BİR YAZININ ANIMSATTIKLARI

 

Değerli meslektaş&ım Ekrem Erkan’&ın elinizdeki derginin önceki say&ılar&ından birinde yay&ınlanan “Deniz Bitti (mi) “ başl&ıkl&ı yaz&ıs&ı üzerine okuduğunuz sat&ırlar&ı karalad&ım.Ekrem Erkan an&ılan yaz&ıs&ında benim daha önce Dernek dergisinden yay&ınlanan bir yaz&ımdan da (Gökçen,H.: Meslek Politikas&ı Üstüne Kimi Çeşitlemeler.Vet.Hek.Dern.Derg.,65-1, 1994 ) kimi al&ınt&ılar yaparak mesleğimizdeki gerilemenin olas&ı suçlu ya da suçlular&ı aras&ında taraf&ımdan ortaya at&ılan iki konunun (Kamu veteriner hekimliğinin özgür olmad&ığ&ı ve eğitim-öğretimin yeterince çağdaşlaşamad&ığ&ı ) fazlaca önem taş&ımad&ığ&ın&ı ya da tek baş&ına suçlular&ın bunlar olmad&ığ&ın&ı içtenlikle dile getiriyor.Kendisine bu konuda kat&ılmamak olas&ı değil..Zaten ben de ad&ı geçen yaz&ımda mesleğimizin kamudaki durumunu irdelerken olgulardan sadece ikisine o kal&ın çizgilerle alt&ın&ı çizerek k&ısaca değinmiş,sonunda da yaz&ım&ı bitirirken yapt&ığ&ım gibi görüşlerimin ille de doğruluk iddias&ı taş&ımad&ığ&ın&ı,amac&ım&ın sürekli eksikliğini duyduğum yeni tart&ışmalar&ı başlatmak olduğunu yineleyerek belirtmiştim.Nitekim,Say&ın Erkan’&ın yaz&ıs&ı benim bu konudaki amac&ıma bir ölçüde de olsa ulaşt&ığ&ım&ı,medyatik deyimi ile polemik yaz&ılar&ın&ın mesleğimizin gündemine de yavaşça girmekte olduğunu göstermesi bak&ım&ından son derecede yararl&ı olmuştur.

Bu esintiden de yararlanarak mesleki sorunlara ilişkin kimi yeni düşüncelerimi okuyucuyu s&ıkmamak için elimden geldiğince hikayeleştirerek ve geçmişten an&ımsatmalar yaparak sunmak istiyorum.

Öğrenciliğim d&ış&ındaki 25 y&ıll&ık Veteriner hekimlik yaşam&ımda gerek meslek örgütlerinde gerekse fakültelerde her düzeyde görev yapm&ış bir kişi olarak gözlemlediğim üç temel olgu özgüven tart&ışma eksikliği, hayvanc&ıl&ık bakanl&ığ&ı kurma hobisi ve ziraat mühendisliği fobisidir. Asl&ında bu üç temel olgudan son ikisi ile ilki aras&ında gizli bir neden-sonuç ilişkisi de vard&ır. Şöyle ki, y&ıllard&ır daha çok meslek örgütlerimizce sorunlara çözüm ya da suçlu ararken süreğenlikle önümüze konulan iki dayatmadan biri Hayvanc&ıl&ık Bakanl&ığ&ı kurulmas&ı, diğeri de Ziraat mühendislerinin mesleğimize karş&ı oluşudur.Meslektaşlar&ım&ız y&ıllard&ır örgütlerimizin resmi ideolojisi haline gelen bu iki görüşe öylesine inand&ır&ılm&ışlar,deyim yerindeyse kafalar&ı öylesine y&ıkanm&ışt&ır ki,bu görüşlere karş&ı ç&ıkan,ayr&ı seçenekler ileri süren,değişik bak&ış aç&ılar&ı getirmeye çal&ışan insanlar sanki meslek haini imişler gibi biraz tuhaf karş&ılanm&ış,d&ışlanmak istenmiş hatta döneklikle suçlanm&ışlard&ır.Tek suçlu Ziraat Mühendisleri,tek çözüm hayvanc&ıl&ık bakanl&ığ&ı kurulmas&ı olduğu,hayvanc&ıl&ık bakanl&ığ&ı kurulmazsa mesleğimizin ve hayvanc&ıl&ığ&ın sorunlar&ına etkili çözümler bulunamayacağ&ı gibi tembelci,statik bir yaklaş&ım sonucunda meslektaşlar&ım&ız özgüvenlerini yitirmiş,tart&ışmak,görüş üretmek ve yaymaktan kaç&ın&ır,hatta korkar olmuşlard&ır.

Meslek severliğinden ve demokratl&ığ&ından asla kuşku duymad&ığ&ım rahmetli Osman Nuri Koçtürk hocaya bir tarihte “Yaz&ılar&ın&ızda, radyo konuşmalar&ın&ızda neden hep beslenme uzman&ı Doç. Dr. San&ın&ı kullan&ıyorsunuz da Veteriner hekim olduğunuzu gizliyorsunuz “ diye biraz da haddimi aşarak sorduğumda şu ilginç ama düşündürücü yan&ıt&ı alm&ışt&ım. “ Oğlum, benim meslek severliğimden sak&ın kuşku duyma, ancak veteriner hekim olduğumu söylesem bana ne yaz&ı yazd&ır&ırlar ne de beni konuştururlar”.Kuşkusuz günümüzde art&ık bu değerlendirmeler çoktan geride kald&ı, köprülerin alt&ından çok sular akt&ı, ama yine de o yapay özgüven eksikliğinin az da olsa özellikle orta yaşl&ı ve yaşl&ı kuşaktan meslektaşlar&ım&ızda hala sürüp gittiğini üzülerek görmekteyiz.

Tart&ışma eksikliğine gelince. Ne zaman ikimiz üçümüz bir araya gelsek hani deyim yerindeyse mangalda kül b&ırakmay&ız da,ne türlü çeşitli mesleki toplant&ılarda ne de dergi ve ya gazete sütunlar&ından bir ikimiz d&ış&ında düşüncelerimizi söyleyip yazmaktan nedense özenle kaç&ın&ır çekiniriz.Bir hikaye vard&ır,belki de bilirsiniz.İki genç veteriner hekim trene binip bir kompart&ımana yerleşirler. Kompart&ımanda kendilerinin d&ış&ında yaşl&ı bir bey de vard&ır. Trenin hareketi ile birlikte gençler her zaman olduğu gibi mesleki sorunlar&ı tart&ışmaya başlarlar.Bu esnada yaşl&ı bey de kulak kabart&ıp konuşulanlar&ı dinlemektedir.Konuşma uzad&ıkça uzar.Sonunda yaşl&ı bey dayanamay&ıp gençlere “ kusuruma bakmay&ın,saatlerdir istemeyerekte olsa sizi dinledim.Ben de emekli bir veteriner hekimim.Sizin şimdi tart&ışt&ığ&ın&ız konular&ın ayn&ıs&ın&ı biz de gençliğimizde tart&ış&ırd&ık.Demek ki 50 y&ıld&ır meslekte hiç bir şey değişmemiş,sadece konuşmakla vakit geçirmişiz “ Bu hikayeyi y&ıllard&ır konuşup ta bir şey yapmamam&ıza güzel bir örnek olmas&ı bak&ım&ından çok severim.

Meslek örgütlerimizce Veteriner hekimliğin resmi ideolojisi haline getirilen Hayvanc&ıl&ık Bakanl&ığ&ı kurulmas&ı konusuna gelince.Bu konudaki görüşlerimi önceki yaz&ılar&ımda ayr&ınt&ılar&ıyla birlikte aç&ıklam&ışt&ım.Ekrem Erkan da “Deniz Bitti (Mi?)” başl&ıkl&ı yaz&ıs&ında çok güzel irdelemiş, Hayvanc&ıl&ık Bakanl&ığ&ın&ın iç dinamiklerin değil de d&ış dinamiklerin yani sektörü oluşturan tüm katmanlar&ın karar&ıyla kurulmas&ı gerektiğini vurgulam&ış.Ben de say&ın Erkan ile t&ıpa t&ıp ayn&ı görüşleri paylaş&ıyorum.Yoksa kim istemez Hayvanc&ıl&ık Bakanl&ığ&ı kurulmas&ın&ı,kim istemez veteriner hekimlerin mezun olup olmaz işe girmesini.Ama bunu biz isteriz,arzu ederiz,bakal&ım d&ış çevreler,siyasal partiler,hayvan yetiştiricileri bunu ister mi,bu konuda çaba gösterir mi? Sadece bizim istememiz,hatta bu isteğimizi tutku haline getirmemiz,olmazsa olmaz koşulu koymam&ız kimi zaman yanl&ışta alg&ılanabiliyor.Bir tarihte Prof. Dr. H.Saim Kendir hocam&ızdan dinlemiştim.Kendisi konsey başkan&ı iken dönemin Başbakan&ı Bülent Ecevit’e gidip Hayvanc&ıl&ık Bakanl&ığ&ı istemlerini ilettiklerinden ald&ıklar&ı yan&ıt şu olmuş. “ kuşkusuz bu çok önemli. Ne var ki, sizin bu hakl&ı isteğiniz siyasal çevrelerde mesleki ç&ıkarlar&ın&ız&ı korumak, meslektaşlar&ım&ıza daha çok iş olanağ&ı, kadro sağlamak, belli kişileri makam sahibi yapmak arzusunu taş&ıd&ığ&ın&ı çağr&ışt&ır&ıyor. D&ış&ın&ızdaki kesimlerin bunu istemesi daha doğru olmaz m&ı?”

Asl&ında yukar&ıda anlatt&ığ&ım tren hikayesi de hayvanc&ıl&ık bakanl&ığ&ı kurulmas&ı olay&ın&ı ne güzel dramatize ediyor. İlk hayvanc&ıl&ık kongresine 1968’de üçüncü s&ın&ıf öğrencisi olarak kat&ılm&ışt&ım. Son hayvanc&ıl&ık kongresi de 1993 de yap&ıld&ı. Her iki kongrenin sonuç bildirgesinde de temel hedef hayvanc&ıl&ık bakanl&ığ&ın&ın kurulmas&ı istemi. Aradan geçen 25 uzun y&ılda Dünya’da, Türkiye’de değişmeyen bir şey kalmam&ış, biz hala yerimizde say&ıp hayvanc&ıl&ık bakanl&ığ&ı gibi boş bir hayalin peşinden umutsuzca koşup duruyoruz. Günümüzün globalleşen dünyas&ında art&ık kamuda etkin ve yayg&ın örgütlenme modellerini bir yana b&ırak&ıp, çağ&ın değişen koşullar&ına ayak uydurabilmek amac&ıyla mesleğimizin önündeki en az 50 y&ıl&ı kapsayacak derinlikte çağdaş veteriner hekimliğin vizyonuna ve bat&ıdaki gelişme trendine uygun bir yeniden yap&ılanma sürecine girmeye elbirliği ile çabalamam&ız gerekir.

Ziraat Mühendisliği mesleğinin bizi gerilettiği sav&ına gelince, mesleğin geçmişini kendi çap&ında iyi kötü incelemiş biri olarak şunu rahatl&ıkla söyleyebilirim ki bu olgunun mesleğimize olan etkisi değinilmeyecek kadar az olmuştur. Burada kabahati birazda kendimizde aramam&ız gerekir. Çoğu Atatürk döneminde ç&ıkar&ılm&ış tapu gibi kanunlar&ım&ız ( 1234 Say&ıl&ı Hayvan Sağl&ık Zab&ıtas&ı kanunu, 904 Say&ıl&ı Islah-&ı Hayvanat Kanunu, 6343 Say&ıl&ı Meslek Kanunu ) dururken özellikle hayvanc&ıl&ık alan&ında elimizden kaç&ırd&ığ&ım&ız yetkiler t&ıpat&ıp insan&ın tapulu arsas&ına kaçak bina yap&ılmas&ına göz yummas&ı örneğine benziyor. Nitekim son dönemde ziraat mühendislerinin haz&ırlad&ığ&ı yetki tüzüğüne karş&ı Derneğimizin duyarl&ıl&ık gösterip kimi uygunsuz maddelerini iptal ettirmesi, geçmişte de benzer tepkiler gösterilseydi haklar elimizden gitmezdi sav&ın&ı güçlendiriyor. Yaz&ım&ı bu konu ile ilişkili yaşanm&ış bir olay&ı anlatarak bitirmek istiyorum.

Bilindiği gibi 27 May&ıs 1960 ihtilalini çeşitli rütbelerdeki subaylardan oluşan Milli Birlik Komitesi gerçekleştirmişti. O dönemde veteriner tuğgeneral olan rahmetli Burhanettin Uluç Paşa ihtilalcilere .ok yak&ın olarak çal&ışm&ış fakat muharip s&ın&ıftan olmad&ığ&ı için komiteye girememişti.Nitekim, 27 May&ıs 1960 sabah&ı dönemin Cumhurbaşkan&ı Celal Bayar’&ı tutuklayan hatta bir iddiaya göre tabancayla intihar girişimi önleyen ve komiteye yak&ınl&ığ&ından dolay&ı ihtilalden sonra İzmir Vali ve Belediye Başkanl&ığ&ına atanan da Uluç Paşad&ır. İhtilalin önderi Cemal Gürsel 1962 de ilk sivil-asker kar&ış&ım&ı kabinesini kurarken Burhanettin Uluç Paşa’ya da Tar&ım Bakanl&ığ&ın&ı önerir. Ne var ki, Paşa yaşl&ıl&ığ&ın&ı ve deneyimsizliğini ileri sürerek kabul etmke istemez. O zaman Gürsel Paşa yerine bir veteriner hekim önermesini ister. Uluç Paşa’da daha önce milletvekilliği yapm&ış olan şair ve yazar zooteknist Prof. Dr. Selahattin Batu’nun ad&ın&ı verir. Bunun üzerine meslektaşlar aras&ında Batu aleyhine öylesine çirkin bir kampanya başlat&ıl&ır ki, ne komünistliği ne de homoseksüelliği kal&ır hocan&ın. Gürsel Paşa da dayanamaz ve Tar&ım Bakanl&ığ&ına bir ziraat profesörünü getirir. İşte Ziraat Mühendisleri hayvanc&ıl&ık konusundaki tüm yetkilerini o dönemde ve daha sonraki demokrasinin ask&ıya al&ınd&ığ&ı dönemlerde da bizim beceriksizliğimiz yüzünden kazanm&ışlard&ır. Şimdi insan ister istemez düşünüyor, acaba Batu hoca bakan olsa o yetkilerini alabilirler miydi diye.

Yaz&ımda an&ımsatmaya çal&ışt&ığ&ım olaylarda kimi tarihsel yan&ılg&ılara düşebileceğimi baştan kabul ederek ilgililerden özür dilerken, baştan beri s&ıralad&ığ&ım düşüncelerimi meslek kamuoyunun değerlendirmesine ve tart&ışmas&ına aç&ıyor, bana bu olanağ&ı verdiği için de değerli meslektaş&ım Ekrem Erkan’a teşekkürlerimi iletiyorum.