeşil sarı yapraklı sebzeler, sarı renkli meyveler gibi gıdalarda bol miktarda bulunur. Eksikliğinde, cilt kuruluğu, gece körlüğü, nefes alma zorluğu, yorgunluk, bağışıklık sistemi zayıflaması, sık hastalanma, saçlarda kepek, ağızda yara, sivilce görülür. Fazlalığı vücutta zehirlenmelere neden olur.Yorgunluk, baş dönmesi, kusma, karaciğer hasarı, saç dökülmesi, iştahsızlık, görme bozukluğu, eklem ağrıları görülür.
A Vitamini,
– gece körlüğüne, zayıf görüşe karşı yararlıdır, bir çok göz hastalığını tedavi eder.
– sivilcenin, yüzeysel kırışıklıkların, çıbanın ve dıştan uygulandığında açık ülserin tedavisine yardımcı olur.
– büyümeyi hızlandırır, kemikleri güçlendirir, cildi düzeltir, saçı,dişi ve diş etlerini geliştirir.
– bağışıklık sistemini güçlendirir, dokuları canlandırır.
– kanser hücrelerini oluşmadan önce durdurur. Bu işlevi hücre gelişimindeki regülatör görevi sayesinde yapar. Bu sayede hücreler görevlerinde her hangi bir farklılaşma yani kanser yaşamadan çoğalırlar. Kanser hücrelerinin kontrolsüz üremesini engeller.
– solunumla ilgili enfeksiyonlara karşı direnç sağlar.
– proteinlerin bileşimine katılır.
Günlük dozu 80-230 mg dır.Erkeklerde 1 mg 5.000 İ.Ü, dişilerde 0.8 mg 4.000 İ.Ü

E V İ T A M İ N İ

E Vitamini yağda çözünen bir vitamindir ve alfa tokoferol adıyla anılır.Toksik değildir ve vücutta birikmez. C Vitamini ile birlikte alınmalıdır. Bu nedenle de pek çok antioksidanın giremediği yerlere girmeyi başarır. Natürel ve sentetik olanları dışında en çok alfa ve gama formları kullanılır. Alfa formu kalp kası ve beyin dokusuna, gama formu ise kansere karşı etkilidir. Her ikisi de kapsül halinde alınır. E Vitamini hücre membranında bulunur. Eksikliğinde serbest radikaller hücre içerisine girerek mitokondriumları ve DNA yı hasara uğratırlar.

E Vitamini,
– Kalp rahatsızlıklarını giderir,
-.A ve E Vitamini ile birlikte alındığında serbest radikal avcısıdır,
– Ateroskleroza neden olan kötü kolesterolün (LDL) oksidasyonunu önler,
– Kanda gezinerek serbest radikallere bağlanır ve onların dışarı atılmasına yardımcı olur.
– Civa, kurşun, kadmiyum gibi ağır metallere karşı bağışıklık sistemini güçlendirir,
– A Vitamini ile birlikte kirli havanın ve sigara dumanın akciğerlere verdiği zararları azaltır.
– Bağışıklık sisteminin askerleri sayılana akyuvarlara gelecek zararları önler,
– Hücre yapısının bozulmasını engelleyerek prostat ve meme kanserlerine karşı koruyucu etki yapar. Bir meme kanseri hastasında E Vitamini eksik bulundu ve buğday çimi, tahıl, yeşil yapraklı sebzeler, brokoli, fındık, selenyum ve zeytin yağı ile beslendi. Altı ay sonra fibrokistik yapıların kaybolduğu, hastanın kendisini enerjik ve sağlıklı hissettiği gözlemlendi.
– Hücre yapısının bozulmasını, ince zarın zedelenmesini önler.
– Vucudun oksijen kullanmasını hızlandırarak dayanma gücünün artmasını sağlar.
– Yaraların ve yanıkların iyileşmesini hızlandırır.
– Kanın damar içinde pıhtılaşmasını önlemek suretiyle damar sertliği (ateroskleroz) ve tıkanmaları(felç)önler
– Cildi güzelleştirir,sinirleri ve kasları güçlendirir.
– Hücresel yaşlanmayı yavaşlatarak insanı daha genç gösterir
– Kan basıncını düşürür.
– Düşükleri önler.
– Alzheimere fren görevi yapar.
– Cinsel gücü arttırır.
– Katarakta karşı korur.

E Vitamini; buğday tanesi, işlenmemiş bitkisel yağlar (mısır, ayçiçeği, fıstık, susam, soya), zeytinyağı, balık yağı, ceviz, fındık, badem, ton balığı, sardalya, somon, yumurta sarısı, koyu yeşil yapraklı sebzeler(ıspanak, dere otu, maydanoz, semiz otu, roka, brokoli, brüksel lahanası, yeşil soğan, marul), patates, domates, tahıl, ette bulunur.
E Vitamini eksikliğinde cinsel güç azalması, çabuk yorulma, kolay morarma, yaraların geç iyileşmesi, varisler, gevşek kaslar, kısırlık,konsantrasyon bozukluğu, kuru-kırışık cilt, görme ve sinir bozukluğu görülür.
Yarım fincan badem ve çeyrek fincan yer fıstığında günlük E vitamini dozu bulunur. Ne kadar çok doymamış yağ alınırsa o kadar çok E vitaminine ihtiyaç oluşur. Alzheimerden korunmak için yüksek dozlar gerekir. Kanserden korunma ve güçlü bağışıklık sistemi için günde 200-400 İ.Ü E vitamini almak gerekir. Günlük maksimum doz 540 mg dır. Yılda iki üç kez günlük 100 mg dozlarda üç aylık kürler yapılır. Erkek dozu 14 mg,dişi dozu 12 mg dır. Ortalama doz 10-80 mg arasında değişir.

V İ T A M İ N C

Kimyasal adı askorbik asittir. Suda çözünen bir vitamindir. Hücre koruyucu olarak da adlandırılır.C Vitamini vücutta üretilmez ve çok uzun süre muhafaza edilmez. Bu nedenle her gün C Vitamini almak gerekir. Nikotin C Vitaminini yıkılmadığı için sigara içenlerin mutlaka alması gereken bir vitamindir.Demir ile birlikte alınırsa etkisi artar.
C Vitamini,
– Serbest radikallerin DNA ya vereceği zararları önler.
– Mutajenlerin oluşmasını önler.
– İmmun sisteme kanser hücrelerini tanımada yardımcı olur.
– İşlemden geçmiş yiyeceklerde bol miktarda bulunan nitratların karsinojen maddeye dönüşümünü engeller, bunu da nitratların vücutta oluşturduğu karsinojeni bloke ederek yapar
– Yaraları, yanıkları ve kanayan diş etlerini iyileştirir.
– İdrar yolları enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılan ilaçların etkinliğini arttırır.
– Ameliyat sonrası iyileşmeyi hızlandırır.
– Bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlayarak bir çok viral ve bakteriyel enfeksiyonunun önlenmesine yardımcı olur.
– Kalp hastalığından korur.
– Kansere neden olacak maddelerin oluşmasını engeller.
– Cildi korur, kemikleri ve eklemleri güçlendirir.
– Demirin vücutta emilimini hızlandırır.
– Hücreleri korur.
– Vücudu bir arada tutar.
– Strese karşı hormon üretmeye yardımcı olur.
– Enerji üretiminde ve vücudun destek dokularında kollagen üretimine yardımcı olur.

C Vitamini; kırmızı-yeşil biber, maydanoz, kivi, narenciye, lahana, çilek, bezelye, soğan, koyu yeşil yapraklı sebzeler, avakado, muz, brokoli, pişmiş Brüksel lahanası, karnabahar, mango, ananas, patates, böğürtlen, soya fasülyesi, domates, biberiye, kavunda bulunur. C Vitamini eksikliğinde sık hastalanma, nezle, grip, enerji azlığı, diş eti kanamaları, kolay morarma, yaraların geç iyileşmesi, ciltte döküntü, burun kanamaları, bağışıklıkta zayıflama görülür.
Günlük ortalama doz 60-250 mg dır. 50 gr böğürtlen, 70 gr yeşil biber,160 gr pişmiş brokoli günlük dozu sağlar. Günde 500 mg dan fazla alınırsa E Vitamini ve selenyum da alınmalıdır.

Ç İ N K O

Çinko istridye, deniz ürünleri, tam buğday unu, koyun-dana eti, peynir, yumurta sarısı, zencefil kökü, ayçiçeği, fıstık, bezelye, turp, esmer pirinç, tahıl ürünleri, bal kabağı çekirdeği, buğday tohumu, bira mayası, toz hardal, karaciğer ve susamda bulunur.
Çinko,
– Dahili ve harici yaraların iyileşme sürecini hızlandırır.
– Tırnaklar üzerindeki beyaz noktaları yok eder.
– Prostata iyi gelir
– Büyümeyi ve zihinsel uyanıklılığı destekler
– Zihinsel rahatsızlıkları tedavi eder.
– Soğuk algınlığı süresini kısaltır, şiddetini azaltır
– Yeni hücre ve enzim oluşumunu sağlar
– Karbonhidrat, yağ ve proteinin işlenmesine katkıda bulunur.
– Ovaryum hormonlarının kontrolünü sağlar
– Stresle savaşır
– Kemik ve diş sağlığına faydalıdır
– Saç ve kıl uzamasını sağlar

Risk faktörleri arasında anemi, kemik zayıflığı, sık hastalanma,sivilce, yağlı cilt, kısırlık ve depresyon gelir.
2-3 aylık kürler halinde günde 100 mg alınmalıdır.

S E L E N Y U M

E Vitamini ile daha etkilidir.
– Oksidasyonu önler, hücreleri korur, erken yaşlanmayı önler
– Prostat ve meme kanserlerine iyi gelir
– Haşimatoyu önler
– Kalp hastalıklarına iyi gelir ve felci önler.
– Genç elastik dokuların korunmasını sağlar
– Başta sıcak basması olmak üzere menapoz sıkıntılarını önler
– Kepeğin önlenmesi ve tedavisinde yararlıdır
– Sperm sayısını ve erkekte cinsel gücü arttırır.
– Bağışıklık sistemini güçlendirir.

Selenyum; deniz ürünleri, susam, mantar, lahana, tavuk, karaciğer, kabak, böbrek, buğday tohumu, kepek, domates, brokoli, sarımsak, et gibi ürünlerde bulunur. Saç ve cilt dökülmesi, tırnak düşmesi, hissizlik, kasılma, felç gibi riskleri vardır.
2-3 kez bir iki aylık kürlerde 50 mg alınır.