Veteriner Hekimliği tarihine adını altın harflerle yazdırmış meslek büyüklerimizi hatırlatmak adına başladığımız yazı dizisinin bu bölümünde şair, tiyatro ve operet yazarı, çevirmen, veteriner hekimi, akademisyen, edebiyatçı ve siyasetçi bir büyüğümüzü, Prof.Dr.Selahattin Batu’yu tanıtmaya çalışacağım.
Selahattin Batu, 25 Aralık 1905 yılında Çanakkale’nin Eceabat İlçesinde Dünyaya geldi. İlk öğretimini Lapseki’de, orta öğretimini Gelibolu’da tamamladıktan sonra 1921 yılında İstanbul Öğretmen Okuluna kaydoldu. Aynı yıl girdiği bir sınavı kazanarak İstanbul Yüksek Veteriner Okulu’na nakil oldu. Yüksek öğretimini 1925 yılında bitiren Batu, 1926 yılında aynı okula asistan olarak atandı. Selahattin Batu 1927 yılında Tarım Bakanlığı tarafından gönderildiği Almanya’da Hannover Veteriner Yüksek Okulu ve Berlin Ziraat Fakültesinde ihtisasını ve doktorasını tamamlayarak 1930 yılında Yurda döndü. Batu, Veteriner Yüksek Okulunun 1933 yılında Ankara’da açılan Yüksek Ziraat Enstitü’süne katılıp Veteriner Fakültesi adını alması üzerine bu Fakültenin Zootekni Enstitüsüne şef olarak atandı. 1936 da doçent, 1941 de profesör olan Batu iki dönem de Fakülte Dekanlığı görevinde bulundu. Batu ayrıca Hasanoğlan Köy Enstitüsünde zootekni dersleri de vermiştir. Selahattin Batu 1943 yılında 7.Dönem Çanakkale Milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yaptı. Dört yıl sonra bu sefer Ankara Üniversitesine katılan Veteriner Fakültesine dönen Batu emekli olacağı 1969 yılına kadar bu Fakültede Zootekni Kürsüsü Başkanı olarak akademik yaşamını sürdürdü. Selahattin Batu, Türk Dil Kurumu Üyeliği, Unesco Yönetim Kurulu Üyeliği ve Uluslar Arası Yazarlar Birliği Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde de bulundu. 24 Mayıs 1973 yılında vefat eden Batu’nun 31 kitabı ve 40 dan fazla makalesi bulunmaktadır. Çok iyi derecede Almanca ve Fransızca bilen Batu, ünlü diplomat ve siyasetçi İnal Batu’nun babası, sanatçı Pelin Batu’nun da dedesidir.
Selahattin Batu edebiyata şiir yazarak başlamıştır. Öğrenciliğinde Aydınlık Dergisine şiirler yazmakla başlayan şairliği daha sonraları Varlık, Türk Dili ve Hisar Dergisi ile devam etmiştir. Şair şiirlerini Bursa’da Yeşiller (1949) ve Rüzgarlı Su (1961) adlı kitaplarda toplamıştır. Şiirlerinde yalın, anlaşılır bir dil kullanmış, doğaya ve insana önemli yer vermiş, yaşama dair gözlemlerini ve izlenimlerini öne çıkarmıştır. Ayrıca, ünlü Alman Şairi Goethe’nin eselerini Türkçeye çevirmiştir. Şair’in şiirlerinden bir örnek aşağıdadır.

Esiriz, esirliğe razı.
Memnunuz her şeyinden dünyanın.
Yetişir hayranlığımıza bir kuş bile bazı.
Biz, güzelliğe razıyız, faniliğe razı.

Selahattin Batu yazarlığa 1942 yılında Ulus Gazetesinde başlamıştır. Yazıları daha çok düz yazı, gezi notları ve deneme türlerindedir. Ayrıca batılı bir çok eseri de Türkçeye çevirmiştir. Suut Kemal Yetkin ile birlikte 1947 yılında çıkardıkları Edebiyat ve Sanat Dergisinde çok sayıda yazısı yayınlanmıştır. Yazarın İnsan ve Sanat (1945 ) adlı bir deneme yazısı ile Romancero (1953), İsviçre Günleri (1966), Avusturya ve Venedik Günleri (1970), İspanya Büyüsü (1972) adlı gezi notları mevcuttur. Yazar tüm yazılarında canlı, şairane bir dil ve renkli bir üslup kullanmıştır.
Selahattin Batu’nun tiyatro eserlerinde Yunan trajedilerinin etkisi görülür. Konularını Türk ve Yunan efsanelerinden alan bu oyunlarda hümanist görüşe ağırlık verilmiştir. Ankara Devlet Tiyatrosunda sahneye konulan Güzel Helena adlı oyunu manzum olarak Almancaya çevrilmiş ve Avusturya’da Bregenz’de yapılan Uluslar Arası Tiyatro Eserleri Yarışması’ nda ikincilik ödülü kazanmıştır. Aynı oyun Viyana Devlet Tiyatrosu tarafından Bregenz’de oynanmıştır (1950). Batu, eski Yunan trajedisine uyan eserler yazan ilk Türk şâiridir.Yazarın Güzel Helena (1954) dışında, İphigenia Tauriste (1943), Kerem ile Aslı (1943), Oğuzata (1955) sayılabilir. Yazar ayrıca, Adnan Saygun’un Atatürk Oratoryosu için bir bölüm ve yine Adnan Saygun’un Kerem (1953) ve Köroğlu (1971) operetleri için de birer libretto yazmıştır. İphigenia Tauriste adlı eserinde Europides ve Goethe ile ortak olarak İphigenie mitolojik kahramanını kullanmıştır. Kerem adlı operete yazdığı bölümde ise başta Mevlana olmak üzere kimi tasavvufi ögelere de yer vermiştir.
Çok yönlü bir insan olan ve Yurt dışında da tanınan hocamızı saygı, minnet ve minnetle anıyorum.