Oğuzlar; Türkiye, Balkanlar, Azerbaycan, İran, Irak, Suriye ve Türkmenistan’da yaşayan Türklerin ataları olan büyük bir Türk boyudur. Çin kaynaklarında Oğuzlar iyi ata binen, iyi ok ve yay kullanabilen, savaşçı, kolay kolay boyun eğmeyen, asi bir boy olarak tanımlanmaktadır. Oğuzlara Türkmenler de denir. Oğuz adına ilk kez Yenisey Yazıtlarında rastlanmaktadır.
Oğuzlar, Oğuz Kağan’ın altı oğluna bağlı yirmi dört boydan meydana gelmiştir. Bunlardan on ikisi Bozok, on ikisi Üçok koluna bağlıdır. Bozoklar; Kayı, Bayat, Alka Evli, Kara Evli, Yazır, Dodurga, Döğer, Yaparlı, Afşar, Beğ Dili, Kızık, Kargın. Üçoklar ise; Bayındır, Peçenek, Çavuldur, Çepni, Salur, Eymür, Ala Yuntlu, Yüreğir, İğdir, Büğdüz, Yıva, Kınık boylarına ayrılmışlardır. Bugün Türkiye’de yirmi dört Oğuz boyuna ait işaretlere ve yer adlarına sık rastlanmaktadır.

Oğuzların tarih sahnesine çıkması diğer Türk boylarına göre daha geç olmuştur. Göktürk (Türk) Kağanlığının kurulması ile birlikte Hakasya’da boylar halinde yaşayan Oğuzlar diğer Türk Boyları gibi Göktürklerle yaptıkları savaşı kaybederek egemenlikleri altına girmişlerdir. 630 yılında Birinci Göktürk Devletinin zayıflayıp Çin’in kontrolü altına girmesiyle dağılan Oğuzlar İkinci Göktürk Devletinin kurulmasıyla birlikte toparlanarak yeniden Göktürklere katıldılar. 745 yılında İkinci Göktürk Devleti de yıkılınca batıya ve Çin’e göçmüş olan birçok Oğuz Boyu da Ötüken’e geri dönerek Kutluk Bilge Kağan’ın kurduğu Uygur Devleti çatısı altında birleştiler. Altayların batısındaki ve Tanrı Dağları bölgesindeki Oğuz toplulukları ise Gök Türklerin batı kolu olan Türgiş Kağanlığına bağlı olarak varlıklarını sürdürdüler. Oğuzlar 760’lı yıllarda bölgeyi ele geçiren Karluk boyunun kurduğu Karluk Devletinde yer aldılar. Daha sonra bu boyun öncülüğünde Yağma ve Çiğil boylarının da katılımıyla kurulan Karahanlı Devleti içinde Oğuz boyları da vardı.
Oğuzlar, sekizinci yüzyılda Hazar Denizi’nin doğusunda, Seyhun (Siri Derya) ve Ceyhun (Amu Derya) ırmaklarının arasındaki Maveraünnehir bölgesinde Oğuz Yabgu önderliğinde ilk devletleri olan Oğuz Yabguluğu’nu kurdular. Böylece göçebelik yanında yerleşik hayata da adım attılar. Göçebe Oğuzlar daha ziyade koyun, at, deve, sığır yetiştiriciliği ve ticaretle uğraşıyorlardı. Oğuz Yabguluğu bin yılında Kıpçaklar tarafından yıkılınca Oğuzlar ikiye bölündü. Bir kısmı kuzeye giderek bugünkü Kırım, Kazak, Bulgar ve Tatarların atası oldular. Bir kısmı da Çağrı ve Tuğrul Beylerin önderliğinde güneye inerek Büyük Selçuklu Devletinin kuruluşuna katıldılar ve islamı kabul ettiler. Selçuklu egemenliği İran, Irak, Suriye, Güney Kafkasya ve Anadolu’da bir yüzyıldan fazla sürdü. Büyük Selçuklu devleti 1153’te Karahıtaylar ve Karluklar tarafından yıkılınca Oğuzlar dağıldı. Dağılan bu boyların kimileri Harezmşahlara bağlandı, kimileri daha batıya göç ederek Irak’a, Suriye’ye yerleşti, kimileri de Anadolu Selçuklu Devleti’ne katıldı. Anadolu Selçuklulardan sonra kurulan Akkoyunlu, Karakoyunlu gibi Safevi Devletlerinde; Karamanoğulları, Dulkadiroğulları, Germiyanoğulları gibi Anadolu Beyliklerinde; Osmanlı İmparatorluğunda ve Türkiye Cumhuriyetinde Oğuzların çok önemli yerleri ve izleri vardır. Günümüzde Oğuz Türklerinin torunları, Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, İran, Irak ve Suriye gibi ülkelerde yaşamaktadır. Oğuzların torunlarının en fazla yaşadığı coğrafya Anadolu’dur. Oğuzlar içerisinde en kabalık toplum ise Afşarlardır. Bu ülkelerde Oğuz kültürü; halk edebiyatı, destanlar, masallar, türküler ve geleneklerle yaşatılmaktadır. Oğuzlar, hem Türk kültürünün hem de İslam medeniyetinin gelişmesinde büyük rol oynamışlardır. Onların göçebe yaşam tarzı, sosyal yapıları, askeri örgütlenmeleri ve devlet kurma becerileri Türk tarihinin omurgasını oluşturmuştur.