Beş gün önce beklenmedik bir kaza sonucu diz kapağı kemiğim kırıldığı için şu anda evde yatıyorum. Bu arada doğal olarak elimden bilgisayarım düşmüyor ve sürekli gruplarımıza gelen iletileri takip ediyorum. Ama beş gündür diz kapağımın verdiği ıstıraba bir de mesleğimizde yaşanan son olumsuzlukların verdiği ıstırap eklendi. Aslında yazmamak için sürekli kendime telkinde bulunuyorum ama yine de dayanamıyorum. Önce artık pet hayvancılığına hizmet etmekten çok mafyaya hizmet eder hale gelen petshopları denetlemeye giden meslektaşlarımıza saldırıda bulunuluyor, ardından da bütün sermayesi sansasyon yaratmaktan ibaret olan kendini bilmez bir doktor bozuntusu saçma sapan laflar ediyor, o arada satır arasında mesleğimize de hayasızca dil uzatıyor ve ne yazık ki medyada bu saçmalığı manşet yapıyor. Önce sondan başlayayım, sevgili meslektaşımız Serdar Topaçlıoğlu çok güzel ifade etmiş, bizim fakültelerimizin ilgili ana bilim dalları normal zamanlarda bu konularda açıklama yapmadıkları gibi zaman zaman medyada yer alan bu saçmalıklara anında cevap da vermiyorlar, veriyorlarsa bile ne yazık ki medyada yer almıyor. Bu konu gruplarımızda defalarca dile getirildiği halde nedense bir türlü harekete geçemiyorlar. Sevgili Serdar sorunu çok açık seçik ortaya koyduğu için ben hayırlısı demekten başka söyleyecek bir söz bulamıyorum ve herkese o iletiyi okumalarını öneriyorum.
Petshop konusu artık mesleğimiz açısından da kanayan bir yara haline geldi. Öncelikle denetleme sırasında şiddete uğrayan değerli meslektaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Ardından da artık “şiddeti kınıyoruz”, “şiddete hayır” gibi hamasi sloganları bir tarafa bırakıp meslek örgütlerinin önderliğinde etkin eylemler planlayalım diyorum. Diyorum da hangi meslek örgütü ile? Bu konuda başı çekmesi gereken TVHB Merkez Konseyinin her nedense hiç sesi çıkmıyor. Eski Konsey hiç olmazsa arada bir mektup yazıp işi idare ederdi. Gelen gideni aratır misali yeni Konsey üstüne ölü toprağı serpilmiş gibi mektup bile yazmaktan aciz durumda. Her zaman söylüyorum, örgütlerimiz mesleğimize karşı yapılan saldırılara karşı etkin cevaplar vermezlerse, mesleğimizin kazanılmış haklarını gasp edenlere karşı eyleme geçmezlerse şanlı Türk Veteriner Hekimliği petshop mafyasının ve bilim adamı geçinen uyduruk insanların oyuncağı olmaktan kurtulamaz. En kötüsü de meslek örgütlerimizi yönetenler gelecek mesleki kuşakların vebalini altında ezilip kalırlar. Çözüm aslında çok basittir. Söyleye söyleye dilimde tüy bitti. Meslek örgütlerimiz ne yapıp yapıp hem mesleki sorunlarımızı iletmede ve mesleğimizi geniş halk kitlelerine tanıtmada hem de mesleğimize ve meslektaşlarımıza karşı yapılan saldırılara karşı koymada mutlaka medyayı en etkin biçimde kullanmalıdır. Eğer içlerinde bunu yapabilecekler kişiler yoksa profesyonel yardım almalı ve bir Basın Danışmanlığı kurumu oluşturarak medya ilişkileri güçlü bir gazeteciye para verip bu kurumun başına geçirmelidir. Diğer bir adı da İnformatik olan Çağımızda medyadan daha güçlü silah yoktur. Bu sağlandığı taktirde diğer tüm sorunlarımızın çözümünün kolaylaşacağı kuşkusuzdur. Sözlerimi, fazla uzatmadan ulusal şairimiz ve meslektaşımız Mehmet Akif’in şu dizeleriyle bitirmek istiyorum. Ölürsem görmeden mesleğimdeki ümit ettiğim feyzi / Yazılsın seng-i kabrime (mezar taşıma) mesleğim mahzun ben mahzun.