Değerli meslektaşlarım,Tahsin Hocanın saptamalarına aynen katılıyorum.
Yalnız, hayvancılık konusu yok değil vardır. Yüz günlük programda
yetiştiricilere 50.000 koyun dağıtılacağı söylenmiştir. Yüz günde
50.000 damızlık koyun yetiştirilemeyeceğine göre ithal edilecek
demektir. İthal koyunların Türkiye koşullarına uyum sağlayamayacağı
herkesçe bilinen somut bir gerçektir. Sonuçta milyonlarca lira
karşılığı döviz ödenip satın alınan ve yetiştiricilere dağıtılacak
olan koyunlar kısa sürede ya verim vermeyecek, ya kısır kalacak ya da
mikrobik hastalıklardan dolayı ölüp gidecektir. Maksat üzüm yemek
değil bağcıyı dövmektir. Bu suretle yandaş ithalat lobilerine rant
sağlanmış olacaktır. Kaldı ki, Türkiye’de koyunculuk son on yıl
içerisinde sistemli olarak ortadan kaldırılmıştır. Köye Dönüş ve Üç
Yüz Koyun Projeleri daha başlamadan bitmiş, dağıtılan koyunlardan eser
kalmamıştır. Diğer hayvancılık konularının yüz günlük programda yer
almayışının nedeni de, çözüm odaklı, sözde yerli ve milli bir duruştan
ziyade ithalata dayalı hayvancılık politikalarının devrede olmasıdır.
Yılda 500.000 hayvan ithal edeceğiz denemeyeceğine göre hiç bahsetmeme
yolu seçilmiş olabilir. Mevcut politikalarla hayvancılığın sorunlarına
çözüm getirilemeyeceği bir gerçektir. Son süt fiyatı tespiti
Türkiye’deki hayvan yetiştiricilerinin ne kadar güçsüz ve örgütsüz
olduğunu göz önüne sermiştir. Türk Veteriner Hekimleri Birliği hangi
konuda ses çıkarmıştır ki bu konuda çıkaracaktır. Çözüm, hayvan
yetiştiricilerinin ” Türkiye Hayvancılık Birliği ” adı altında tek bir
örgütte güçlerini birleştirmeleri ve hükmet nezdinde demokratik baskı
oluşturmalarından geçmektedir. Saygılarımla,