AB UYUM SÜRECİNDE ÜLKEMİZDE SUNİ TOHUMLAMA VE EMBRİYO
TRANSFERİ ÇALIŞMALARININ GEÇMİŞİ VE GELECEÐİ

GİRİŞ : Avrupa Birliği ile sürdürülmekte olan uyum görüşmelerinde Türkiye’yi en çok zorlayacak konuların başında hayvancılıktaki verim düşüklüğü sorunu gelir.Her türden hayvanlarımızın AB ülkelerine bakınca görece düşük olan bireysel verimlerinin AB ölçütleri düzeyine yükseltilmesi en azından kısa vadede hiç de kolay olmayacaktır.Hayvanların düşük olan bireysel verimlerini artırmanın tek yolu ırk ıslahıdır.Kalıtsal verim gücünün yükseltilmesi anlamına da gelen ırk ıslahının biri üstün erkek kalıtsal yapısının ,diğeri de üstün dişi kalıtsal yapısının yaygınlaştırılması olmak üzere iki temel yöntemi vardır.Üstün erkek ve dişi kalıtsal yapılarının çok sayıdaki hayvana etkinlikle aktarılmaları suni tohumlama ve embriyo transferi teknikleri ile mümkün olabilmektedir.
Suni tohumlama ve embriyo transferi tekniklerinin hayvanlardaki kalıtsal ilerlemeyi hızlandırmaları yanında,genel hayvan hastalıkları içerisinde önemli bir yer tutan üreme organı hastalıklarının önlenmesi konusunda da yadsınamaz işlevleri bulunmaktadır.Üreme organı hastalıkları çokluk doğal aşım sırasında boğalardan ineklere bulaşarak yavru ve süt veriminin düşmesine neden olurlar.Elde güvenilir istatistik veriler bulunmasa da Türkiye’deki inek ve düvelerin yarıya yakınının üreme organı hastalıklarını taşıdıkları varsayılmaktadır.

SUNİ TOHUMLAMA

TANIM: En yalın biçimiyle suni tohumlama, erkek hayvandan hijyenik koşullarda alınan spermanın sulandırıldıktan ve dondurulduktan sonra kızgın dişinin üreme kanalına verilmesi olarak tanımlanabilir.Diğer bir anlatımla suni tohumlama , varoluştan beri hayvanlar arasında doğal olarak süregelmekte olan çiftleşme olayına bir insan ve bir teknik yardımıyla müdahaleden ibarettir.Sıkça dile getirildiğinin aksine suni tohumlama,sadece spermanın dişi üreme kanalına verilmesi ile sınırlı basit bir işlem olmayıp üreme fizyolojisi ile ilgili hemen tüm konuları içeren bütünsel ve çok yönlü bir tekniktir.
TARİHÇE: Osmanlılar döneminde hayvancılıkta suni tohumlamanın kullanıldığına dair her hangi bir bilgi bulunmamaktadır. Cumhuriyetin kuruluşundan hemen sonra Rusya’ya resmi bir ziyaret yapan dönemin Tarım Bakanı bir devlet çiftliğinde kendisine tanıtılan suni tohumlama ile yakından ilgilenmiş ve bu tekniğin en kısa sürede Türkiye’de de uygulanabilmesi için gerekli girişimlerde bulunmuştur.Bu çabalar sonucunda 1926 yılında bir Rus veteriner hekimi Türkiye’ye gelerek Karacabey Harası’nda Türk veteriner hekimlerine suni tohumlama ve döl verimi düşüklüğü konularında kurslar düzenlemiştir.Böylece suni tohumlama tekniğini Dünya’da Rusya’dan sonra kullanan ikinci ülke Türkiye olmuştur.
Daha sonraları, yerli koyun ve sığır ırklarımızın çeşitli ülkelerden ithal edilen üstün kalıtsal yapılı boğa ve koçlarla ıslahı faaliyetlerinde suni tohumlamadan çok geniş ölçüde yararlanılmıştır.Yıllarca başarılı bir biçimde sürdürülen bu faaliyetlere, İkinci Dünya Savaşı süresince suni tohumlama teknisyenlerinin askere alınması ve ödenek yetersizliği gibi kimi nedenlerle bir süre ara verilmiş,halk hayvanlarının ıslahında suni tohumlamanın kullanılmasına savaşın bitimini izleyen yıllarda yeniden başlanmıştır.
Her iki türde de yıllar itibariyle göreceli bir gelişme gösteren suni tohumlamanın geçmişindeki en önemli aşamalardan birisi de 1973 yılında Türkiye’de ilk kez donmuş boğa sperması üretiminin başlamasıdır.
. Suni tohumlama alanında devrim sayılabilecek asıl önemli gelişme 1985 yılında özel ve tüzel kişilerin sığır suni tohumlaması yapabilmelerine olanak sağlayan yönetmeliğin yayınlanmasıdır.Bu yönetmelik sayesinde o güne değin sadece kamuda çalışan teknisyenlerce yürütülen sığır suni tohumlaması çalışmaları Türkiye’de ilk kez serbest veteriner hekimlere de açılmıştır.
ANLAM VE ÖNEM: Suni Tohumlamanın insan,hayvan,teknik ve organizasyon olmak üzere birbirine asla üstünlük taşımaması gereken dört önemli boyutu vardır.Sorunlar ve çözüm önerileri de daima bu boyutlar dikkate alınarak ortaya konulmalıdır.
Suni tohumlamanın insan boyutunu veteriner hekim , hayvan sahibi ve çoban oluşturur. İneklerde başarılı bir gebelik elde etmenin ön koşulu olan kızgınlığın ve en uygun tohumlama zamanının saptanması konusunda bu üç unsura da büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir.
Suni tohumlamanın hayvan boyutunu dişi ve erkek kalıtsal yapısı oluşturur.Dişi kalıtsal yapısı yetiştiricinin elinde bulunan inek yada düve,erkek kalıtsal yapısı ise tohumlamada kullanılan donmuş spermadır. Tohumlamadan sonra oluşacak yavrunun kalıtsal yapısının yarısı inekten yarısı da boğadan köken alır.İneğin kalıtsal yapısı sabit olduğunda boğanın yani donmuş spermanın kalitesi ne kadar üstünse oluşan yavrunun kalıtsal yapısı da o kadar üstün olacak demektir.Bu yüzden sığır suni tohumlamasında kaliteli sperma kullanımına özel bir önem ve öncelik vermek gerekir.
Suni tohumlamanın diğer bir boyutu da uygulanan tekniktir.Dünyanın hemen her ülkesinde sığır suni tohumlamasında rektum-vajina tekniği uygulanmaktadır.Bu tekniğin en büyük avantajı ineğin gebe olup olmadığını yada üreme kanalında gebeliği önleyecek her hangi bir bozukluğun bulunup bulunmadığını veteriner hekime göstermesidir.Görmeden uygulanan bu tekniğin deneyimsiz kişilerce uygulanması durumunda spermanın yanlış yere verilmesi ve gebe ineklerin tohumlanması gibi sakıncaları da vardır.
Organizasyon suni tohumlamanın diğer üç boyutunu da çevreleyen bir özelliğe sahiptir.Bilgili bir yetiştirici,deneyimli bir tohumlamacı,kaliteli ve sağlıklı bir inek,üstün kalıtsal yapılı bir sperma,uygun bir teknik bulunsa bile iyi bir organizasyon kurulamadığı sürece suni tohumlamanın kitlesel başarısından söz edilemez.Bir kaç yıl önce Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerinin kimi illerinde hiçbir fizibilite ve proje çalışması yapılmadan uygulanan yerel organizasyonların başarısızlığı bu konuda en seçkin bir örnektir.

SIÐIR SUNİ TOHUMLAMASI

MEVCUT DURUM: Geçmişte sadece kamu kesimince uygulanan sığır suni tohumlaması günümüzde serbest veteriner klinikleri,yetiştirici birlikleri ve özel şirketler tarafından yapılmakta,devletçe denetlenmektedir.Elde güvenilir istatistik veriler bulunmamakla birlikte Türkiye’de yılda 2.5 milyon adet sığır suni tohumlaması yapıldığı bildirilmektedir.Ancak bu rakamın tohumlanan inek ve düve sayısı mı,yoksa uygulanan tohumlama sayısı mı oluğu konusunda ciddi kuşkular vardır.Son yıllarda devletçe tohumlama başına ödenen desteğin bu sayıyı abartılı bir biçimde artırdığı da ileri sürülmektedir.En iyimser tahminle ulaşılan 2.5 milyon rakamı tohumlanan inek ve düve sayısı bile olsa yine de ülkemizdeki toplam boğa altı inek ve düve sayısının yarısı kadar dahi değildir.Oysa hayvancılığı gelişmiş AB ülkelerinde bu oran %90’ın üstündedir.
Türkiye’de uygulanmakta olan sığır suni tohumlamasında sadece tohumlanan inek ve düve sayıları değil, elde edilen döl verimi de AB ölçütlerine göre son derece düşüktür.Ülkemizdeki genel sığır varlığı dikkate alındığında suni olarak tohumlanan inek ve düvelerden elde edilen döl verimi oranı %50’nin çok altındadır .
SORUNLAR VE ÇÖZÜMLER: Türkiye’de halen uygulanmakta olan sığır suni tohumlamasını gerek tohumlanan inek ve düve sayıları gerekse elde edilen döl verimi oranları bakımından başarılı saymak mümkün değildir.Bu başarısızlığa yol açan etmenler ve sorunun çözümüne ilişkin öneriler şöylece sıralanabilir.
1. İşletme Yapısının Geriliği: Türkiye geneline bakıldığında, AB ülkelerinin tam tersine olarak süt sığırcılığının sadece %3.6 sının bağımsız işletmelerde, geri kalanının ise bitkisel üretim ağırlıklı karma işletmelerde yapıldığı görülür.Böylesi karma bir yapıda hayvancılığa gereken önem verilmemekte;suni tohumlama,koruyucu aşılama,hijyen,enerjili yemlerle besleme gibi olgulara yeterli özen gösterilmemekte,bu nedenlerle ortaya çıkan döl verimi düşüklüğü sorunundan ise en başta suni tohumlama olumsuz yönde etkilenmektedir.
Süt sığırı yetiştiriciliğindeki bu ilkel yapıyı kısa sürede değiştirmek mümkün değildir.Ne var ki,öncelikle gerice yörelerden başlamak üzere; sadece süt sığırcılığı ile uğraşan ,kaba yemini kendi üretebilen,kar-zarar hesabı yapan ,devletin teşviki ve kredi desteği ile kurulacak Küçük-Orta Ölçekli Aile Hayvancılık İşletmeleri’nin yaygınlaşması uzun dönemde suni tohumlamanın gelişimine önemli katkılar sağlayabilir.
2. Döl Verimi Düşüklüğü: İneklerde döl verimi düşüklüğüne neden olarak suni tohumlamanın başarısını olumsuz yönde etkileyen etmenler şöylece sıralanabilir.
a) Barınak : Türkiye’deki inek ve düvelerin büyük bir çoğunluğu geleneksel olarak dar,havasız,ışıksız,ilkel barınaklarda bağlamalı sistemle yetiştirilmektedir.Yeterli ışık ve oksijen alamayan inek ve düveler bağışıklık sistemlerinin zayıflaması nedeniyle her türlü hastalığa,o arada da üreme organ hastalıklarına daha kolaylıkla yakalanırlar.Öte yandan,yeterli ışık alamayan inek ve düvelerde hormon dengesi bozulmaktadır.Ayrıca,inekler ve düveler ahırda sürekli olarak bağlı tutuldukları için gaitaları üzerinde yatmak zorunda kalmakta,üreme organları enfeksiyonlara daha açık hale gelmektedir.Tüm bu olumsuz koşullar inek ve düvelerde kızgınlık döngüsü düzensizliklerine neden olarak suni tohumlamanın başarısını olumsuz yönde etkilemektedir.
Bu önemli sorun,Türkiye’de giderek sayıları artan açık,yarı açık ve serbest dolaşım sistemli barınakların yaygınlaştırılması suretiyle çözümlenebilir.
cool.gif Beslenme: Türkiye’de tohumlanan inek ve düvelerin önemli bir bölümü enerji açlığı sorunu ile karşı karşıyadır.Özellikle enerjili yemlerden yoksun meralardan beslenen inek ve düvelerde Negatif Enerji Balansı da denilen bu sorun daha da büyük boyutlardadır.Negatif Enerji Balansı hormon dengesini bozarak kızgınlık döngüsü düzensizliklerine neden olmakta,bu da suni tohumlamanın başarısını olumsuz yönde etkilemektedir.
Bu sorun ahırda,özellikle de merada beslenen inek ve düvelere olanakların elverdiği ölçüde kaliteli kaba yem verilerek ve mineral-vitamin-iz element takviyesi yapılarak çözülebilir.
c) Üreme Organı Hastalıkları: Türkiye’de tohumlanan inek ve düvelerin neredeyse yarıya yakını çeşitli üreme organı hastalıklarına yakalanmış durumdadır.Bu hastalıklar inek ve düvelerin üreme organlarında yangısal değişiklikler oluşturmak suretiyle döllenmeyi,dolayısıyla da gebeliği önleyerek suni tohumlamanın başarısını engellemektedirler. Üreme organı hastalıkları suni tohumlama uygulanmayan sürülerde çiftleşme yoluyla boğadan ineğe bulaşabilmektedir.
Bu sorun, inek ve düvelerin üreme organı hastalıklarına karşı koruyucu olarak aşılanmaları ve tabii tohumlamanın tümüyle terk edilerek suni tohumlamanın yaygınlaştırılması suretiyle çözülebilir.
3. Tohumlama Hataları: Tohumlama hataları suni tohumlamanın başarısını etkileyen en önemli faktörlerden biridir.Öteki tüm koşullar yerinde olsa bile tohumlama esnasında yapılacak en ufak bir hata gebeliğin oluşmasını engeller.Sırf ucuz olsun diye dölleme gücü düşük sperma kullanmak;zamanında takviye yapılmadığı için tanktaki azot düzeyinin payetlerin altına düşmesi ;payetlerin dış ortamda soğuğa ve güneş ışığına uzun süre maruz kalması;öngörülmüş çözme ısısı ve süresine uymamak;hijyenik çalışmamak;kızgın olmayan, gebe veya üreme sağlığı bozuk inekleri tohumlamak, spermayı yanlış yere vermek ,gereksiz hormon uygulamak gibi hususlar tohumlama hatalarının başlıcalarını teşkil eder.Çoğu basitmiş gibi görünen bu hataların teki bile suni tohumlamayı başarısız kılmaya yeter.
Tohumlama hatalarını önlemenin tek yolu etkin bir veteriner hekim eğitiminden geçer.Benim de çok kez eğitici olarak içinde bulunduğum,sırf sertifika vermek adına orada burada düzenlenen göstermelik kurslar yerine;bakanlığın ,odaların ve fakültelerin ortak girişimiyle Türkiye’nin bana göre beş ayrı bölgesinde oluşturulacak ve başta yeterli sayıda uygulama ineği ve ekipmanı olmak üzere tüm koşulları sağlanmış yatılı merkezlerde periyodik suni tohumlama kursları düzenlenmelidir.
4. Yetiştirici Hataları: Suni Tohumlamanın başarısında yetiştirici hatalarının rolü büyüktür.Kırsal kesimde yer alan küçük ölçekli aile işletmelerinde hayvanlara erkeklerden çok kadınlar bakar.Kadınlar sabah hayvanın yemini ve suyunu vermek üzere ahıra girdiklerinde yapacakları ilk iş ineklerinin kızgın olup olmadığını anlamaktır.Meraya dayalı sürü hayvancılığında kızgın ineklerin tespiti görevi ise çobanlara düşer .Kadınlar ve çobanlar kızgınlık tespitinde hata yapar yada kızgın ineği zamanında veteriner hekime bildirmezlerse gebelik şansı büyük ölçüde azalır.
Yetiştirici hatalarının önlenmesi hayvanlara bakan kadınların ve çobanların eğitimi ile mümkündür.Son yıllarda etki alanları iyice genişleyen yetiştirici birlikleri ,veteriner hekimlerin de desteğini alarak düzenleyecekleri uygulamalı kurslarda yetiştiricileri; ahır hijyeni, kızgınlık tespiti,hayvan besleme,doğuma yardım,hayvan hastalıkları gibi konularda eğitmelidirler.
5. Organizasyon Hataları: Türkiye’de sığır suni tohumlaması serbest veteriner klinikleri,yetiştirici birlikleri ve bakanlıktan izinli şirketler tarafından uygulanmaktadır.Yıllardır savunulduğu gibi kamu kesiminin bu alanı terk ederek denetleme görevini üstlenmesi yerinde olmuştur.Ne var ki, sahadaki karmaşık durum halen devam etmektedir.Özellikle son birkaç yıldır devletçe tohumlama başına verilen maddi destek haksız rekabeti ve kimi kural dışı uygulamaları ne yazık ki artırmıştır.Serbest veteriner klinikleri arasındaki rekabet kalitesiz sperma kullanımına ve ücret adaletsizliğine yol açmakta,yetiştirici birliklerinin kendi üyelerine maaşlı elemanları vasıtasıyla sundukları tohumlama hizmeti veteriner kliniklerinin tepkisini çekmektedir.Özellikle Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgeleri’nde, bakanlık izinli özel şirketler suni tohumlamayı sadece devlet desteğinden yararlanmayı amaçlayan ticari bir faaliyet olarak görmekte ve bu nedenle de deneyimsiz veteriner hekim çalıştırmayı yeğlemektedirler.Bu arada kamu kesimi de denetleme ve eş güdüm gibi temel işlevlerini teknik eleman sıkıntısı yüzünden gereğince yerine getirememektedir.Tüm bu karmaşık yapı hiç kuşkusuz en başta suni tohumlamayı olumsuz olarak etkilemekte ,çağdaş ve AB ölçütlerine uygun bir organizasyonun yaşama geçirilmesini geciktirmektedir.
AB’nin hayvancılığı gelişmiş ülkelerinde sığır suni tohumlaması genelde yetiştirici birliklerinin oluşturduğu organizasyonlar tarafından yürütülmektedir.Bu organizasyonlarda birliğin kendi veteriner hekimleri ve sözleşmeli serbest veteriner klinikleri görev yapmaktadır.AB ülkelerindeki veteriner klinikleri çokluk ev hayvanları,domuz,sığır ve at hastalıkları konusunda çalışmaktadırlar.Biz de ise, büyük şehirler dışındaki veteriner kliniklerinin faaliyet alanlarının büyükçe bir bölümünü sığırlarda ilaç satımı, koruyucu aşılama ve suni tohumlama faaliyetleri oluşturmaktadır.
Çözüm olarak son zamanlarda etki alanları hızla genişleyen yetiştirici birliklerinin oluşturacakları sığır suni tohumlaması organizasyonlarında sözleşmeli olarak bölgedeki veteriner kliniklerinin görevlendirilmesi,yetiştirici birliklerinin etki alanı dışındaki bölgelerde ise veteriner kliniklerinin tohumlamayı odaların koyacağı kurallar çerçevesinde yürütmesi önerilebilir.Ayrıca gerek veteriner klinikleri arasında, gerekse veteriner klinikleri ile yetiştirici birlikleri ve özel şirketler arasında yaşanan ve haksız rekabete yol açan sorunların çözümünde veteriner hekim odalarının daha etkin rol alması gerekir.
6. Devlet Desteği: Son yıllarda suni tohumlama başına veteriner hekimlere ve şirketlere ödenen devlet desteğinin kimi sorunlara yol açtığı bilinmektedir.Bu sorunlar hem anılan kesimlerden hem de devletten kaynaklanmış olabilir.Böylesi bir desteğin kaybedilmesi yerine daha etkin denetlenmesi ve ödemelerin zamanında yapılması büyük önem taşır.Bu bağlamda veteriner hekim odalarına ve devletin ilgili kurumlarına büyük görev düşmektedir.Öte yandan, etkin denetim yapması gereken veteriner hekim odalarının sınırlı olan yetkilerinin artırılması konusundaki girişimlere de tez elden başlanmalıdır.

KOYUN SUNİ TOHUMLAMASI

Türkiye’deki yünlü dokuma sanayinin ince yapağı gereksinimini yurt içinden sağlamayı amaçlayan Merinos-Kıvırcık ve Merinos-Ak Karaman melezlemesi çalışmalarında 1950 yılından itibaren suni tohumlamadan da geniş ölçüde yararlanılmış, tohumlanan koyun sayısı 1970 yılında 300.000 e kadar çıkmıştır.Ne var ki,aynı yıl yürürlüğe giren yeni personel yasasının teknisyen primlerini kaldırması,yurt dışından ucuz yapağı ve suni elyaf ithalatının artması,azmanlıktan dolayı para eden Fı melezi erkek ve dişi kuzuların ticari amaçla satılması gibi nedenlerden dolayı hızla gerileyen koyun suni tohumlaması 1980 li yıllarda artık hiç uygulanamaz duruma gelmiştir..Bu gerilemede, koç spermasının sulandırılarak ve dondurularak kullanılması konusunda yapılan bilimsel araştırmaların yeterli döl verimi sonuçlarını vermemesi nedeniyle taze sperma ile tohumlama tekniğinin yıllar boyu hiç değişmeden kalmasının da rolü olmuştur.
Türkiye’nin mevcut koşulları suni tohumlamanın sürü koyunculuğunda yeniden uygulanacağına dair bir umut vermemektedir.Ancak,ekonomik koyunculuk yapılan işletmelerde iki yılda üç kuzu elde etmek amacıyla suni tohumlamadan ve kızgınlığın hormonla toplulaştırılması tekniklerinden yararlanılabilir.

EMBRİYO TRANSFERİ

Çokluk üstün dişi kalıtsal yapısının yaygınlaştırılması amacıyla başvurulan embriyo transferi yöntemi, Dünya’da yaklaşık elli yıldır bilimsel araştırmalara ve özellikle süt ineklerinde sınırlı saha uygulamalarına konu olmaktadır.Bu teknikte,genelde tek yavru doğuran ineklere hormon verilerek birden çok sayıda yumurta oluşturmaları sağlanmakta,tohumlanan verici inekte oluşan embriyolar uygun tekniklerle alınarak ya olduğu gibi ya da dondurulup saklandıktan sonra alıcı ineklere yine uygun tekniklerle nakledilmektedir.
Embriyo transferi tekniği Türkiye’deki süt ineklerinde gerek araştırma gerek uygulama bazında sınırlı da olsa denenmiştir.Ne var ki, bu çalışmalar embriyo transferinin geniş bir sürüde etkin ve yaygın biçimde uygulanması olanağını bir türlü verememiştir.Bunda,yöntemin pahalı olması yanında uygulamanın yapılacağı ineklerin üreme sağlığının bozuk olmasının da rolü büyüktür.
Embriyo transferinin orta ve büyük ölçekli süt sığırcılığı işletmelerinde damızlık gücünü yitirmekte olan üstün verimli ineklerden daha çok yararlanmak amacıyla kullanılması tavsiye edilir.Ayrıca,yurt içinde ve yurt dışında üretilen donmuş embriyoların üreme sağlığı yerinde ineklerde kullanılmasına devam edilmelidir.Embriyo transferinin yakın bir gelecekte Türkiye hayvancılığında yaygınlık kazanması beklenmemektedir.Kaldı ki, Avrupa Birliği’nin hayvancılığı gelişmiş ülkelerinde de bu teknik süt sığırcılığında büyük bir yayılma alanı bulamamıştır.