Edebiyattaki roman, hikaye, şiir gibi değişik formlar olduğu gibi müzikte de sözlü ve sözsüz çok sayıda form vardır. Türk sanat musikisinde aynı makamda bestelenmiş eserler birbirine az ya da çok benzeseler de aralarında şarkı, türkü, gazel gibi farklı formlar bulunur.

Türk Sanat Musikisi form bakımından önce ikiye ayrılır. 1) Saz Musikisi (Peşrev, saz semaisi), 2) Sazlı-Sözlü Musiki (Şarkı, Türkü)

1)SAZ MUSİKİSİ: Yalnızca sazların icra etmesi için yazılmış saz eserleri Türk sanat musikisi içinde önemli bir yere sahiptirler. Saz eserlerinin başlıcaları şunlardır.

Peşrev: Peşrev önde giden demektir. Peşrev bir faslın en başında çalınan saz eseridir. Saz eserlerinin arasında en büyük form peşrevdir. Peşrevler, genellikle hane adı verilen dört bölümden oluşur.  Bazı eski peşrevlerin üç haneli olduğu bilinmektedir. Her hanenin sonunda teslim ya da mülazime adı verilen ve melodisi hiç değişmeyen bir bölüm bulunur. Ayrıca teslimi olmayan peşrevler de vardır. Peşrevler birinci hanedeki makamın adıyla anılırlar. Diğer hanelerde başka makamlara geçkiler yapılabilir. Ancak teslim ile yine ilk makama dönülür. Her hanenin sonunda o hanede kullanılan makamın güçlü perdesinde yarım karar yapılır. Peşrevler büyük usullerle yapılmışlardır.

Taksim: Taksim, bir saz eserine veya bir şarkıya başlamadan önce, hanendelere makamın seslerini alıştırmak için doğaçlama olarak icra edilen saz eseridir. Taksimler tek bir saz ile icra edilirler. Taksimde makamların ses dizileri üzerinde dolaşılır ve birden çok makama geçki yapılabilir. Taksimler usule bağlı değildirler. Makamın bütün özelliklerini gösterirler. Taksim yapılırken girilecek makamın güçlüsü, asma kararı ve durağı özellikle belirtilir. Giriş, ara ve geçiş taksimi olmak üzere üç çeşit taksim vardır. Giriş taksimi bir makama başlamadan önce o eserin seslerine kulakları alıştırmak için yapılan tek makamlı taksimdir. Ara taksimi bir faslın ortasında o faslın makamından başlayıp birkaç makam dolaştıktan sonra yine o faslın makamında karar kılan taksimdir. Geçiş taksimi ise ayrı makamlardaki şarkılar arasında bağlantı kurmak amacıyla yapılan taksimlerdir.

Medhal: Genellikle programa başlamadan önce sazların toplu olarak çaldığı küçük saz eserlerine medhal adı verilir. Kısa peşrev olarak da bilinir. Peşrevden daha serbest bir formdur. Genellikle aksak olmayan küçük usullerle ölçülürler. Medhallerin hane ve teslim gibi bölümleri yoktur. İcra edilecek makama girilinceye kadar bestekarın duyuşuna göre çeşitli uzunluklarda olabilir. Medhalin tarihçesi çok eski değildir. Son dönem bestekarları tarafından yazılmış ve benimsenmiştir

Saz Semaisi: Fasılların en sonunda çalınan saz eseridir. Saz semaileri peşrevler gibi dört haneden oluşur. Her hanenin sonunda teslim bulunur. Gerek hane teslim ilişkisi gerekse yarım ve tam karar yerleri bakımından peşreve benzer. Saz semaileri peşrevlerin aksine küçük usullerle ölçülürler. Semailerin ilk üç hanesi aksak semai usulü ile dördüncü hanesi ise daha yürük başka bir usulle ölçülebilir. İlk üç hane peşrevler gibi giriş, geçki gibi özellikleri yansıtır. Dördüncü hane ise serbest olup melodi ve usul yönünden bestekârın arzusuna kalmıştır. Dördüncü hanede genellikle usul geçkisi yapılır. Saz semaileri fasıl sonlarında çalınabildiği gibi bağımsız saz icralarında da yer alabilir. Saz semaileri ritmik ve serbest bir yapıya sahip oldukları için bestekarların severek kullandıkları bir formdur.

Ara Nağme: Bazı eserlere başlanırken yalnız sazların çaldığı küçük bir bölüm bulunur ki buna giriş müziği veya daha yaygın bir deyimle ara nağme adı verilir. Ara nağme bir eserin başında, ortasında ve sonunda olabilir. Eski eserlerin çoğunda ara nağme yoktur. Günümüzde ise ara nağmesiz pek az şarkı yapılmaktadır.

Oyun Havası: Form bakımından kesin bir şekli olmayan ve daha çok küçük usullerle bestelenen saz eserleridir. Bu formda eserlere daha çok halk müziği türünde rastlanmaktadır.

Longa: Yapı bakımından peşreve benzer. Ancak peşrevden daha serbest olarak icra edilir. Longa bir çeşit oyun havasıdır. Longalar 2-4 haneli, teslimli ve teslimsiz olabilirler. Genellikle nim sofyan usulü ile ölçülürler. Longalar Yürük eserlerdir.

Sirto: Longadan daha serbest yapılıdırlar. Haneli ve hanesiz olabilirler. Son hanelerinde usul geçkisi yapılabilir. Yürük icra edilirler ve küçük usulle ölçülürler.

2) SAZ SÖZ MUSİKİSİ: Sesli eserler bir şiirin ya da güftenin değişik makamlarda bestelenmesi ile ortaya çıkan eserlerdi. Sesli eserler şöylece sıralanabilir.

Kar: Kar’lar genellikle terennümle başlayan, geniş içerikli, çeşitli usullerin bir arada kullanıldığı uzun eserlerdir. Fasıllarda kar’dan sonra peşrev, peşrevden sonra da beste formu icra edilir. Karın beste formundan farkı terennümlerin serbest oluşudur. Kar tarzında bestelenmiş eserler bazen uzunluk ve kısalıklarına göre kar, karçe, kar-ı nev, kar-ı natık gibi değişik isimlerle anılırlar.

Beste: Beste kar formundan sonra en geniş içerikli sesli musiki eseridir. Beste dört haneli olarak yapılır. Her hane bir mısraı kapsar. Her mısraın sonunda terennüm adı verilen nağmeler bulunur. Terennüm beste formundaki eserlerde mısra sonlarına eklenen anlamlı, anlamsız ancak melodik seyri olan bölümlerdir. Terennümler hece, tek veya birkaç kelimeden meydana gelebilirler.

Semai: Klasik Türk müziğinde besteden sonra gelen en kapsamlı formlardan biridir. İki tür semai vardır. 1- Ağır Semai   2- Yürük Semai. Ağır Semailer, fasıllarda beste formundan hemen sonra yer alırlar. Adından da anlaşıldığı gibi yapısı ağır, etkili bir formdur. Küçük usullerle ölçülürler. Fasıl icrasında şarkılardan sonra tekrar semai formuna dönülür. Ancak bu sıradaki semailer ağır değil yürük semailerdir. Yürük semailer aynı adı taşıyan usulle ölçülürler. Yürük semailer ağır semailere göre daha hareketli ve canlıdırlar. Yürük semaiden hemen sonra saz semaisi icra edilir ve bu şekilde fasıl tamamlanmış olur.

Şarkı: Türk musikisinde küçük usullerle ölçülen sözlü, terennümsüz, dört haneli eserlere şarkı adı verilir. Genellikle dört mısralık güftelerden meydana gelen şarkılar dört hane olarak bestelenir. Birinci hane zemin, ikinci hane nakarat, üçüncü hane meyan, dördüncü hane ise nakarat adını alır.

Gazel: Bir ses sanatçısının belli bir güfte üzerine yaptığı doğaçlama besteye gazel adı verilir. Gazeller serbest tartımlı ancak makamsal yapısı güçlü eserlerdir. Gazel icracılarına gazelhan denir. Günümüzde gazel formu pek kullanılmamaktadır.

Türkü: Aslında bir halk müziği formu olan türkü, klasik Türk sanat musikisi bestecilerinin bu forma duydukları ilgi sonucu ortaya çıkmıştır. Halk müziği üslubundan farklı bir icra biçimi vardır. Geniş halk kitleleri tarafında benimsenmese de besteciler tarafından günümüzde de kullanılmaktadır.

Köçekçe: Genellikle aynı makamda olan hareketli, neşeli şarkı ve türkülerden oluşan bir sıra besteye denir. Eski dönemlerde çengi ve köçek adı verilen oyuncular için bestelenmiş sözlü eserlerdir.