“Veterinerden TÜBİTAK Başkanı olmaz” söylemi son günlerde siyasal bir içerik de kazanarak özellikle sosyal medyada tartışma konusu oldu. Aslında bir gaf olarak değerlendirilebilecek bu söylem uyarılara rağmen geri dönülmediği, hatta bir kez daha yinelendiği için büyük tepki çekti. Ben bu yazımda, ”veteriner hekiminden neden TÜBİTAK başkanı olur?” sorusuna yanıt aramaya çalışacağım.
“İnsan hekimlerinden doktor dışında her şey olur söylemi” biz veteriner hekimleri için de geçerlidir. Mesleğimizin şanlı tarihine bakıldığında spor, müzik, edebiyat, bilim ve kültür alanında Türkiye’ye mal olmuş çok sayıda veteriner hekiminin bulunduğu görülecektir. Her şeyden önce, mesleğimizi küçük gören kişilere; İstiklal Savaşında şap ve sığır vebası gibi hastalıklara yakalandıkları için ordumuzun muharebe gücünün zayıflamasına neden olan öküzleri iyileştirip savaşın kazanılmasında büyük katkıları dokunan meslektaşlarımıza ithafen bir büyük komutanın söylediği, “ Türk veteriner hekimleri olmasaydı istiklalimizi kazanamayacaktık “ özlü sözünü hatırlatmak isterim.
Şimdi de çeşitli alanlarda ilkleri başarmış meslektaşlarımızı sizlere kısaca tanıtmaya çalışacağım. Şiir alanında ünlenmiş meslektaşlarımızın başında hiç kuşkusuz milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy gelmektedir. İstanbul’daki Yüksek Veteriner Okulundan birincilikle mezun olan Ersoy yıllarca Anadolu’da veteriner hekimi olarak görev yapmıştır. Bir yandan mesleğini icra ederken bir yandan da çeşitli dergilerde şiir yazmaya başlayan şair; Balkan, Çanakkale ve İstiklal Savaşları sırasında kurtuluş mücadelesine şiirleri ve fikirleri ile büyük destek olmuştur. En önemli eseri her Türkün ezbere söylediği İstiklal Marşımızdır. Edebiyat ve fikir alanında ünlenmiş olan Ziya Gökalp ise Veteriner Yüksek Okulunda okumuş, ancak Türkçülük yaptığı savı ile son sınıfta okuldan uzaklaştırılmıştır. Son dönemin önemli şairlerinden ve operet yazarlarından Prof.Dr.Selahattin Batu ise yıllarca Yüksek Ziraat Enstitüsü Veteriner Fakültesi ve Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesinde zootekni hocası olarak görev yapmıştır. Batu’nun; Varlık, Türk Dili ve Hisar Dergilerinde şiirleri yayınlanmıştır. Yazar, Adnan Saygun’un Atatürk Oratoryosu için bir bölüm ve yine Adnan Saygun’un Kerem ve Köroğlu operetleri için de birer libretto yazmıştır. Kerem adlı operete yazdığı bölümde ise başta Mevlana olmak üzere kimi tasavvufi ögelere yer vermiştir. Mehmet Turan Yarar yine son dönemin halen yaşayan bir veteriner hekimi ve şairidir. Yarar, ünlü şair ve yazar Nurullah Ataç tarafından, “Şiir kalemizin en yüksek burçlarından, günümüzde aruz veznini en iyi kullanan iki üç şairden biri” olarak nitelenmiştir. Şairin,çoğu ünlü bestekar ve udi Çinuçen Tanrıkorur tarafından bestelenmiş beş yüzün üzerinde şarkı sözü bulunmaktadır. Neyzen Yavuz Yekta da, Türk müziği alanında ünlenmiş bir veteriner hekimidir. Dedesi ünlü müzikolog Rauf Yekta’nın yanında yetişen Yavuz Yekta, yeni bir ses sistemi bularak Türk müziğine katkıda bulunmuştur.
Spor alanında ünlenmiş olan veteriner hekimi Zeki Rıza Sporel yıllarca Fenerbahçe Futbol Kulübünde ve Milli Takımda top oynamış ve kaptanlık yapmıştır. Sporel, Milli Takımda ve Fenerbahçe’de en fazla gol atan futbolcu unvanını kazanmıştır. Ayrıca Futbol ve Su Sporları Federasyonları başkanlıkları ile Tenis Milli Takımı oyunculuğu da yapan Sporel Türk spor tarihine adını altın harflerle yazdırmıştır.
Bilim alanında ünlenmiş veteriner hekimlerinin başında hiç kuşkusuz Prof.Dr.Süreyya Tahsin Aygün gelmektedir. Askeri veteriner hekimi olan Aygün orduda tuğgeneralliğe kadar yükselmiştir. İstiklal savaşı sırasında ürettiği aşı ve serumlarla o dönemde ordunun motor gücü olan öküzleri iyileştirerek savaşın kazanılmasında önemli rol oynamış ve istiklal madalyası ile ödüllendirilmiştir. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesindeki hocalığı sırasında yaptığı çalışmalarla sığır vebası ve antraks aşılarını da ilk kez üreten Aygün emekliliğinden sonra doku kültürü alanında çalışmalarını sürdürmüş, kök hücreleri kullanarak insanlardaki teratoljik vakaları tedavi ederek bu konuda ilkler arasına girmiştir. Aygün ayrıca hamilelerde kullanılan Talidomid adlı ilacın Türkiye’ye girişini engelleyerek binlerce sakat çocuğun doğmasını önlemiştir. Yine Ankara Üniversitesi İç Hastalıkları Kürsüsü hocalarından Ord.Prof.Dr.Samuel Aysoy, canlı ve cansız maddelerden çıkan dalgalar vasıtasıyla cisimleri keşfetme ilmi olarak tanımladığı Radiestezi ile uğraşmış ve elindeki bir sarkaç vasıtasıyla hasta hayvan ve insanları teşhis ve tedavi etmiştir. Türkiye’ye, bugün çok yaygın olarak kullanılan suni tohumlamayı Dünyada Rusya’dan sonra ikinci olarak getiren Türk Veteriner Hekimleri Fahri Araz, İsmail Hakkı Ünveren ve Tahsin Muslu nasıl unutulabilir? Türkiye’de sığırlarda embriyo transferini ilk uygulayan Prof.Dr.İ. Kamuran İleri ve arkadaşları ile, koyunlarda ilk klonlamayı gerçekleştiren Prof.Dr.Sema Birler ve arkadaşları biyoteknoloji ilmine imzalarını atmış veteriner hekimleri değil midir? Boğa spermasını Türkiye’de sıvı azotta ilk kez donduran Veteriner Hekimleri Yavuz Kinalp ve Mehmet Kozandağı’nın adlarını anmamak olabilir mi? Fransa’da çalıştığı laboratuvarda insanlarda da ölümlere neden olan atların ruam hastalığına karşı geliştirdiği aşıyı denek bulamayınca kendine yapan ve ruamdan ölerek şehit olan kahraman Yüzbaşı Kemal Cemil Beyi hatırlamamak mümkün mü?
Ancak bir bölümünün adlarını anabildiğim bu değerli meslektaşlarımız sanıyorum “veteriner hekiminden TÜBİTAK başkanı olmaz” söylemine verilecek en büyük yanıttır.