O , sadece kendi ulusunun ve öteki mazlum ulusların makus
talihini değiştirmekle kalmadı,
            O , sadece ülkemizi bölüp parçalamak isteyen emperyalizmi
yenmekle kalmadı,
            O , sadece Osmanlı İmparatorluğu’nun küllerinden modern
bir Cumhuriyet kurmakla kalmadı,
            her şeyimizi borçlu olduğumuz hayvancılığımız ve
veteriner hekimliğimiz için de çok şeyler yaptı.
            Veteriner Hekimliğin önemini kurtuluş savaşında ,cephede
bir yandan düşmanla bir yandan da top arabalarını çeken, cephaneleri
taşıyan öküzlerin salgın hastalıklarıyla savaşan kahraman
meslektaşlarımızı görünce daha iyi anlamıştı,
            O, öncelikle büyük bir hayvanseverdi. Ruam’a yakalanan
atını ölmeden önce son kez sevmek istediğinde , Ankara Veteriner
Fakültesi’ndeki hocalarımızın izin vermemesi üzerine çocuk gibi
ağlamıştı.
            O’nun;
            Hayvancılık yapan köylüleri milletin efendisi olarak ilan ettiğini,
            Daha Cumhuriyeti kurmadan önce İzmir’de topladığı İktisat
Kongresi’nde öz kaynaklara, o arada da hayvancılığa dayalı kalkınma ve
sanayileşme modelini önerdiğini,
            Modern biyoteknoloji’nin atası sayılan suni tohumlama’nın
Dünya’da Rusya’dan sonra ikinci ülke olarak Türkiye’de uygulanmasına
öncülük ettiğini,
            Türkiye’de sanayinin öncüsü sayılan yünlü dokuma
fabrikalarının ince yapağı gereksinimini yurt içinden karşılamak
amacıyla Merinos koçları ithalatına bizzat emir verdiğini,
            Devletin son derece kısıtlı olanaklarına karşın hara ve
inekhanelere sayısız yatırımlar yaptığını,
            Mesleğimizin uluslararası arenada tescilini sağlayan
Cenevre Sözleşmesi’nde imzasının bulunduğunu,
            Başta 1234 sayılı Hayvan Sağlık Zabıtası Kanunu ve 3203
sayılı Ziraat Vekaleti Vazife ve Teşkilat Kanunu olmak üzere
hayvancılığımızı ve veteriner hekimliğimizi ilgilendiren çok sayıda
yasa ve yönetmeliğin hazırlanmasına bizzat katıldığını,
            İstanbul Üniversitesi’nden sonra Türkiye’nin ikinci büyük
yüksek öğretim kurumu olan Yüksek Ziraat Enstitüsü’nün , o arada da
Veteriner Fakültesi’nin kurulmasına öncülük ettiğini ve Hitler’in
zulmüne uğrayan Alman bilim adamlarını bizzat davet ederek bu kurumun
gelişmesine olan  katkılarını,
            Türk veteriner hekimleri olarak asla unutmamalıyız ve
Atatürk’ümüzü sadece ölüm yıl dönümlerinde değil her zaman
saygı,minnet ve rahmetle anmalıyız.

              Hazım Gökçen


Prof. Dr. Hazım GÖKÇEN